Nedir bu yangınlar?

Neden yakılıyor?

Neden yanıyor?

Neden?

Neden?

Yapay zekâya sordum.

Şu cevabı verdi.

Yanma alanı: 2024'te Türkiye’de yaklaşık 120.000 hektar olarak büyük artış gösterdi (2023’e kıyasla 4 kat fazla) .

Yangınla mücadele kapasitesi

2025 itibarıyla hava gücü:

27 uçak

105 helikopter

Toplam su atma kapasitesi 438 ton/gün

25.000 personel

Ortalama müdahale süresi:

15 dakika.

Yeni teknolojiler (İHA, yapay zekâ, gözetleme kuleleri) sayesinde:

Tespit süresi 2 dakikaya geriledi.

Yangın neden çıkıyor diye sordum yapay zekâya:

Konuyu insan kaynaklı ve doğal kaynaklı olarak ikiye ayırdı ve anlattı.

1. İnsan Kaynaklı Nedenler (yaklaşık %90)

Anız yakma:

Tarla temizliği için yapılan anız yakmaları kontrol dışına çıkarak ormanlara sıçrayabiliyor. Özellikle Güneydoğu ve Ege'de sık görülüyor.

İhmal ve dikkatsizlik:

Piknik ateşi, sigara izmariti, cam şişe gibi ihmaller sıcak ve kuru havalarda kolayca yangına dönüşebilir.

Elektrik hatları   Ormanlık alanlardan geçen yüksek gerilim hatlarının arızalanması ya da kopması sonucu kıvılcım oluşabilir.

Araçlardan çıkan kıvılcım:

Egzoz ya da fren sistemlerinden çıkan kıvılcımlar kuru otları tutuşturabilir.

İnşaat faaliyetleri:

Orman içinde yapılan yol, enerji hattı, maden veya konut çalışmaları sırasında çıkan kıvılcımlar yangına yol açabilir.

Kasıt (sabotaj):

Nadir olsa da, terör amaçlı ya da rant beklentili (imar planı değişikliği vs.) kasıtlı yangın çıkarma vakaları raporlanmıştır.

2. Doğal Nedenler (yaklaşık %10)

Yıldırım düşmesi:

Özellikle yaz aylarında Akdeniz bölgesinde kuru yıldırımlar (yağışsız şimşek) nedeniyle yangın çıkabilir.

Aşırı sıcaklık & kuraklık:

Bitki örtüsünün çok kuru olması, nemin düşmesi ve hava sıcaklıklarının 40°C'yi aşması, doğal tutuşturmayı kolaylaştırır.

Yangını Artıran Koşullar

(Risk Faktörleri)

Yüksek sıcaklık

(Özellikle Temmuz-Ağustos)

Düşük nem oranı

Şiddetli rüzgâr (Yangını hızla yayar)

Kuraklık dönemleri

İklim değişikliği (Sıcak hava dalgalarını artırır)

İstatistiklerle Türkiye'de Yangınlar

Yıl           Yangın Sayısı      Yanan Alan (hektar)

2020      3.399                     20.971

2021      2.793                     139.500 (Rekor)

2022      2.585                     12.384

2023      2.160                     19.000+

2024      2.700                     120.000+

“Peki nasıl önleriz?” diye sordum.

Cevapladı.

“Türkiye’de orman yangınlarının önlenmesi için devlet, toplum ve birey düzeyinde alınabilecek çok sayıda önlem vardır” dedi ve sıraladı.

1. Orman yangınlarını önleyici tedbirler

*Yangın gözetleme kuleleri:

Ormanlık bölgelerde yangın başlangıcını erken fark etmek için kullanılır.

*İnsansız hava araçları (İHA):

Sürekli izleme sağlar, yangını erken bildirir.

*Yangın emniyet şeritleri:

Ormanlar arasında açılan boş alanlar yangının yayılmasını yavaşlatır.

*Erken uyarı sistemleri:

Nem, rüzgâr, sıcaklık gibi faktörleri ölçerek olası riskleri bildirir.

*Yangına dayanıklı orman planlaması:

Yangına dayanıklı türlerin dikilmesi (örn. zeytin, keçiboynuzu)

*Müdahale kapasitesi artırımı:

Uçak ve helikopter filosunun büyütülmesi

*Yangın eğitimi almış gönüllü ordusu kurulması

*Müdahale süresinin 15 dakikadan az bir süreye düşürülmesi

*Su kaynaklarının orman içine yakın bölgelerde inşa edilmesi

2. İnsan kaynaklı riskleri azaltmak

Toplum Bilinci ve Eğitim

*Kamp ve piknik eğitimi:

Ateş yakma, izmarit atma, cam şişe bırakma gibi davranışlar anlatılmalı.

*Köylerde eğitim:

Orman köylerinde yaşayanlara özel eğitim verilmeli.

*Okullarda orman bilinci:

İlköğretim müfredatına orman koruma bilinci yerleştirilmeli.

*Toplumla birlikte izleme:

“Alo 177” gibi ihbar hatları aktif kullanılmalı.

*Tarım ve sanayi denetimi

Anız yakma yasaklarına sıkı ceza

*Ormana yakın enerji iletim hatlarının düzenlenmesi

*Orman içi yapılaşmaya ve maden faaliyetlerine sınırlama

*İmar rantı beklentisiyle çıkan sabotajlara ağır cezalar

3. İklim ve doğa temelli önlemler

*İklim değişikliğiyle mücadele:

Karbon salınımının azaltılması ve sürdürülebilir enerji kullanımı

*Doğal nem dengesinin korunması:

Sulak alanların kurutulmaması

*Yangına dayanıklı orman yönetimi:

Sık orman alanlarının seyreltilmesi, ölü örtünün temizlenmesi

*Doğal koridorlar:

Yangının yayılmasını önleyen doğal engeller oluşturulmalı (dere yatağı, kaya blokları vb.)

Kısaca,

Bireysel olarak:

Ormanda ateş yakmayın,

Cam ve sigara izmariti atmayın,

Bilinçlenin,

Yangın görürseniz ihbar edin,

Yangına gönüllü olun.

Devlet olarak:

Yangın altyapısını güçlendirin,

Erken uyarı sistemi kurun,

Bol bol eğitim verin,

Yüksek cezalar uygulayın,

Doğada yangına dayanıklı orman türleri kullanın,

Doğal koruma şeritleri oluşturun.

Bizler bunları yapamayacak kapasitede miyiz?

Hayır.

Peki niye yapmıyoruz?

Bu soruyu da şöyle sordum yapay zekâya.

“Türkiye neden yangın uçağı almıyor?”

Cevapladı:

Türkiye’nin yangın söndürme uçağı almaması ya da sınırlı sayıda alması konusu, son yıllarda sıkça tartışılan ve kamuoyunda eleştiri konusu olan bir mesele.

Bu durumun birkaç teknik, ekonomik ve idari gerekçesi bulunuyor.

1. Uçak satın almamak değil, kiralama stratejisi

Türkiye, özellikle 2021’de yaşanan büyük yangınların ardından yangın söndürme uçağı eksikliğiyle eleştirildi.

Ancak 2022’den itibaren:

Satın alma yerine kiralama yoluna gidildi.

Her yıl, yabancı firmalardan ve bazı dost ülkelerden uçak ve helikopter kiralanıyor.

Bu yöntem ilk bakışta maliyeti düşürse de, uzun vadede daha pahalı olabiliyor.

2. Altyapı eksikliği ve uygun pist problemi

Yangın uçakları, genellikle CL-215 / CL-415 gibi gövde altından su alan deniz uçağı tipindedir.

Ancak:

Bu uçakların su alabileceği göl, baraj ya da deniz kıyılarında yeterli iniş/kalkış altyapısı her yerde yok.

Türkiye'de bu uçakların etkin kullanımı için altyapı ve bakım tesisleri sınırlı.

3. Yüksek satın alma ve işletme maliyeti

Modern yangın uçaklarının birim maliyeti: 30-50 milyon dolar arasında.

Ayrıca;

Bakım, pilot eğitimi, yedek parça, hangar ve yakıt giderleri oldukça yüksek.

Türkiye bu maliyeti “Kiralama daha ekonomik” gerekçesiyle uzun süre erteledi.

4. Kurumsal tartışmalar ve THK krizi

Türk Hava Kurumu (THK), yangın söndürme uçaklarını 2010’lara kadar Orman Genel Müdürlüğü (OGM) adına işletiyordu.

Ancak;

THK’nın elindeki CL-215 uçakları eskiydi (1980’lerden kalma) ve teknik olarak yetersiz kalmaya başladı.

2019-2020’de THK ile devlet kurumları arasında ihale ve bakım krizleri yaşandı. Bu da uçaksız kalınmasına yol açtı.

5. Helikopter tercihi

Türkiye, yangınla mücadelede helikopter kullanımını ön plana çıkardı.

Helikopterler: daha esnek, dar alanlara inebilir, hızlı su boşaltabilir yapıdaydı.

2025 itibarıyla 105 helikopter, 27 uçak devrede (bazıları kiralık).

Son Durum (2025 İtibarıyla)

27 tane (bazıları satın alındı, çoğu kiralık)olmak üzere yangın söndürme uçağı var.

105 tane Helikopter       var.

10 tane İHA (gözetleme) var.

3500 tane de Kara aracı / arazöz var.

2023’ten itibaren Türkiye kendi uçağını satın almaya da başladı;

Baykar, TUSAŞ gibi kurumların yerli üretimi de uzun vadede devreye girmesi bekleniyor.

Özetle:

Türkiye neden yangın uçağı almıyor?

Satın alma ve işletme çok pahalı

Her yıl kiralamak tercih edildi

Su alma alanı ve pist eksikliği

THK ile devlet kurumları arasında sorunlar

Daha esnek ve yaygın olması dolayısı ile helikopter tercih

Uzun vadede yerli yangın uçağı yapım planı var

İşte aklımıza takılan tüm sorulara cevaplar burada.

Şimdi siz düşünün:

Neden yangınlarla boğuşuyoruz?

Madem bu kadar araştırdım bir de dünyaya bakayım dedim.

İşte cevaplar:

1. Küresel yangın durumu ve eğilimler

2023-2024 küresel yangın sezonunda 3,9 milyon km² alan yangınlarla zarar gördü (3.900.000 km²)

Bu ortalama düzeye yakın olsa da (4 milyon km²) emisyonlarda %16 artış gözlendi.

Amerika ve Kanada’daki Boreal Yangınlar emisyonlar üzerinde etkili: Kanada’nın yangınları, dünya karbon emisyonlarının %24’üne katkıda bulundu.

2001-2023 arasında orman yangınları nedeniyle her yıl ortalama 5,4% artış ile yaklaşık 6 milyon hektar ek ağaç örtüsü kaybı yaşandı

En uç yangın olaylarının sayısı son 20 yılda dünya genelinde iki katına çıktı;

Özellikle batı ABD, Kanada, Avustralya, Sibirya ve Akdeniz’de sert yangın sezonları yaşandı.

2. Bölgesel Karşılaştırmalar

Kanada (2023)

Yakılan alan: ~184.961?km² (~18,5 milyon hektar)

Ortalama seviyenin 6 katı üzerinde yangın görüldü.

Güney Amerika (2024)

85,9 milyon hektar, büyük ormanlık alan etkilendi;

Amazon yeniden büyük yangın yaşamış

Avustralya (2019-20 “Black Summer”)

24 milyon hektar yangınla tahrip,

33 doğrudan ölüm, 417 dolaylı ölüm rapor edildi.

Avrupa Birliği (2022)

45 ülkede 1,624 milyon hektar alan yandı (Montenegro büyüklüğünde);

AB'de 837.212?hektar.

3. Türkiye'nin Vurguları

2024: Yaklaşık 120.000 hektar alan kaynaklı yangın.

2021 rekoru: 200.000+ hektar

Türkiye, küresel ölçekte yakılan alan miktarı açısından çok daha küçük bir hacme sahip.

Fakat Türkiye’deki artan yangın sayısı ve sıcak hava dalgaları nedeniyle bölgesel yakın vadede risk artışı gösteriyor.

Küresel ölçekte ise Kanada, Güney Amerika, Avustralya gibi büyük yangın felaketleri, Türkiye’nin alanını kat be kat aşan seviyede.

Türkiye, küresel hacimde küçük ama bölgesel olarak ciddi bir risk altındadır.

5. Ortak eğilimler ve riskler

İklim değişikliği, yangın mevsimlerini uzatıyor, araziyi kurutuyor, sıcak hava dalgalarını sıklaştırıyor

Aşırı yangınlar, Kanada (%900 emisyon artışı), Amazon (24 kat), Sibirya gibi bölgelerde dramatik hale gelmiş.

Sonuç:

Türkiye, küresel düzeyde gördüğü azami hasar açısından çok büyük bir hacme sahip değil ama bölgesel olarak kritik yangınlar yaşamaya başladı.

Türkiye'nin bu riskli ortamda aldığı hızlı müdahale önlemleri öne çıksa da, iklim değişikliğine bağlı global yangın riskleri, yapısal paydaşları daha fazla proaktif yaklaşmaya zorluyor.

2025 yangın sezonu:

“Hem Türkiye hem de dünya genelinde bugüne kadar rekor kırabilir” diyor.

Peki şu soruyu da sorayım mevzuyu kapatayım dedim:

Yangınlardaki kayıpların yenilenme oranı nedir?

Cevabı şöyledi:

Orman yangınlarından sonra kaybedilen ormanlık alanların kendiliğinden veya insan eliyle yenilenme oranı, çok sayıda faktöre bağlıdır.

Türkiye ve dünya genelinde bu oranlar oldukça değişkendir.

1. Orman yenilenme (Rejenerasyon)

Doğal yenilenme:

Yanan alanın kendi tohumlarıyla, kökleriyle veya yakın çevredeki ağaçlardan yayılması

Yapay yenilenme:

İnsan eliyle fidan dikimi, tohumlama ve toprağın işlenmesi

Bozulmuş/yenilenmeyen:

Toprak yapısı, kuraklık, erozyon veya insan müdahalesi nedeniyle yeniden ağaç oluşamayan alanlar

2. Dünya genelinde yenilenme oranları

Doğal rejenerasyon oranı (küresel):

%30-40 (yanan alanın yaklaşık üçte biri kendiliğinden yeşeriyor)

Yapay ağaçlandırmayla iyileşme:

%20-30 (ek fidan dikimiyle geri kazanılıyor)

Kalıcı kayıp alan oranı:

%30–50 (özellikle tropik bölgelerde tarım, madencilik, yerleşimle tamamen yok oluyor)

Bu oranlar Amazon, Endonezya, Afrika gibi bölgelerde ciddi fark gösteriyor. Tropikal alanlar genellikle yenilenemez alanlara dönüşüyor.

3. Türkiye’de yangın sonrası yenilenme

Türkiye'de yanan orman alanlarının tamamı “Orman alanı” olarak korunur (Anayasa madde 169), başka bir amaçla kullanılamaz.

2021 yangınlarında yanan 140.000 hektar alanın %70’i doğal olarak yeniden yeşerdi.

Geri kalan %30’luk alana fidan dikimi, maki temizliği, tohum takviyesi gibi yapay yöntemler uygulandı.

Tablo olarak şöyle:

Türkiye’de yıllık rejenerasyon verileri

Doğal yenilenme: %60–70

Yapay ağaçlandırma: %20–30

Toprak hazırlığı vs.: %10’a kadar

4. Neden %100 yenileme mümkün değil?

Toprağın aşırı yanması:

Yüksek sıcaklık, tohum ve mikroorganizmayı öldürüyor.

Kuraklık ve iklim değişikliği:

Genç fidanların tutunmasını zorlaştırıyor.

Yabani ot baskısı ve hayvan zararları

İnsan müdahalesi:

Yol, maden, tarla gibi nedenlerle toprağın tekrar orman olma şansı azalıyor.

Biyoçeşitlilik kaybı:

Aynı türde fidan dikilirse, orman  olarak görünse de ekolojik doku kayboluyor.

Sonuç olarak:

Yanan ormanların ne kadarı geri geliyor?

Türkiye (ortalama): %80–90 (doğal+yapay)

Dünya (ortalama): %50–70

Tropikal bölgeler: 20–40 (kalıcı kayıp yüksek)

Türkiye, orman alanlarının yenilenmesi açısından dünya ortalamasının üzerindedir.

Ancak, yenilenen ormanların kalitesi, çeşitliliği ve işlevselliği her zaman aynı olmaz.

Görsel olarak ağaç çıksa da ekosistem eski halini almakta onlarca yıl sürebilir.