33 yaşındaki sanatçı Pippa Bacca, 8 Mart 2008'de (ki dünya kadınlar günüydü) barış ve güven mesajı vermek amacıyla gelinlik giyerek sanatçı arkadaşı Silvia Moro ile Milano'dan yola çıkmıştı.

Hatırlayanlarınız vardır elbet.

Bu iki sanatçının amacı, Balkan ülkeleri ve Türkiye üzerinden karayoluyla otostop yaparak Tel Aviv'e ulaşmaktı.

19 Mart 2008'de İstanbul'da birbirlerinden ayrılan bu iki kadın sanatçı, farklı güzergâhları izleyerek Beyrut'ta buluşmayı planladılar.

Ancak 31 Mart 2008'de Pippa Bacca’dan bir daha haber alınamadı.

En son İtalya'daki arkadaşına cep telefonundan kısa mesaj göndermişti.

Sanatçı kredi kartıyla son harcamayı 31 Mart 2008'de öğle saatlerinde Gebze'de yapmıştı.

Polis bunun üzerine harekete geçti.

Ve Pippa Bacca’nın cesedi, Gebze ilçesi Tavşanlı Köyü Ballıkayalar mevkiinde bulundu.

Kocaeli'nin Gebze ilçesinde, hırsızlık suçlarından sabıkalı Murat Karataş aracına aldığı ve Pippa Bacca ismiyle tanınan İtalyan sanatçı Giuseppina Pasqualina Di Marineo'ya tecavüz ettikten sonra boğarak öldürmüş ve gömmüştü.

Sanık Murat Karataş, vücut dokunulmazlığını ihlal, ırza geçme, kişiyi hürriyetinden yoksun kılma, kasten öldürmek, yakalanmamak için delilleri ortadan kaldırmak ve hırsızlık suçlarından ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına çarptırdı.

Ancak Mahkeme, Türk Ceza Kanunu'nun (TCK) takdiri indirim nedenlerinin sayıldığı 62. maddesi uyarınca hafifletici sebepleri göz önünde bulundurarak cezayı ömür boyu hapis cezasına çevirmişti.

Hani biz diyoruz ya Özgür Özel’e saldıran neden dışarıda geziyor?

Neyse konumuz bu değildi.

Konu şuydu.

Dünyanın memleketini otostop ile gezerek yurdumuz gelen barış elçilerinin, ülkemizde öldürülmesiydi.

Buna benzer bir olay daha yeni yaşandı ve ABD’li doğa fotoğrafçısı Antalya'da öldürüldü!

Antalya’nın Gündoğmuş ilçesine doğa fotoğrafları çekmek için gelen ABD vatandaşı Igor Alishayev, mahallede tanıştığı İsmail Kara’nın evinde kalmaya başladı.

İddiaya göre, ikili birlikte alkol aldıkları sırada aralarında henüz bilinmeyen bir nedenle tartışma çıktı.

Kısa sürede kavgaya dönüşen olayda İsmail Kara, Alishayev’i bıçaklayarak öldürdü.

İsmail Kara, çıkarıldığı sulh ceza hâkimliğince “Kasten öldürme” suçundan tutuklanarak cezaevine gönderildi.

Sen kalk Amerika’dan, doğa fotoğrafı çekmek için Antalya’ya gel, tartıştığın adam seni bıçaklasın.

E-TİCARET

Gelen habere göre artık Türklerin elinde e-ticaret sitesi kalmadı.

En son n11 direniyordu, o da fazla direnemedi ve satıldı.

İlk olarak “Trendyol” isimli e-ticaret sitesi, 2018 yılında Çin merkezli bir e-ticaret platformu olan Alibaba tarafından 1 milyar 78 milyon dolar karşılığında satın alındı.

Daha sonra “hepsiburada.com”un çoğunluk hissesi Kazak online alışveriş sitesi “kaspi” firmasına 1,13 milyar dolara satıldı.

En son olarak da e-ticaret pazaryeri “n11” resmen Birleşik Arap Emirlikleri merkezli “DMSF Holding” e satılmış oldu.

Gelen habere göre artık Türkiye’de büyük sermayeli yerli e-ticaret platformu kalmadı.

PAPA SEÇİMİ

Avrupa “Katolik Hristiyanların yeni ruhani lideri kim olacak?” sorusuna kilitlendi.

Bu soru “Konklavla” cevap bulacak.

“Konklav” nedir?

Önce ona bakayım ve okuyucularıma aktarayım istedim.

Sonra kendi kendime dedim ki;

“Yahu bu iş din işi, sıkıntılı.”

Nihayetinde uzman olduğum bir konu değil.

Eninde sonunda gireceğim internete ve orada araştırıp yazacağım.

Ama sonra yanlış bir şey yaparım,

“Papa beni aforoz filan eder…”

Neme lazım…

Sonunda dedim ki;

“Gel sen bunu, aynı dine mensup kişilerce icat edilen Yapay Zekâya sor.”

Öyle yaptım ve:

“Papa seçimlerini tarihçesiyle birlikte anlatır mısın?” dedim.

Anlattı.

“Papa seçimi, Roma Katolik Kilisesi'nin en kritik ve gizemli süreçlerinden biridir” diye başladı yazmaya.

Diğer tarafını buyurun okuyun yapay zekâdan.

Papa seçimlerinin kökleri, Hristiyanlığın ilk yüzyıllarına kadar uzanır ve zaman içinde geçirdiği evrim, kilisenin ve dünyanın değişen dinamiklerini yansıtır.

Hristiyanlığın ilk dönemlerinde; Roma piskoposları genellikle Roma halkı ve yerel ruhban sınıfı tarafından oybirliğiyle seçilirdi.

Bu seçimler çoğunlukla şeffaf bir şekilde gerçekleşir ve topluluğun genel kabulü esastı.

Ancak, İmparatorluk döneminde siyasi müdahaleler ve farklı fraksiyonların ortaya çıkmasıyla bu süreç zaman zaman karmaşıklaşır.

Orta Çağ'a gelindiğinde; Papa seçimlerinde kardinallerin rolü giderek belirginleşmeye başladı.

1059 yılında Papa II. Nicolaus tarafından çıkarılan bir fermanla, Papa seçme yetkisi resmen kardinaller kuruluna verildi.

Bu düzenleme, imparatorların ve diğer laik güçlerin seçim üzerindeki etkisini azaltmayı amaçlıyordu.

Bu dönemde seçimler genellikle Roma'da veya uygun görülen başka bir yerde yapılırdı ve Kutsal Ruh'un rehberliğine ulaşmak için dualar ve dini törenler önemli bir yer tutardı.

Ancak, uzun süren ve anlaşmazlıklarla dolu seçimler (interregnum) yaşanması da az rastlanır bir durum değildi.

Uzun süren ve sonuçsuz kalan papa seçimlerinin yarattığı sorunlara bir çözüm olarak, 13. yüzyılda "Konklav" uygulaması ortaya çıktı.

Latince "Kilit Altında" anlamına gelen "Cum Clave" ifadesinden türeyen bu uygulama, kardinallerin dış dünyayla tamamen izole bir şekilde, sonuç alınana kadar bir arada kalmalarını öngörüyordu.

Amaç, dış etkileri en aza indirerek daha hızlı ve kararlı bir seçim süreci sağlamaktı.

Konklavın ilk örnekleri zaman zaman zorlu ve hatta tecrit koşulları nedeniyle tartışmalı olsa da, bu sistem günümüze kadar papa seçimlerinin temelini oluşturmuştur.

Günümüzde papa seçimleri; Vatikan'daki Sistina Şapeli'nde büyük bir gizlilik içinde gerçekleştiriliyor.

Papa'nın ölümü veya istifasıyla “Sede V.acante” (Boş Makam) dönemi başlar.

Ardından, 80 yaşın altındaki tüm kardinaller Roma'ya gelerek Konklava katılırlar.

Seçim süreci, özel dualar ve ayinlerle başlar.

Kardinaller, üzerinde “Eligo in Summum Pontificem” (Seni Yüksek Ruhani Lider olarak seçiyorum) yazan oy pusulalarına gizlice adaylarını yazarlar.

Oylama turları sabah ve öğleden sonra olmak üzere günde iki kez yapılır.

Her turun ardından oy pusulaları yakılır.

Eğer hiçbir aday gerekli çoğunluğu (genellikle üçte iki) sağlayamazsa, pusulalara siyah duman çıkaracak bir madde karıştırılır ve şapelin bacasından siyah duman yükselir.

Gerekli çoğunluk sağlandığında ise beyaz duman yükselir ve bu, yeni papanın seçildiği anlamına gelir.

Kısa bir süre sonra, Kardinal Proto-Diyakonos, Aziz Petrus Bazilikası'nın balkonundan tarihi “Habemus Papam!” (Bir Papamız Var!) anonsunu yaparak yeni Papa'nın adını ve seçtiği papalık ismini dünyaya duyurur.

Sonuç olarak Papa seçimleri; Katolik Kilisesi'nin sadece liderini belirlemekle kalmaz, aynı zamanda kilisenin geleceğine dair önemli bir dönüm noktası teşkil eder.

Yüzyıllar içinde değişen koşullara uyum sağlayarak evrimleşen bu kutsal süreç, günümüzde de gizemini ve önemini korumaktadır.

Kardinallerin duaları, oyları ve çıkan duman, milyonlarca Katolik için umut ve beklenti kaynağı olmaya devam ederken, bu tarihi ritüel Vatikan'ın ve dünyanın dikkatini üzerine çekmeye devam edecektir.

Papa seçimlerinin yapıldığı yer olan Sistina Şapeli'nin bu süreçteki önemi oldukça büyüktür.

Bu önem birkaç farklı açıdan ele alınabilir.

Kutsal Alan ve Tarihi Bağlam:

Sistina Şapeli, sadece Vatikan'ın değil, tüm dünyanın en önemli dini ve sanatsal mekanlarından biridir.

15. yüzyılda Papa IV. Sixtus tarafından yaptırılan bu şapel, adını da ondan almış.

Yüzyıllar boyunca dini törenlere ev sahipliği yapmış olması, burayı kutsal ve saygın bir mekan haline getirmiş.

Papa seçimlerinin burada yapılması, sürece dini bir ciddiyet ve manevi bir atmosfer katmaktadır.

Şapelin duvarlarını süsleyen Michelangelo'nun "Son Yargı" ve diğer ünlü freskleri, kardinalleri hem sanatsal bir ihtişamla kuşatır hem de dini temaları derinlemesine düşünmeye sevk edermiş.

Bu görsel şölen, seçim sürecinin sadece dünyevi bir karar alma mekanizması olmadığını, aynı zamanda ruhani bir arayış olduğunu da sembolize edermiş.

Gizlilik ve İzole Ortam:

Konklavın temel prensiplerinden biri, dış dünyanın etkisinden uzak, tamamen gizli bir ortamda gerçekleşmesiymiş.

Sistina Şapeli, bu gizliliği sağlamak için ideal bir mekân olarak seçilmiş.

Şapelin kapıları seçim süreci boyunca dışarıya tamamen kapatılır, Kardinaller, dış dünya ile her türlü iletişimden (telefon, internet, mektup vb.) kesinlikle yasaklanırlarmış.

Bu izolasyon, kardinallerin özgürce ve hiçbir dış baskı altında kalmadan kararlarını vermelerini amaçlıyormuş.

Şapelin içindeki atmosfer, sadece kardinallerin ve seçim sürecinde görevli birkaç kişinin bulunduğu, sessiz ve odaklanmış bir ortam olması, kardinallerin tamamen Kutsal Ruh'un rehberliğine odaklanmalarına yardımcı olması anlamına gelirmiş.

Sembolik Anlam:

Sistina Şapeli, Katolik Kilisesi için derin bir sembolik anlam taşıyormuş.

Şapelin tavanındaki Michelangelo'nun "Yaratılış" freskleri, Tanrı'nın insanlıkla olan ilişkisinin ve kilisenin kökenlerinin güçlü bir görsel anlatımı olarak kabul edilmiş.

Kardinallerin bu görkemli sanat eserlerinin altında toplanarak yeni bir Papa seçmeleri, kilisenin tarihsel sürekliliğini ve Tanrı'nın iradesini arama çabasını simgelermiş.

Şapelin mimarisi ve sanatı, kardinallere görevlerinin ağırlığını ve sorumluluğunu sürekli olarak hatırlatmış.

Tarihi Süreklilik:

Sistina Şapeli, yüzyıllardır papa seçimlerine ev sahipliği yaparak bu önemli sürecin gelenekselleşmesine katkıda bulunmuş.

Farklı dönemlerde yaşamış kardinallerin aynı mekânda toplanarak kilisenin liderini seçmesi, geçmişle bir bağ kurmayı ve tarihi bir devamlılığı temsil edermiş.

Bu süreklilik, papa seçimlerine saygınlık ve otorite katıyormuş.

Özetle, Sistina Şapeli, Papa seçimleri için sadece fiziksel bir mekan olmanın ötesinde, kutsal atmosferi, sağladığı gizlilik, derin sembolik anlamı ve tarihi sürekliliği ile bu sürecin vazgeçilmez bir parçası olarak kabul edilmiş.

Şapel, kardinallerin hem dini hem de tarihi bir sorumlulukla hareket etmelerine ilham veren eşsiz bir ortam sunuyormuş.

Aklıma geldi hemen sordum;

Şimdiye kadar kaç Papa görev yapmıştı acaba?

Cevap şöyleydi:

Şu ana kadar, Katolik Kilisesi'nin geleneksel listesine göre 266 papa görev yapmıştır.

Bu sayı, Aziz Petrus'tan günümüzdeki Papa Francis'e kadar olan tüm papaları içerir.

Ancak, bazı tarihsel tartışmalar ve kısa süreli görev yapmış veya meşruluğu tartışmalı olan bazı figürlerin dahil edilip edilmemesi konusundaki farklı görüşler nedeniyle bu sayıda ufak farklılıklar görülebilir.

Örneğin, bazı listelerde, piskopos olarak kutsanmadan ölen II. Stephen da dahil edilerek sayı 267 olarak verilebilir. Bununla birlikte, Vatikan'ın resmi yayınlarında ve çoğu tarihsel kaynakta kabul gören sayı 266'dır.

Bu seçimle ilgili bazı ayrıntıları da aktarmak istedim size.

Vatikan'ın internet sitesine göre 31 Aralık 2024 itibarıyla Filipinlerden Portekiz'e, Demokratik Kongo Cumhuriyeti'nden İsveç'e toplam 252 kardinal bulunuyor.

Ancak 1975 tarihli bir kural gereği 80 yaşın üzerindeki kardinaller, papa seçimlerinde oy kullanamıyor.

(Bizde 80 yaş üzerindekiler devlet yönetiyor)

Şu an 114 kardinal 80 yaşın üzerindeymiş.

Daha önceki yıllarda bazı kardinaller sağlık sorunları gibi gerekçelerle konklava katılamamış.

Bu yıl oy kullanması beklenen kardinal sayısının 133 olduğu bildirilmiş.

Papalık için öne çıkan adaylar arasında:

İtalyan Kardinal Pietro Parolin,

Macar Kardinal Peter Erdo,

ABD'li Kardinal Raymond Leo Burke,

İtalyan Kardinal Matteo Maria Zuppi,

Filipinli Kardinal Luis Antonio Gokim Tagle,

İtalyan Kardinal Pierbattista Pizzaballa,

Ganalı Kardinal Peter Turkson ve

Maltalı Kardinal Mario Grech gibi isimler yer almış.