.

Yıldırım Orduları Kumandanı ile Sadrazam arasında geçen telgraf düellosunda Mustafa Kemal görevden alınmasını ister...
Vatanın geleceği açısından endişelenmekten başka düşüncesi olmayan samimi olduğuna şüphe duyulmaması gereken düşüncelerinin bir münakaşa olarak addedilmemesini istemiş ve bilhassa Sadrazam tarafından da malum olarak biliniyor ki:
"acizleri her hal ve vaziyette bulunursa bulunsun, doğru olduğuna kani bulunduğu ve icap edenlere arz ve iblağını selameti memleket icabı kabul ettiğimi içtihadatımı men'i nefse kadir değilim." der.
Arkasından da ilave ediyor:
"Vazifelerimin devri için mes'ul bir kimsenin izamını..."
Sadrazam İzzet Paşa, Mustafa Kemal 'in haklı itirazlarına; mütarekenin şartlarına her ne pahasına olursa olsun uymak lazım geldiğini, muğlak olan kısımların tavzihine imkan bulunmadığını, İngilizlere cemilekar muamele etmek icap eylediğini bildiriyor.
Mustafa Kemal' in bu cevapla karşı çektiği bir telgrafa şu satırlar vardır:
" Düşmanların her dediğine semi'na ve ata'na demekle tevellüt edecek akıbet bütün memlekete müstevlileri sahip etmek olacaktır. Bir gün Osmanlı kabinesinin düşman tarafından tayin edileceğini göreceksiniz."
Silahların susmasından sonra memleketi siyasi sahada da korumak gerektiğini düşünen Mustafa Kemal, İstanbul Hükümetinin bu ikazlarla doğru karar veremiyeceğini düşünerek, en doğru işin düşüncelerini ilgili kişilerin yüzlerine karşı söyleyerek daha müessir olacağını düşünerek İstanbul'a hareket etti...
23 Nisan 'a Giden Yol (7)
 
İstanbul'a gelen Paşa, Hükümetin daha aktif ve memleket menfaatine uygun hareket etmesini ister. Bu konuda şöyle bir tespit yapar:
 
"Mütarekenin muğlak noktalarının tavzihini temin için alakadar makamların nazarı dikkatini çektim. Bu mütarekename, bu tavzihler yapılmadan tatbik edilecek olursa, memleketin baştanbaşa işgal ve istilaya maruz bulunacağı kanaatini dermeyan eyledim."
Mustafa Kemal, İstanbul'a gelince, İstanbul Hükümetinin ne kadar berbat bir vaziyette olduğunu gördü. Temaslarıyla hiçbirini ikaza
muvaffak olamıyordu. Vahdettin ve Hükümeti düşmanla işbirliği yapmağa başlamışlardı.
Atatürk bunlardan bir hayır gelmiyeceğine kani olarak, bizzat siyasi faaliyete geçti. O'nun fikrince memleketin mukadderatına millet hakim olmalı idi.
Memleket ancak bu yolda selamet bulabilirdi.
******
Devam edeceğim...
Bilgi edinmeniz dileğiyle...
******
Düşünmeye, okumaya, yazmaya ve konuşmaya devam...