Şartlı ve denetimli salıverildi, tahliye edildi haberlerinden bıktık.

Hamile karısını öldüresiye döven adam da tahliye edildi. Cep telefonu çalarken yakalanan çocuğun 500 sabıkası çıktı haberlerini artık gazetelerin üçüncü sayfası almıyor. Cezaevlerinde yatak kalmamış ama onlarca sabıkası olanlar sokaklarda yeni sabıkalar edinmek için geziyor.

Onlarca sabıkası olanlar sokaklarda yeni adi ve adli suçlar işlemek için plan yaparken belediye başkanları gizli tanıkların ifadeleriyle, somut olmayan delillerle tutuklanıyor. Ne yazık ki adalete güven yerle bir olmaya devam ediyor.

Bir ülkede adalete güven bitmişse, insanın yaşama hakkı ve güvencesi kaybolmuş demektir. İnsanın huzur içinde uyuyamadığı, yaşayamadığı bir ülkede vatandaşın aidiyet duyguları kaybolur gider. Vatan millet Sakarya, Adapazarı’na döner.

Bir ülkenin geleceği gelişmiş insanına bağlıdır. Ülkenin istikbali eğitimli insanına bağlıdır. Ülkenin ve milletin refahı adaletin ve hukukun gücüne bağlıdır. Vicdanı iç muhakemesi güçlü karar vericilerine bağlıdır.

Anadolu’yu boğaz köprüsüne çeviren ülkelerin insanları Avrupa ülkelerine neden kaçıyorlar bir değerlendirmeleri gerekiyor. Afganistan, Irak, Suriye hepsi Müslüman ülke. Adalet yok. İnsan hakları yok. Neden böyle? Emperyalistlerin desteklediği İslam’la, Müslümanlıkla alakası olmayan terörize edilmiş insanların yönettiği ülkeler. Bu ülkelerde adalet yok. İnsan hak ve hukukunun güvencesi yok. Gittikleri ülkeler atalarının savaştıkları milletlerin ülkeleri. Kâfir diye kötüledikleri ülkeler. Eşyanın tabiatına aykırı işler, uygulamalar saymakla bitmez. İnsanlar ülkelerinden ayrılmanın çocuklarına yaşanacak bir dünya hazırlamanın hesaplarını yapıyorlar.

Türkiye benzer bir tabloya hızla gidiyor. Zenginler başka ülkelerin vatandaşı oluyor. Gençler doğup büyüdükleri yerde gelecek hayali kuramıyor. Yeni gelecekler için ülkeyi terk ediyorlar.

Daha iyi eğitim? Daha fazla zengin olma hayali? Daha mutlu olma? Aslında bu gerekçelerin hiçbir anlamı yok. İnsan kendi ülkesinde eğitim almak ve zengin olmak bir yana yaşamak, yaşayacak kadar ekonomik bir gelir elde etmek için mutlaka bir yol bulur. Ancak ülkesinde adaletin terazisi kaymışsa, hiç kimseyi mutlu edemezsiniz. Devletine olan güveni tesis edemezsiniz. Ülkesi için çalışması ve üretmesi gerektiği duygusunu güçlendiremezsiniz.

Sokakta genç kızları taciz ediyorlar. Tacizciler şartlı salınıyor. Çok sayıda sabıkaları olmasına rağmen salınıyor. Eğer suç tekrarlanmışsa salıvermenin gerekçesi olamaz, olmamalıdır.

Adalet her geçen gün batıyor. Her geçen gün daha da ucuzluyor. Batan geminin malları hesabı kararlar çıkıyor, uygulamalar yapılıyor. Kamu vicdanını rahatsız eden uygulamalar diz boyu.

Türkiye’nin bir an önce normalleşmesi gerekiyor. İnsanların hak yerini buldu demesi gerekiyor. Hukukun ve adaletin insan hakkının, yaşama hakkının yanında olduğunu herkesin hissetmesi gerekiyor. Yoksa gemisini kurtarmayı herkesin hesap ettiği bir ülke yaşanılmaz ülkedir.

Allah affetti mi bilinmez ama iktidar erkinin fetö ile birlikte gerçekleştirdiği Ergenekon, Balyoz gibi operasyonlar siyasiydi, adaletten uzak idi ve adalet kurumları kullanılmıştı. Fetocu özel yetkili savcılar vardı. Son günlerde yapılanların farklı olduğunu söylemek neredeyse imkânsız.