Siyasette seviye dip yapmaya devam ediyor. Vicdanı körelmişlik alabildiğine artıyor. Mantık yoksunu açıklamalar birbirini izliyor. Ölünün ardından menfi konuşulmaz derken, küfreden vaizleri gördü memleket. Aşağılayan insanlar diz boyu zaten.

Özünde insanın istikrarı izan sahibi olmasına bağlı görünüyor. Son zamanlarda izan sahibi olmaya ne çok ihtiyaç duyuyoruz. İnsanın en önemli özelliği olmasına rağmen izan sahibi olmak zordur. Hele bu devirde çok daha zordur. Gelecek yıllarda daha da zorlaşacaktır. İnsan bilgiye görgüye emek harcadıkça izanı güçlenir. Oysa günümüzde bilgiye, görgüye, nezakete, emeğe nerdeyse gerek kalmıyor artık.

Eskiden Türkçe öğretmeni kompozisyon ödevi verdiği zaman, hem konunun anlam ve önemini bulmak hem de bu konuda ahkâm kesmek son derece zordu. Fikri gelişim işte burada başlardı. Ne olabilir acaba diye insan tüm bildiklerini gözden geçirir ona göre fikrini zorlayarak konu hakkında kompozisyon yazardı. Teknik resim öğretmeni bir tasarım ödevi verdiğinde, adım adım çizilir ve tasarım tamamlanırdı. Çizimin her noktasında hem el hem de düşün emeği yatardı. Çizerken akla gelenler tasarıma eklenir veya çıkarılırdı. İnsanın izanı bir şekilde toplum içinde de davranış muhakemeleri içinde gelişirdi.

Bir olayı, olguyu, uygulamayı anlamak, anlamaya çalışmak, olumlu ve olumsuz yönlerini görebilmek, takıntılardan uzak evrensel etkenler içerisinde değerlendirebilmek elbette kültür seviyesiyle, okumakla yakından ilgilidir. İnsanın sadece kendine gereken bilgilere kendini şartlandırması, çevresinde gelişen olayları anlamasında en büyük engeldir. Hangi alanda faaliyet gösteriyorsa göstersin insan, eğer kendini iyi geliştirmiş ise, konu uzmanı kadar olmasa da herhangi bir olay hakkında fikir yürütebilir veya uygulamayı algılayabilir.

İnsanın anlayışı, anlama yeteneği biriktirdiği bilgi kadardır. Eğer kendi özelinde çevresindeki gelişmelere değer veremiyorsa, yine çevresinde olup bitenler hakkında fikir geliştirmesi son derece zordur. Türkiye’nin en önemli sorunu da burada yatmaktadır. Yolda, sokakta, işte, kırda veya herhangi bir yerde insan davranışları izanlı olmanın neresinde olduğumuz hakkında bilgi vermektedir. Bu anlamda kaynak kullanımındaki israflar el-insaf hiç izan yok mu dedirtecek cinstendir.

Türk insanının anlayış gelişimi takım tutmaktan daha öte olmalıdır. Parti veya takım tutar gibi takıntılı gelişim, toplumsal uyumu ve eşgüdümü de olumsuz etkilemektedir. İnsanların birbirini anlaması veya en azından anlamaya çalışması önemli bir meziyettir. Yoksa sizde hiç izan yok mu dedirtecek olguları biriktirmek zorunda kalmayız.

Memleket insanının ortak paydası bile kalmayacak bu gidişle. Oysa ulusal veya küresel bazı konularda ortak paydaların olması gerekir. Yoksa millet olma unsuru da giderek zayıflıyor. Bu gidişle ne olur sorusunun cevabı ne yazık ki felaket olur.