Yapay zekâya “Bilimin çözemediği dünyada bulunmuş 5 gizemli nesne nedir” diye dün sormuştum.

Anlatmıştı, bugün sizlerle paylaşıyorum…

“Aşağıda, gerçekten bulunmuş, fiziksel varlığı olan ve bilimsel olarak kesin biçimde açıklanamamış ya da açıklamaları hâlâ tartışmalı olan 5 gizemli nesneyi; spekülasyondan kaçınarak, mevcut bilimsel sınırları temel alarak aktarıyorum” diye başladı yazmaya.

Sonrasında da sıraladı:

1. Antikythera Düzeneği

Antik Çağın İmkânsız Makinesi

Bulunduğu yer: Yunanistan, Antikythera Adası (1901)

Antikythera Düzeneği, MÖ 100 dolaylarına tarihlenen, bronz dişlilerden oluşan karmaşık bir mekanizmadır. Modern tomografi ve X-ray incelemeleri, bu nesnenin:

Güneş ve Ay tutulmalarını hesapladığını

Gezegen hareketlerini modellediğini

Son derece hassas dişli oranlarına sahip olduğunu ortaya koymuştur.

Sorun şudur:

Bu düzeyde bir mekanik karmaşıklığın, insanlıkta en az 1.500 yıl sonra yeniden ortaya çıkması beklenirdi.

Bilim, ne amaçla bu kadar ileri bir teknoloji geliştirildiğini ve bu bilginin neden tamamen kaybolduğunu kesin olarak açıklayamamaktadır.

2. Voynich Elyazması

Okunamayan Kitap

Bulunduğu yer: İtalya (1912)

Tarihlendirme: 15. yüzyıl

Voynich Elyazması, bilinmeyen bir dilde yazılmış, tanımlanamayan bitkiler ve astronomik çizimlerle dolu bir kitaptır.

Hiçbir bilinen dile uymayan bir alfabe kullanır,

Metin istatistiksel olarak gerçek bir dil gibi davranır,

Ancak çözülebilmiş tek bir cümlesi bile yoktur,

Kriptograflar, dilbilimciler ve yapay zekâ sistemleri bu metni çözmeye çalışmış, ancak kesin bir sonuca ulaşamamıştır.

Sahte olduğu iddiası da, metnin içyapısı nedeniyle bilimsel olarak zayıf kalmaktadır.

3. Baigong Boruları

Kökeni Belirsiz Metal Yapılar

Bulunduğu yer: Çin, Qinghai Bölgesi

Bir dağın içinde ve çevresinde bulunan bu metal borular:

Demir ağırlıklıdır, bazıları 150.000 yıl öncesine tarihlendirilmiştir

Doğal oluşumlara benzemeyen düzenli yapılar sergiler

Bilim insanlarının bir kısmı bunların doğal jeolojik oluşumlar olduğunu savunsa da, boruların geometrik düzeni ve metal bileşimi bu açıklamayı tartışmalı hâle getirir.

İnsan yapımı olduklarına dair kanıt yoktur; doğal olduklarına dair açıklamalar ise tam olarak ikna edici değildir.

4. Phaistos Diski

Çözülemeyen Yazı Sistemi

Bulunduğu yer: Girit, Yunanistan (1908)

Tarih: MÖ 1700 civarı

Kil üzerine spiral biçimde basılmış sembollerden oluşan Phaistos Diski:

Bilinen hiçbir yazı sistemine birebir uymaz

Tek örnektir; benzeri bulunmamıştır.

Basım tekniği, dönemi için son derece sıra dışıdır

Dilbilim açısından en büyük problem şudur: Tek örnek olması nedeniyle karşılaştırmalı çözüm yapılamaz. Bu nedenle disk, “Okunamayan ama inkâr edilemeyen” bir nesne olarak kalmıştır.

5. Coso Eseri

Zamanı Aşan Nesne

Bulunduğu yer: ABD, Kaliforniya (1961)

Bir taşın içinde bulunan ve modern bir bujiye benzeyen bu nesne:

Jeolojik olarak çok eski bir kaya içinde yer alır.

İçyapısı metal ve seramik bileşenler içerir

Bulunduğu bağlam, nesnenin yaşını belirsiz kılar.

Bazı araştırmacılar bunun 20. yüzyıla ait bir otomobil parçası olduğunu savunurken, nesnenin çevresindeki mineral tabakanın oluşum süresi bu açıklamayla tam olarak örtüşmemektedir.

Bilimsel mutabakat sağlanamamıştır.

Sonuç

Bu nesnelerin ortak özelliği, fiziksel olarak var olmaları fakat bağlamlarının eksik olmasıdır. Bilim, bir nesneyi açıklamak için yalnızca “Ne olduğu”nu değil, “Nasıl, kim tarafından ve hangi amaçla yapıldığını” da bilmek zorundadır.

Bu beş nesne, insanlık tarihinin doğrusal bir ilerleme olmayabileceğini ve bazı bilgilerin ortaya çıkıp kaybolduğunu düşündüren somut örnekler olarak önemini korumaktadır.

“Başka var mı?” diye sordum şöyle cevapladı:

Elbette. Önceki listeyi tamamlayıcı nitelikte, gerçekten bulunmuş, fiziksel varlığı olan ve bilimsel açıklaması ya eksik ya da tartışmalı kalan ek gizemli nesneleri aşağıda sunuyorum.

Bilimsel çevrelerde “Tam çözüldü” kabulü olmayan örnekleri özellikle seçtim.

6. Baghdad Pili:

Antik Elektrik Tartışması

Bulunduğu yer: Irak, Bağdat yakınları

Tarih: MÖ 250-MS 250 (tahmini)

Kil bir kap, bakır silindir ve demir çubuktan oluşan bu nesne, içine asidik bir sıvı konulduğunda düşük voltajlı elektrik üretebilmektedir.

Tartışma noktası şudur:

Gerçekten bir pil miydi?

Yoksa ritüel ya da saklama kabı mıydı?

Antik çağda elektriğin ne amaçla kullanıldığına dair hiçbir yazılı kayıt bulunmadığından, nesnenin işlevi kesinleşmemiştir.

7. Dropa Taş Diskleri:

Kökeni Belirsiz Yazıtlar

Bulunduğu yer: Çin–Tibet sınırı

Tarih: Belirsiz

Yaklaşık 30 cm çapında, ortası delik ve spiral oyuklarla dolu taş disklerdir.

Bazı disklerde mikroskobik yazı benzeri izler tespit edilmiştir

Resmî akademik yayınlar son derece sınırlıdır

Disklerin kökeni ve amacı net değildir

Bu nesneler, bilim dünyasında yetersiz veri nedeniyle askıda kalan vakalardan biridir.

8. Sakkara Kuşu

Antik Havacılık Sorusu

Bulunduğu yer: Mısır, Sakkara

Tarih: MÖ 200 civarı

Ahşaptan yapılmış bu küçük nesne:

Kuşa benzer ancak ayakları yoktur

Modern planör aerodinamiğine şaşırtıcı biçimde uygundur

Kuyruk yapısı uçuş dengesini çağrıştırır

Oyuncak mı, dini sembol mü, yoksa uçuş denemesi mi olduğu kesin değildir. Deneysel modelleri gerçekten süzülebilmektedir.

9. Dendera Işıkları

Taş Üzerindeki “Teknoloji” Tasvirleri

Bulunduğu yer: Mısır, Dendera Tapınağı

Tapınak duvarlarındaki kabartmalar:

Modern ampule benzer şekiller

İçinde yılan figürü

Kabloyu andıran bağlantılar içermektedir. Akademik açıklama bunları mitolojik sembollerle açıklar; ancak tasvirlerin teknolojik çağrışımı, konunun popülerliğini ve tartışmasını sürdürmektedir.

10. London Hammer

Zaman Uyumsuzluğu Tartışması

Bulunduğu yer: ABD, Teksas

Bulunduğu bağlam: Taşlaşmış kaya içinde

Ahşap saplı bir çekiç başının:

Çok eski jeolojik tabaka içinde bulunması

Metal alaşımının sıra dışı saflıkta olması nesnenin yaşını tartışmalı hâle getirmiştir. Ana problem, nesne ile bulunduğu jeolojik bağlamın yaş uyumsuzluğudur.

11. Ubaid Kertenkele Figürleri

İnsan Dışı Tasvirler

Bulunduğu yer: Mezopotamya

Tarih: MÖ 4000-5500

İnsan vücuduna sahip, ancak:

Kertenkele başlı

İri gözlü

Uzun boyunlu figürlerdir. Bunların tanrıları mı, mitolojik varlıkları mı yoksa sembolik anlatımları mı temsil ettiği kesin değildir. Fiziksel varlıkları nettir; anlamları belirsizdir.

12. Maine Pennisi

Kıtalararası Temas Sorusu

Bulunduğu yer: ABD, Maine

Tarih: MS 11. yüzyıl (Norveç)

Bir Kızılderili yerleşiminde bulunan bu Viking parası:

Amerika–Avrupa temasının düşünüldüğünden daha yaygın olabileceğini

Tekil bir ticaret zincirinin varlığını gündeme getirmiştir. Nesne gerçek ve doğrulanmıştır; nasıl oraya ulaştığı net değildir.

Genel Çerçeveden bakılırsa:

Bu nesnelerin ortak özelliği şudur:

Bilim onları inkâr etmez, ancak bağlam eksikliği nedeniyle kesin hüküm de veremez.

Bilim, delil ister; ancak bu nesneler çoğu zaman;

Yazılı kayıt bırakmamış

Tekil örnek olarak bulunmuş

Kültürel süreklilikten kopuk şekilde günümüze ulaşmıştır.

GİZEMLİ HİKÂYE

Bu Olay 125 yıldır çözülemiyor!

Issız Bir Adada Aniden Ortadan Kaybolan Eilean Mor Deniz Feneri Bekçilerinin Gizemli Hikayesi;

26 Aralık 1900'de küçük bir gemi, Flannan Adalarından biri olan Eilean Mor’daki 3 deniz feneri görevlisini kontrol etmek amacıyla adaya doğru yola çıkıyor.

Ana karadan görülebilen Eilean Mor'daki deniz feneri görevlileri, birkaç gündür rapor sunmuyor ve tam anlamıyla hayat belirtisi göstermiyordu.

Bunun üzerine yedek bekçi Joseph Moore, kaptan James Harvey ve diğer mürettebat, adada görevli olan Thomas Marshall, James Ducat ve Donald McArthur'u bulmaya gidiyor.

Normal zamanlarda ada iskelesine bir gemi yanaşınca görevliler derhal iskeleye gitmek zorunda olsa da gemiyi kimse karşılamıyor.

Bunun üzerine işaret fişeği atan ve siren çalan gemi, sesini kimseye duyuramaz ve bunun üzerine Joseph Moore feneri kontrol etmek üzere gemiden iner.

Deniz fenerinin kapısının kilitli olmadığını fark eden Moore, daha sonra yağmurluklardan ikisinin kayıp olduğunu görür. Bu da demek oluyordur ki görevlilerden biri buz gibi havada hiçbir önlem almadan dışarı çıkmıştır.

Moore, fenerin mutfağına ilerlediğinde yarım bırakılmış bir yemek, ters dönmüş bir sandalye ve durmuş bir saat görür, fakat 3 deniz feneri bekçisini de bulamaz.

Bunun üzerine Moore, gemiye döner ve olanları kaptan Harvey'e aktarır.

Harvey, bunun üzerine genel merkeze olay hakkında bir telgraf çeker.

“Flannan Adaları'nda trajik bir kaza yaşanmış ve üç bekçi adadan kaybolmuşlardır. Bugün öğlen adaya vardığımızda ada üzerinde hiçbir yaşam belirtisi yoktu.

Bulgular bir hafta kadar önce bir kaza yaşanmış olabileceğine işaret ediyor. Kayalıklardan düşmüş veya vinci emniyete almak isterken boğulmuş olabilirler. Gece oluyor artık. Onlar için yapabileceğimiz bir şey yok. Moore, Macdonald, Buoymaster ve iki mürettebatı sizler düzenlemeleri yapana kadar feneri çalışır durumda tutmaları için adada bıraktım. Sizden haber gelene kadar Oban'a dönmeyeceğim. Belki yerinizde değilsinizdir diye aynı telgrafı Muirhead’e de gönderdim. Sizden telgraf gelir belki diye kapanana kadar telgrafın başında olacağım.”

Kaptan Harvey ve mürettebatı adada beklerken, birkaç gün sonra kaybolan üç bekçiyi bizzat bu işin başına getiren Robert Muirhead, olay yerini incelemeye gelir.

Moore'un rapor ettiklerinin üzerine pek bir şey bulamayan Muirhead, daha sonra deniz feneri kayıtlarını fark eder. 3 kayıp bekçinin kaybolmadan önce aldığı notları içeren kayıtlar son derece garip bulgular içeriyordu.

12 Aralık günü ikinci yardımcı Thomas Marshall, tuttuğu kayıtlarda şunları yazmıştı...

“20 yıldır görmediğim kadar sert bir rüzgar var. Baş bekçi James Ducat sessizleşti ve üçüncü yardımcı McArthur ağlıyor.”

13 Aralık kayıtlarında ise “Fırtınanın hala devam ettiği ve üç adamın fırtınanın dinmesi için dua ettiği” yazıyordu.

Son kayıt 15 Aralık tarihine aitti ve kayıtta “Fırtınanın dindiği” yazıyordu.

“Fırtına dindi. Deniz sakin. Tanrı her şeye hâkimdir.”

Buradaki garip olan şey ise “Ana karadan bile görülebilen Eilean Mor adasında, 12-13-14 Aralık tarihleri arasında rapor edilmiş herhangi bir fırtına kaydedilmemişti. Üstelik bu tarihlerde hava son derece yumuşaktı.”

Bunun yanı sıra yıllar boyunca denizlerde çalışmış bu üç sert mizaçlı adamın denizden 150 feet yükseklikte ve son derece güvende oldukları bir deniz fenerinde olmalarına rağmen fırtınanın dinmesi için dua edip, ağlamaları hiç normal gözükmüyordu.

Muirhead, iskelenin aşağısına doğru ilerlediğinde ise normalde malzeme sandığında olması gereken halat iplerini buldu. Bekçilerin, devrilen sandıktan, ipleri almak için iskelenin aşağısına koştuğunu ve denize düştüklerini düşünse de şimdiye kadar cesetleri çoktan karaya vururdu.

Sonuç olarak bakıldığında bekçilerin Eilean Mor adasından bir anda yok olmaları asla bir şeye bağlanamadı. Bazıları yabancı işgalcilerin bekçileri esir aldığını düşünse de bazıları durumu paranormal bir vaka olarak düşünüyordu.

Hatta deniz fenerinden daha sonra görev yapan bekçiler, esen rüzgârda tuhaf sesler duyduklarını söylüyordu.

125 yıldır çözülemeyen bu vaka, hala sırrını korumaya devam ediyor...