Memlekette nemalanmak diye bir kavram var. Nemalanma aslında psiko yönetim alanında önemli iş görüyor. Yalana inandırma önemli bir sosyolojik yetenek. Bu meyanda yöneticiler yandaşlarını çok kolay ikna edebiliyorlar. Bütçe görüşmelerinde tarım sektörünün % 13 küçüldüğü ayan beyan izah edilirken nemalanan atanmışlar eksi büyüme olarak ifade edilince keyiflenebiliyor.
Bilimsel olarak insanlar, ödül olasılığı olduğunda yalanlara daha kolay inanıyorlar. Nörogörüntüleme çalışmaları, beynin, bağlamın bir kazanç mı yoksa bir kayıp mı içerdiğine bağlı olarak ödül veya risk moduna geçtiğini gösteriyor. Arkadaşlar arasında senkronize beyin aktivitesi, başarılı aldatmayı tahmin edebiliyor. Sosyal bağlar ve teşvikler, insanın dürüstlüğü nasıl değerlendirmesi gerektiğini ince bir şekilde değiştirebiliyor.
Potansiyel ödüller, insanları, özellikle de arkadaşlarından gelen aldatmaya daha yatkın hale getiriyor. Arkadaşlar arasındaki ortak beyin aktivitesi, gerçeği değerlendirmenin ne zaman daha az doğru hale geldiğini ortaya koyuyor.
Dürüst olmayan davranışları tespit etmek, insanların sosyal vakaları yorumlamasını, niyetini değerlendirmesini ve birinin sözlerinin güvenilir olup olmadığına karar vermesini gerektirir. Bilim insanları uzun zamandır insanın bu tür sosyal bilgileri nasıl ayıkladığını ve birinin dürüst olup olmadığına nasıl karar verdiğini bulmaya çalışıyor.
Kuzey Çin Bilim ve Teknoloji Üniversitesi’nden araştırmacılar 66 sağlıklı yetişkinin beyin aktivitesini gözlemlemek için bir nörogörüntüleme yöntemi kullandılar. Katılımcı çiftleri birbirlerine dönük oturttular ancak bilgisayar ekranları aracılığıyla etkileşim kurdurdular. Katılımcıların birbirleriyle paylaştığı her mesajın, "kazanç" veya "kayıp" olarak tanımlanan sonuçları vardı. "Kazanç", çiftteki her iki bireye de fayda sağlayan bilgiyi ifade ederken, "kayıp" olumsuz bir sonuç doğuran bilgiyi ifade ediyordu.
Araştırma ekibi, insanların "kazanç" durumlarında yanlış bilgilere daha fazla güvenme eğiliminde olduklarını ve bu davranışın, ödülü işleyen, riski değerlendiren ve başkalarının niyetlerini yorumlayan beyin bölgelerindeki aktivasyonla ilişkili olduğunu keşfetti. Bu, olumlu bir sonuç vaadinin, bilginin şüphe uyandırması gerekse bile, bir yalanın inanılır görünme olasılığını güçlü bir şekilde etkileyebileceğini gösteriyor.
Araştırmanın en çarpıcı bulgularından biri arkadaşlığın rolüyle ilgili bulunuyor. Potansiyel olarak yanıltıcı bilgiyi veren kişi arkadaş olarak kabul edildiğinde, her iki birey de senkronize beyin aktivitesi gösteriyor. Ödülle ilgili beyin bölgeleri "kazanç" senaryolarında daha fazla uyum gösterirken, risk değerlendirmesiyle ilgili bölgeler "kayıp" anlarında daha fazla senkronize oluyor.
Sonuçlar bir araya getirildiğinde, insanların özellikle "kazanç" olasılığı öneren bilgiler söz konusu olduğunda yalanlara inanmaya daha yatkın olabileceğini gösteriyor. Çalışma ayrıca, beynin sosyal bilgileri arkadaşlar arasında nasıl farklı şekilde işlediğini ve bunun da söylenenlerin doğruluğunu doğru bir şekilde değerlendirmeyi zorlaştırabileceğini de ortaya koyuyor. Ödül odaklı düşünme ve kişilerarası bağlantının bu birleşimi, insanların dürüstlüğü nasıl değerlendirdiğini etkiliyor ve ne yazık ki potansiyel olarak belirli durumlarda yanlış bilgileri daha kolay kabul etmelerine yol açıyor.