* Kıta isimlerinin hepsi aynı harfle başlayıp aynı harfle biter.

* Meşe ağaçları elli yaşına gelmeden meşe palamudu üretemezler.

* Monako’nun ulusal orkestrası ordusundan daha geniş bir kadroya sâhiptir.

* Newton, yer çekimi kanununu fark ettiğinde 23 yaşındaydı.

* Norveç’in kuzeyinde, her yaz 14 hafta gece gündüz hep güneşli geçer.

* Penguen yüzebilen ama uçamayan tek kuş türüdür.

* Peru memleketinde hiç umumi tuvalet yoktur.

* Rusya’nın dörtte biri ormanlarla kaplıdır.

* Rusya’da yedi saat dilimi kuşağı vardır.

* Yalnız dişi kanaryalar ötebilir.

* Sadece dişi sivrisinekler ısırır.

* Salatalığın % 96’sı sudur.

* Sığırların dört tane midesi vardır.

* Suudi Arabistan’da hiç ırmak yoktur.

* Timsahlar dillerini dışarı çıkaramazlar.

* Venüs saat yönünde dönen tek gezegendir.

* Yarım kilo bal yapabilmek için arılar iki milyondan fazla çiçekten bitki özü toplamak zorundadırlar.

* Yetişkin bir ayı, bir at kadar hızlı koşabilir.

* Yunuslar bir gözleri açık uyurlar.

* Dünyadaki 1878’de New Haven’da yayınlanan ilk telefon rehberinde sadece 50 isim vardı.

ADAMIN BİRİSİ

Hz. Ali'ye gelerek dedik ki:

“O kadar dertliyim ki, çok sıkıntım var…”

Hz. Ali:

“İki soru soracağım, cevabını verip dermanını bulacaksın.”

Adam:

“Sor ya Ali”

Hz. Ali:

“Dünyaya geldiğin zaman bu dert seninle birlikte mi dünyaya geldi?”

Adam:

“Hayır.”

Hz. Ali:

“Dünyadan giderken bu dert seninle birlikte olacak mı?”

Adam, “Hayır” dedi.

Hz. Ali sözünü şöyle tamamladı:

“Seninle birlikte gelmeyen ve giderken de seninle birlikte olmayacak olan bir dert, senin bu kadar zamanını almamalı. Sabırlı ol. Yeryüzündekilere çok ümit bağlamaktansa, yüzünü âlemlerin Rabbine çevir.”

ORGANLARIMIZ

Organlarımız ne zaman zarar görmeye başlar:

1. Mide: Uzun süre aç kalmak.

Öğün atlamak veya uzun süre aç kalmak mideyi gereksiz yere zorlar. Sindirim sisteminizin düzgün çalışması ve genel sağlığınız için düzenli beslenmeye dikkat edin.

2. Böbrekler: Susadığınızda su içmemek.

Böbrekler kandaki atıkları süzer ve susuz kalmak bu süreci zorlaştırır. Böbrek sağlığını korumak için yeterli su tüketin.

3. Beyin: Stres ve olumsuz düşünceler.

Kronik stres ve negatif düşünceler, beynin hacmini küçültebilir ve bilişsel işlevleri bozabilir. Meditasyon veya egzersiz gibi stres azaltıcı aktivitelerle zihninizi koruyun.

4. Gözler: Karanlıkta parlak ekranlara bakmak.

Özellikle karanlıkta telefon veya bilgisayar ekranına uzun süre bakmak gözleri yorabilir. Göz sağlığı için ekran süresini sınırlayın ve ara verin.

5. Karaciğer: Fast food ve alkol tüketmek.

Sık sık fast food yemek ve alkol tüketmek karaciğeri zorlar ve uzun vadede ciddi zararlar verebilir. Dengeli ve besleyici bir diyet karaciğer sağlığı için önemlidir.

6. Kalp: Aşırı tuzlu ve yağlı yiyecekler tüketmek.

Sodyum ve sağlıksız yağ açısından zengin bir diyet kalp hastalıklarına yol açabilir. Meyve, sebze ve tam tahıllar gibi kalp dostu besinleri tercih edin.

7. Akciğerler: Sigara içmek.

Sigara akciğerlere zarar verir, nefes alma kapasitesini azaltır ve toksinleri filtreleme işlevini bozar. Sigara içiyorsanız bırakmayı düşünün.

8. Kulaklar: Kulaklıkla yüksek sesle müzik dinlemek.

Uzun süre yüksek sese maruz kalması, kalıcı işitme kaybına yol açabilir. Sesi azaltın ve kulaklarınıza dinlenme süresi tanıyın.

9. Pankreas: Çok fazla şeker tüketmek.

Aşırı şeker tüketimi insülin üretimini zorlar ve pankreasa yük bindirir. Şekeri azaltmak pankreas sağlığı için kritik öneme sahiptir.

Organlarınıza bugün iyi bakın ki yarın daha sağlıklı olun!

SOKRATES ANLATIYOR

Ben gençken erken kalkmaktan hoşlanmazdım ve annem bu davranışımdan nefret ederdi çünkü bir gün beni zengin bir tüccar olarak görmeyi hayal ediyordu.

Bir gün annem, benimle birlikte öğretmeni görmeye geldi.

Aralarında bir anlaşma yaptılar.

Ben de, “Öğretmen erken kalkmanın faydalarını bana anlatsın” dedim.

Öğretmen: “Sokrates, sana harika bir hikaye anlatacağım ve sen de bana bundan ne çıkardığını anlat, tamam mı?”

Sokrates: “Peki…”

Öğretmen: “İki kuş varmış, biri erken uyanıp böcek yiyip yavrularını beslermiş, diğeri geç uyanıp yiyecek bir şey bulamazmış. Hikâyeden ne anladın Sokrates?”

Sokrates şöyle cevaplar:

“Erken kalkan böcekler kuşlar tarafından yenir...”

ET TÜKETİMİ

Dünya Nüfus İncelemesi raporuna göre Türkiye’de kişi başına düşen et miktarı, 46,8 Kg. olarak açıklandı.

Bu açıklamaya göre Türkiye;

Ukrayna, Kongo ve Zimbabve’nin gerisinde kaldı.

Türkiye, et tüketiminde Afrika ülkelerinin bile altına inerken, buğday ürünlerinde kişi başına 160 kilogramla dünyada ilk 10’a girdi.

23 yıl dile kolay…

BEŞİZLER

1934’ün serin bir bahar sabahıydı.

Zaten beş çocuk annesi olan Elzire Dionne, Ontario’nun Corbeil kasabasındaki mütevazı çiftliğinde doğum sancılarına tutuldu.

Ardından yaşanacaklar, tüm dünyayı hayretler içinde bırakacaktı.

Elektriği ve ısınma sistemi olmayan o küçük evde, beş özdeş kız çocuğu dünyaya geldi:

“Annette, Émilie, Yvonne, Cécile ve Marie.”

Hep birlikte yalnızca üç kilo ağırlığındaydılar; onları görenler, ilk geceyi atlatamayacaklarını düşündü.

Ama bir mucize çoktan başlamıştı.

Ne hastane vardı, ne kuvöz, ne de örnek alınacak bir tecrübe.

Doktor Allan Roy Dafoe, o küçük çiftlik evini adeta doğaçlama bir yenidoğan kliniğine çevirdi.

Çaydanlıkların buharı ve fırının açık kapağıyla bebekleri ısıttılar.

Hemşireler, narin tenlerini zeytinyağıyla ovarak minik kalplerine güç vermeye çalıştı.

Anne sütü yetmediğinde ise inek sütü, su, mısır şurubu ve birkaç damla romla hazırlanan karışımla beslediler.

Dünya nefesini tutmuş, bekliyordu.

Ve… Bir şekilde… Hayatta kaldılar.

Dionne beşizleri, tarihte çocukluk yıllarını sağ salim atlatan ilk özdeş beşizler olarak kayıtlara geçti.

Büyük Buhran’ın en karanlık günlerinde, umut, dayanıklılık ve tıbbi yaratıcılığın simgesine dönüştüler.

Onların hikâyesi bize şunu hatırlatıyor: Dünyanın en mütevazı köşelerinde bile olağanüstü mucizeler filizlenebilir.

Ve bazen tarih, aynı anda beş kalbin atışıyla yazılır.

YAŞAM ÖLÜM ARASI

Bazı bilim insanlarına göre ölüm nihai son olmayabilir.

Araştırmalar, yaşam ve çürüme arasında bir “Üçüncü durum” olduğunu öne sürüyor.

İki biyolog (Peter Noble ve Alex Pozhitkov), laboratuvarda geçirdikleri bir günün ardından genlerin ölümden sonraki davranışlarını tartıştılar.

Bu sohbetten daha sonra bir araştırma projesi ortaya çıktı.

Deneylerinde, klinik ölümden sonra 30 dakika ile 48 saat arasında yaklaşık bin genin aktive olduğunu ve hatta daha da aktif hale geldiğini buldular.

Bu genler, iltihaplanma ve bağışıklık savunması gibi süreçlerle ilişkilidir.

Bu aktiviteye “Tanatotranskriptom” denir.

Bir bilim insanı, ölümün basit bir kapanma değil, yaşam ve çürüme arasında bir ara durum olan “Alacakaranlık” olarak adlandırdığı duruma doğru bir adım olduğu sonucuna vardı.

Bu durum, ölmenin gerçek anlamı hakkında sorular ortaya çıkarıyordu...

Bilim insanları ölümün tanımını yeniden yazıyor:

Yaşam ve Çürüme Arasında Gizemli Bir Üçüncü Durum

• Bilim insanları, ölümün kesin son olmadığını ve yaşam ile çürüme arasında gizemli bir ‘Üçüncü durum’ keşfettiklerini duyurdu.

• Araştırmalar, ölümden sonra genlerin aktif hale geldiğini ve iltihaplanma, bağışıklık savunması ve hatta kanser gibi süreçleri düzenlediğini gösteriyor.

• Bu durum, “Tanatotranskriptom” olarak adlandırılıyor ve hücrelerin son bir biyolojik tepki vermeye çalıştığını gösteriyor.

• Araştırmacılar, ölümün biyolojik bir anahtar değil, yaşam ile tam hücre bozulması arasında “Alacakaranlık” olarak adlandırılan bir düzenleyici olduğunu öne sürüyor.

• 2019'da yapılan bir çalışma, ölümden dört saat sonra domuz beyninde hücresel ve sinaptik aktivitenin geri kazanılabileceğini gösterdi.

• Bazı hücrelerin hayatta kalmaya, dönüşmeye veya hatta tamamen yeni yapılar oluşturmaya çalışabileceği öne sürülüyor, bu da “Ters embriyogenez” olarak adlandırılıyor.

• Bu bulgular, ölümün tanımını yeniden yazmamıza ve ölümün sadece biyolojik değil, aynı zamanda psikolojik ve kültürel etkilerini de dikkate almamıza yol açıyor.