Tarih: 7 Haziran 2015.
25. Dönem milletvekili seçimleri yapılmış.
Sonrasında CHP tarihinde ilk defa Çanakkale’de birinci parti olmuştu.
Bu başarının üzerine Çanakkale Belediye Başkanı CHP’li Ülgür Gökhan, şükür pilavı dağıttı.
İşte bomba o zaman patladı…
Ne olmuştu hatırlayalım.
Ülgür Başkan o dönemdeki başarı sonrası şu açıklamayı yapmıştı:
“2 temennim vardı ve şöyle bir adakta bulundum. Dedim ki ‘Cumhuriyet Halk Partisi bu ilde 1’nci parti olacak’ dedim. 2’nci adağım ise bu ülkede barış çok önemli Çanakkale’nin barışı kadar. 12 Eylül faşist rejiminin ortaya koyduğu yasaların gereği bu baraj meselesi vardı biliyorsunuz. Bu baraj konusunda özellikle HDP’nin barajı geçmesini istiyordum. Bu şarttı. Bunu beğeniriz ya da beğenmeyiz ama demokrasiye aykırı bir durumdur. Nitekim, baraj yıkıldı. Demek ki baraj yıkılabiliyormuş. Sonuç itibariyle Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’na göre kurulmuş bir siyasi partinin barajı aşmamasını hedeflemek kadar anti demokratik bir süreç olamaz. Onun için barajı, Türk milleti yıktı. Bende bu baraj yıkılsın istiyordum ve onun içinde bir adakta bulunmuştum. HDP’nin içerisindeki emanet oyları da dikkate almak gerekli diye düşünüyorum. Bunun tartışmasını daha sonra yaparız ama bu iki temennim yerine geldiği için, bunu Allah’tan istemiştim. Bu isteklerimde yerine geldiği için bu pilavı öncelikle bir şükür pilavı olarak sizlere takdim ediyorum. Allah’a şükrediyorum. Ona teşekkür ediyorum. Yüzümüzü kara çıkartmadı” dedi.
Ve yapılan diğer konuşmaların ardından, meydana getirilen kazanlar dolusu etli pilav ve ayranlar halka ikram edildi.
“Başkan HDP için pilav dağıttı” başlıkları ile yapılan haberlerle Başkan yerden yere vuruldu.
Türkiye’de gündem oldu.
Siyasi arenada bol bol kullanıldı.
Dönemin MHP İl Başkanı İsmet Balkan yanındaki yöneticilerle beraber şu açıklamayı yaparak:
“Dün bir pilav dağıtımı oldu. HDP’nin meclise girmesi kutlanmış. Böyle bir şeyin kabul edilmesi mümkün değil. Ben şimdi sizlerin huzurunda şunu soruyorum; CHP’ye oy verenler acaba HDP ile bütünleşmek için mi oy kullandılar? Bebek katili, binlerce şehidimizin katili Öcalan’ın partisi olan HDP’ye, CHP yöneticileri nasıl oluyor da sıcak bakıyorlar? Nasıl oluyor da onların dış güçler tarafından desteklenerek meclise girmelerini kutluyorlar? Ne demek istiyorlar? Ne mesajı veriyorlar? Ben buradan CHP’ye oy verenlerin bunu değerlendirmelerini istiyorum. Artık Türkiye’de bir bölme zihniyeti vardır. Bir de Türkiye’nin misak-i milli sınırlarını koruyan zihniyet vardır. Ve bu koruma olayını düşünen tek parti MHP’dir. Türkiye’yi bölme politikalarını halkın önüne koyan bir AKP, CHP ve HDP vardır” dedi.
O kadar sert bir tavır sergilendi ki, Başkan neredeyse vatan haini ilan edildi.
Şimdi geldik günümüze…
Tarih: 22 Ekim 2024
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, partisinin TBMM grup toplantısında “Terörsüz Türkiye” hedefiyle, “PKK elebaşı Abdullah Öcalan’ın tecridinin kaldırılması, Öcalan’ın Meclis’te (DEM Parti grup toplantısında) konuşması ve örgütün feshedildiğini ilan etmesi yönünde adımlar atılması gerektiğini” söyleyerek “Şayet terörist başının tecridi kaldırılırsa gelsin TBMM'de DEM Parti grup toplantısında konuşsun.” dedi.
Tarih: 27 Şubat 2025
Abdullah Öcalan aracılığıyla yapılan çağrıda, PKK’ya “Örgütü feshedin ve silah bırakın!” yönünde bir çağrı yapıldı. Bu çağrı sürecin şekillenmesinde önemli bir adım kabul edildi.
Tarih: 5-7 Mayıs 2025
PKK’nın 12. Kongresi yapıldı ve Öcalan’ın çağrısına uyularak silah bırakma ve örgütsel varlığını feshetme yönünde karar aldı.
Bu girişimle beraber TBMM’de “Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu” kuruldu.
Bu komisyon, sürecin Meclis tarafından takip edilmesi, öneriler geliştirilmesi, çeşitli kesimlerle görüşülmesi gibi işlevleri üstlenmek üzere oluşturuldu.
“Başkan pilav dağıttı!” diyerek ortalığı ayağa kaldıranlara sormam lazım:
“Acaba şimdi ne düşünüyorlar?”
Gelelim bu sürecin en başına:
Türkiye’de başlatılan, “Barış Sürecine” (2009-2015)
1984’te PKK’nın silahlı eylemlerine başlamasından sonra Türkiye’de 1990’lar boyunca yoğun çatışmalar yaşandı.
2000’li yıllarda hem yorgunluk hem de demokratikleşme adımlarıyla birlikte “Siyasi çözüm” tartışmaları öne çıktı.
Açılım Dönemi (2009-2011):
2009: “Demokratik Açılım” veya “Kürt Açılımı” olarak bilinen süreç başladı.
Amaç, Kürt sorununun demokratik yöntemlerle çözülmesi, şiddetin son bulmasıydı.
Bunun üzerine:
TRT Kürdi (TRT 6) açıldı,
Kürtçe yayın ve eğitim tartışmaları gündeme geldi.
Habur’dan gelen PKK’lıların teslimi görüntüleri kamuoyunda tepki çekti, süreç zarar gördü.
3. Oslo Görüşmeleri (2009-2011):
MİT yetkilileri ile PKK temsilcileri arasında Norveç’in Oslo kentinde gizli görüşmeler yapıldı.
Görüşmelerin varlığı 2011’de basına sızdı.
Aynı yıl artan terör eylemleri ve Silvan saldırısı sonrası süreç kesildi.
Çözüm Süreci (2013-2015):
2013 Nevruz’unda Abdullah Öcalan’ın mektubu okundu; PKK’ya sınır dışına çekilme çağrısı yapıldı.
“Akil İnsanlar Heyeti” oluşturuldu, toplumun farklı kesimleriyle diyalog yürütüldü.
2014’te “Çözüm Süreci Yasası” çıkarıldı (Resmî adıyla Terörün Sona Erdirilmesi ve Toplumsal Bütünleşmenin Güçlendirilmesi Kanunu).
5. Sürecin Sonu (2015):
7 Haziran 2015 seçimlerinden sonra siyasi ortam sertleşti.
Suruç saldırısı (Temmuz 2015) ve Ceylanpınar’da iki polisin öldürülmesi olayları sonrası çatışmalar yeniden başladı.
Hendek olaylarıyla birlikte süreç fiilen sona erdi.
Türkiye yeniden “Güvenlik merkezli” politikaya döndü.
Tüm bu süreçlerle silahsızlanma ve toplumsal barış için umut yaratılmıştı.
Ancak güven eksikliği, karşılıklı provokasyonlar, siyasi kutuplaşma ve dış gelişmeler (özellikle Suriye savaşı) sürecin çökmesine yol açmıştı.
KANSERE ÇARE Mİ?
Sosyal medyada buldum aldım.
Size aktarmak istedim, ola ki birine lazım olur diye.
Rudolf Brojs adında Avustralyalı bir adam hayatının en güzel kısmını kansere çare aramakla geçirdi ve sonunda bir tedavi buldu.
Keşfedilen bu meyve suyunun “Bağışıklık sisteminizi güçlendirme, kanınızı kirlerden arındırma ve enerjinizi güçlendirme” iddiası var.
Hatta en önemlisi kanser hücrelerini kolayca öldürdüğü söyleniyor.
“54.000’den fazla insan bu meyve suyunu denedi ve şifa olarak buldu” diyerek çok büyük bir iddia ortaya konmuş.
“Proteinleri iptal etmek zorundayız çünkü kanser hücreleri onlardan besleniyor” deniyor.
Konuşulacak olan diyet 42 gün sürmeli ve kanseri yok eden ve genel olarak sağlığınızı iyileştiren “Pancar” (binger) temel alınmalıymış.
Avusturyalı bu adam, “42 gün boyunca özel bir diyet benimsenmesini ve sadece kendi icat ettiği çay ve sebze suyunun içilmesini” tavsiye ediyor.
Bu süre içinde kanser hücreleri aç kalacak ve ölecekmiş.
Karışım şöyle:
Pancar %55 meyve suyu
Havuçlar %20
Kereviz %20
Patates %3
Turp %2
Hazırlama yöntemi:
Sadece mikserdeki malzemeleri karıştırın ve 42 gün boyunca vücudunuzun ihtiyacına göre için.
Pancar (banger) çok besleyici bir sebze türü: “B1, B2, B6 vitaminleri, folik asit, fosfor, kalsiyum, magnezyum, demir, çinko ve antioksidan” içerir, ayrıca “Antokyaninler” ve pancar renginden sorumlu magenta boyası (fuşya) içerirmiş.
Yapılan araştırmalara göre; pancar kansere karşı özellikle lösemiye karşı çok etkiliymiş.
Pancar ayrıca anti-kanser, anti-inflamatuar özelliği olan ve vücudu toksinlerden arındıran amino asit olan “Betain” içeriyormuş.
Pancar folikasit içeren pancar, hamileler için mükemmel bir yiyecek olup, karaciğeri uyarıp, kabızlığa karşı korurmuş
Baş ağrısı, ishal, adet ağrıları, kemik ve cilt problemlerinde de çok faydalıymış.
Bu yazı alıntıdır, denemek veya denememek siz kalmış bir şey.
Ama bana sorarsanız; “Muhakkak bir doktora da danışın” derim.
MANTIKLI CEVAPLAR
Öğrencilerin sınavlarda size saçma gelebilecek ama mantıklı verdiği ilginç cevaplar.
Soru: 1.Murat hangi savaşta ölmüştür?
Cevap: Katıldığı en son savaşta.
İlkokul 4’te bir Din yazılısı:
Soru: Kitabımızın adı nedir?
Cevap: Kitabımızın adı "Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi" kitabıdır.
İlköğretim Fen Bilgisi:
Soru: Kurbağaların dolaşım sistemi nasıldır?
Cevap: Zıplaya zıplaya dolaşırlar.
Soru: Tansiyon hangi durumlarda ölçülemez?
Cevap: Kolun olmadığı durumlarda.
Soru: Dişi üreme sistemini yazınız.
Cevap: “Dişi üreme sistemi”
Soru: Bilgisayarın çalışma prensibini kısaca açıklayınız.
Cevap: Bilgisayarın çalışma prensibi kısaca açıklanamaz.
Soru: İşletim sistemi olmayan bir bilgisayarla neler yapabiliriz?
Cevap: İşletim sistemi yükleyebiliriz.
Soru: 40 gün nafile ibadetten bile daha sevap olan şey nedir?
Cevap: 41 gün nafile ibadet.
Ödev Konusu: Küçükbaşlı hayvanları inceleyiniz.
Ödev: İnceledim.
Soru: Sokrates’in “Devlet” üzerine düşünceleri nelerdir ?
Cevap: Sokrates: “Bildiğim tek şey, hiç bir şey bilmediğimdir” demiştir. Bu bağlamda mantık yürütürsek Sokrates devlet hakkında bir şey bilmediğini iddia etmektedir.
Soru: Gece trafiğe yaya olarak çıkarken nasıl kıyafetler giymeliyiz?
Cevap: Çok şık ve güzel giyinmeliyiz. Karşımıza iyi biri çıkabilir. Romantik bir gece geçirebiliriz.
Soru: Üzüm nasıl tüketilir?
Cevap: Yenerek.
Soru: 1402 yılında yapılan Ankara Savaşı’nın nedenlerini ve sonuçlarını yazınız.
Cevap: Bilinen nedenlerden dolayı istenilen sonuçlar elde edildi.
Soru: Türkiye Cumhuriyeti’nin ilk Anayasası nedir?
Cevap: Birinci anayasa
TEBESSÜM
Bir sonbahar mevsiminde Kızılderililer toplanıp şeflerine “Kışın nasıl geçeceğini” sormuşlar.
Şef konuyla ilgili fikri olmasa da şeflik karizmasını çizdirmemek için “Kışın soğuk geçeceğini, ona göre hazırlık yapmaları gerektiğini, özellikle de odun toplamaları gerektiğini” söylemiş.
Fakat o da merak etmiş ve yakın bir kasabaya inip oradan telefon açarak meteoroloji yetkililerine “Kışın havanın nasıl geçeceğini” sormuş.
Telefondaki yetkili, “Evet, bu kış soğuk geçecek” cevabını vermiş.
Kabilesine geri dönen şef, “Odun toplamaları konusunda acele etmeleri gerektiğini” söyleyerek odun toplama işini hızlandırmış.
Bir iki hafta sonra şef tekrar kasabaya inerek meteoroloji yetkililerine, “Kış mevsiminin gerçekten soğuk geçip geçmeyeceğini” sormuş.
Telefondaki yetkili “Evet, bu kış gerçekten soğuk geçecek” cevabını vermiş.
Bunun üzerine kabilesine geri dönen şef Kızılderililere “Daha çok odun toplamaları gerektiği” konusunda uyarıp, emirler vermiş.
Aradan yine bir iki hafta geçince şef tekrar yine kasabaya giderek meteorolojiyi arayarak: “Bu kışın gerçekten soğuk geçeceğinden emin misiniz?” şeklinde aynı soruyu yöneltmiş.
Karşıdaki yetkili “Evet, kesinlikle eminiz, Çünkü Kızılderililer deli gibi odun topluyorlar” cevabını vermiş.