Malum adında adalet olan iktidar partisi adaletin içine etti. Siyasallaştırdığı mahkemeleri kılıç gibi kullanıyor. Neticede halkın adalete olan güvenini bitiriyor. Adaletin gücü ve adil olmasıyla ilgili bir yaşanmış hikâye vardır. Birçoğumuz okumuştur ama yine de salim kafayla tekrar okumaktan zarar gelmez. Aslında bu hikâyeyi Sunay Akın’dan dinlemek çok daha güzel.
Ülkemizde son yıllarda adalet ve insanın adalete olan güveni iyice zayıfladı. Suçluların korunması, suçsuzların iki iftira ile içeri tıkılması uzun süredir milletin vicdanını rahatsız ediyor.
Adalet sağlamsa insan yarınlara güvenle bakar. Alınan adli kararlar kamu vicdanını rahatlatmıyorsa, adalete olan güveni tesis etmek imkansızdır. Doğru tektir. Tartışılan karar sayısı arttıkça adalete olan güven ortadan kalkar.
Almanya’da geçen hikâyenin benzerlerini ülkemizde de yaşamak hem kimliğin hem de insani değerlerin yükseldiğinin kanıtı olacaktır.
Alman Kralı II. Frederick 1750 yılında Potsdam'dan geçmektedir. Burayı çok beğenir ve adamlarına beğendiği alana saray yapmaları talimatı verir. Ertesi gün adamları gidip bakarlar. Kral'ın beğendiği yerde bir değirmen vardır. Kralın adamları değirmenin kapısını çalarlar ve yaşlı bir değirmenci kapıyı açar. Konuşma aynen şöyle geçer:
- Buyrun efendiler?
-Bizi Kral gönderdi. Burayı görüp çok beğendi, satın alacak. Kaç para?
-Satmıyorum ki ne parası?
- Saçmalama Kral istedi.
- Bana ne. Ben satmadıktan sonra kimse alamaz ki.
Adamları gelip Kral'a diyorlar ki;
- Efendim beğendiğiniz yerdeki değirmenci satmayacağını söyledi.
- Çağırın bakalım bana şu adamı.
Değirmenci gelir ve Kral'ın karşısında durur. II. Frederick;
- Yanlış anladınız herhalde beyefendi, BEN satın almak istiyorum orayı. Kaç para?
- Yoo yanlış anlamadım, adamların da dün bunu söyledi. Satmıyorum!
- Beyefendi inat etmeyin, paranızı fazlasıyla vereceğim.
- Sen koskoca kralsın, paran çok. Git Almanya'nın her yerine saray yap. Burayı benden önce babam işletiyordu. Ona da babasından kalmış, ben de çocuğuma bırakacağım. Satmıyorum!
II. Frederick ayağa kalkar ve;
- Unutma ki ben Kralım!
Değirmenci Krala bakar ve der ki;
- Asıl sen unutma ki Berlin'de hakimler var!
Neticede kral değirmencinin yerini alamaz ama yan tarafına sarayını inşa eder ve değirmenci ile komşu olur.
Hiçbir güç, hiçbir siyaset, hiçbir iktidar kral bile olsa adaletten üstün değildir. Hiç kimse adaletin üstüne çıkamaz. Bugün bütün gelişmiş ülkeler hukuk fakültelerinde bu olayı anlatırlar. "Berlin'de hakimler var!"
Hz. Ömer, halifeliği döneminde uzaktan yakından tek bir akrabasına devlette iş vermemiştir. Adaletin timsalidir.
İşi adalete düşüp de tırmalamayan var mı? Oysa ne yaparsan yap terazi değişmez değil mi? Gerçekten öyle midir? Anayasa Mahkemesinin bile kararlarını uygulamayanlar nasıl adaletten haktan hukuktan bahsediyorlar inanması zor.