Esnaf geziyoruz.

Beni, görünce anlatıyorlar.

Sevinçlerini değil tabi, dertlerini.

Hani bir şarkı var:

"Yaz gazeteci yaz!" diye,

Aynı o hesap.

"Yalnız bir dakika,

O türküdeki gibi şeyleri yazamıyoruz, yasak hemşerim!" demek zorundayız.

Zira o türküde;

"Yaz gazeteci bi' haksızlık varsa,

Yaz gazeteci birisi çalarsa,

Yaz gazeteci birisi susarsa,

Yaz gazeteci birisi yanarsa…"

Sıkıysa yaz gazeteci!

Ben yazdım bu döneme uygun türkü:

Sakın yazma gazeteci, yazma

Haksızlığı yazma,

Hukuksuzluğu yazma,

Çalmaları, çırpmaları yazma.

Eleştirme, karşı durma,

Sakın ola yanlışı yazma…

Parti, purti yazma,

Barış, marış yazma,

Yanlış, manlış yazma,

Dön önüne, bak işine,

Kötülükleri sakın yazma!

Esnafları dolaşıyorum ya,

"Bak şimdi! Bu Çarşıya turist geliyor. Yerlisi var, yabancısı var. Doğru mu?" dedi.

Adam haklı,

Yaz sezonunda öğrenciler gittiğinden bize kalan yerli, yabancı turistler.

Onlar da; Şehit kanıyla sulanarak Cumhuriyetin temellerinin atıldığı bu topraklara gelen insan olarak, Çanakkale'yi çok özel bir yere koyuyorlar.

Temizlik bekliyorlar, düzen bekliyorlar, güleryüz bekliyorlar…

Çanakkale'de (ve hatta tüm turistik merkezlerde) bir tuvalet sorunu vardır.

Esnafın ihtiyacının muhatabı ise Çarşı Caddesi'nde bulunan Yalı Camii tuvaletleri…

Şimdi aklıma geldi hemen yazayım:

Yunanistan gezimizde Port Lagos'a uğradık.

İskeçe'ye 20 km uzaklıktaki adacık içinde Kilise ve Manastır olmak üzere iki yapı bulunuyor.

Bu yapılar köprü ile ana karaya bağlanmışlar.

Yerel kaynaklarda kiliseler Agios Nikolaos ve Panagia Pantanasa olarak adlandırılmış.

İnsanlık hali lavabo ihtiyacımız doğdu.

Bir insanın yatak odası bu kadar güzel ve temiz olabilirdi ancak.

Oradaki Papazlar veya diğer çalışanlar temizliyormuş.

Hayran kalmamak elde değildi.

Gelelim bizim özelleştirilmiş tuvalete.

Temiz mi?

Evet.

Ama yapı o kadar kötü ki, ne yapsanız nafile.

Oranın derhal yıkılıp, modern bir hale getirilmesi lazım.

"Turizm, turizm" diyerek iç geçiriyoruz ya.

İşte o manada ilk işimiz tuvaletlerden başlamak olsun.

Gelelim şu "Kaldırımlara."

Son zamanlarda sosyal medyada sürekli "Zabıta" videolarına rastlıyorum.

Adana, İzmit, Bursa ve başka iller var.

Bu şehirlere ait merkezlerde ve ilçelerindeki zabıtalar, gezerek esnafı "Kaldırım ve yol işgalleri" hakkında uyarıyorlar.

Ertesi günü ise uyarıları ciddiye almamış olanların işgal ettikleri mallarını toplayıp sorgusuz sualsiz kamyonete atıp, cezalarını kesiyorlar.

Kaldırımlara park eden motosikletlere de cezalarını (trafik polisi kanalıyla) ayrıca kesiyorlar.

Tüm cadde boyunca bu işlemleri yapıyorlar.

Birincisi kaldırım işgali yapmayan esnaf rahatlıyor.

İkincisi kaldırımdan geçen vatandaş rahatlıyor,

Üçüncüsü ise görüntü kirliliği sonlanıyor.

İnsan seyrettikçe içi açılıyor.

"Ah!" diyor içinden, "Keşke bizde de olsa" diye.

Peki olur mu?

Rahmetli Reşat Tabak, (bilmeyenler için eski efsane belediye başkanı) samimi arkadaşına "Kaldırım işgalinden" para cezası kestirmişti.

Ne bir torpil, ne bir adam kayırma.

Herkese eşit muamele yapmıştı.

Kaldırımlar "Buz" gibi olmuştu.

Aynı siyasetin devamı yerelde iktidarda olduğuna göre, haydi bakalım sıvayın kolları artık…

Çay kenarını çokça kullanıyorum.

Son günlerde tek- tük karavan görmeye başladım.

"Oh güzel yer bulmuşsunuz" dedim, "Hem gölge, hem de bu sıcakta esintili…"

"Haklısın" dedi bir tanesi, "Ama gel de bize sor" diye efkârlanarak başladı anlatmaya:

"Gelibolu ve Eceabat karavanlar için yer gösterdi. Su, elektrik ve lavabo hizmeti vermeye başladı. Akçay'da süper bir hizmet var karavanlar için. Altınoluk aynı şekilde. Ama Çanakkale'mizde böyle bir tahsis yok. Biz karavancılar olarak dernek bile kurduk ama müracaatlarımıza hala bir cevap yok."

Çoğu zaman yabancı plakalı karavanların, Cuma Pazarı otoparkına park ettiklerine şahit olmuştum.

Bu çok özel durum için belediye, turizm adına harekete geçerek hizmet sağlamalıdır.

Dediğim şudur ki:

Bir turizm şehriysek, bunlar şarttır.

HIRSIZLIK

Şöyle diyorlar:

"...Yalnızca bir günah vardır, tek bir günah, o da 'Hırsızlıktır.'

Onun dışındaki bütün günahlar, hırsızlığın bir çeşitlemesidir."

"Bir insanı öldürdüğün zaman, bir yaşamı çalmış olursun.

Karısının elinden bir kocayı, çocuklarından bir babayı almış olursun.

Yalan söylediğinde, birinin gerçeğe ulaşma hakkını çalarsın.

Hile yaptığın, birini aldattığın zaman doğruluğu, haklılığı çalmış olursun."

GÜLÜMSE

Rahatsızlığınız söylemeniz için ısrar eden bir tıp sekreterinden daha kötüsü yoktur...

Hele ki bir oda dolusu hastanın önünde…

Çoğumuz böyle bir durumu yaşamışızdır.

Bu yaşlı beyefendinin tepkisi ise gerçekten harika.

65 yaşındaki bir adam, kalabalık bir bekleme odasına girip resepsiyona yönelmiş.

Sekreter sormuş:

-"Evet efendim, bugün doktoru neden görmek istiyorsunuz?

Adam gayet sakin bir şekilde cevaplamış:

-"Prostatımla ilgili bir sorunum var."

Sekreter, biraz sinirli bir ses tonuyla uyarmış:

-"Böyle şeyleri, insan dolu bir bekleme odasında söylememelisiniz!"

Adam şaşkın:

-"Ama siz sordunuz, ben de cevap verdim."

Sekreter açıklama yapma ihtiyacı hissetmiş:

-"Evet ama mesela 'kulak problemim var' diyebilirdiniz. Sonra da doktorla özel olarak detayları konuşurdunuz. Şimdi herkesi rahatsız ettiniz."

Adam ise çok net bir cevap vermiş:

-"Eğer cevabım başkalarını rahatsız edecekse, o zaman bu soruyu başkalarının önünde sormamalısınız."

Birkaç dakika dışarı çıkmış, sonra yeniden gelmiş.

Sekreter bu sefer daha memnun bir ifadeyle sormuş:

-"Evet efendim, bu sefer neden geldiniz?"

Adam, sekreterin tavsiyesine uyduğunu belli ederek cevaplamış:

-"Kulağımda bir sorun var."

Sekreter gülümsemiş:

-"Kulağınızda ne var, efendim?"

Adam, hiç bozuntuya vermeden:

-"Onunla işeyemiyorum."

Bekleme odası kahkahaya boğulmuş...

Yaşlıları küçümsemeyin...   Kaybedersiniz!

RUSYA DEYİP GEÇME

Rusya’da en yüksek not 5 iken, bir çocuğun boş kâğıt verse bile alabileceği en düşük not 2'miş.

Bu uygulamadan yeni haberdar olan birisi şaşkınlıkla Moskova Üniversitesi’nden Dr. Theoder Medraev’e sormuş;

"Boş kağıt veren bir öğrenciye neden 0 yerine 2 veriyoruz?,Niye öğrencilere adil davranmıyoruz?" diye.

Medraev bu soruyu,

"Her sabah 7'de, soğuk havalarda bile kalkıp okula gelen, tüm dersleri takip eden, toplu taşıma ile sınava saatinde yetişen ve soruları cevaplayamasa bile en azından sınava giren ve başka bir hayat yaşayabilecekken okumayı seçen birine nasıl sıfır verebiliriz?

Biz, sadece 'Sınavdaki sorunun cevabını bilmiyor' diye hiçbir öğrenciye sıfır veremeyiz. En azından insan olduğu ve denediği için o öğrencilere de saygı göstermeliyiz" diyerek cevaplamış.

Düşünün!

Doğduğumuz andan beri küçüklü, büyüklü ne kadar çok farklı farklı sınavlarla karşı karşıya kaldığımızı, zaman zaman aldığımız sıfırlar nedeniyle nelerden vazgeçtiğimizi ve bu vazgeçişler nedeniyle asla keşfedilmeyen potansiyelleri!

Düşünün!

Yıkmanın en kolay iş olduğunu, asıl zor olanın yapıcı yaklaşarak, ilmek ilmek yol almak olduğunu.

Hakkınız yense de, sıfır alsanız da hayatın önünüze getirdiği sınavlarınızda bilin ki asıl hak ettiğiniz notunuzun en az "2" olduğunu.

"Bir sınavda başarısız da olsanız" deniyor olmak bile "Bir başarı" değil midir?

(alıntı)

UTANÇ!

İngrid Bergman'a sormuşlar;

"Gidişat çok kötü, dünya nasıl kurtulacak?"

"Utanç" demiş Bergman…

"Dünyayı bir tek utanan insanlar kurtarabilir."

"Çünkü utanmak 'kibir' denilen en büyük günahın panzehiridir.

Yalanın, iftiranın, hırsızlığın, pişkinliğin, arsızlığın önündeki en büyük engeldir.

Başını öne eğebilen, yüzü kızaran, özür dileyebilen insanları görmeye ihtiyacımız var..."

TEBESSÜME DEVAM

Tarih öğretmeni çocuğa sormuş:

"Oğlum, Kartaca savaşını kim yaptı?"

Çocuk: "Valla-billâ ben yapmadım hocam!"deyince tarih hocası sinirlenmiş, sınıfın kapısını çarparak çıkmış...

Matematik hocasıyla burun buruna gelmiş…

Matematik hocası:

-"Hayrola hocam!? Bu ne sinir böyle?"

-"Sorma...’demiş tarih hocası.."

-"Çocuğa 'Kartaca savaşını kim yaptı dedim..?’  'Valla-billâ ben yapmadım hocam’ dedi... Nasıl sinirlenmeyeyim?"

Matematik hocası:

"Bunlar böyledir hocam... Hem yaparlar, hem de inkâr ederler..." deyince, tarih hocası sinirden düşer, bayılır…

Müdür odasında kolonyayla kendine getirilince müdür sorar:

-"Hayrola hocam? Ne oldu ki? Fenalaştınız…"

"Sormayın müdürüm" der tarihçi, "Derste çocuğa ‘Kartaca savaşını kimler yaptı?’ dedim. ‘Valla-billâ ben yapmadım' demez mi?’ Sinirle sınıftan çıkarken matematik hocamız sordu... Durumu anlatınca: ‘Bunlar böyledir, hem yaparlar, bir de yapmadım derler...’ deyince bayılmışım…"

"Hocam, şu üzüldüğün şeye bak" der Müdür; "İki satır yazı yazarım Milli Eğitim Bakanlığına, kimin yaptığını hemen ortaya çıkartırım…"

Tarih hocası hastanelik olur..

15 gün hastanede yatıp tedavi görerek, bir ay raporlu olarak taburcu edilir...

Evinde dinlenirken postacı sarı bir zarf getirir...

Tarih hocası merakla açar zarfı...

Milli Eğitim Bakanlığından gelmiştir resmi yazı ve şöyle yazmaktadır:

"Bu yıl, yeterli tahsisat olmadığından, Kartaca savaşları yapılamayacaktır..

Bilgilerinize..."

RADAR CEZASI

Trafikte ilerlerken belirlenen hız sınırlarına uymazsanız ve de bu ihlaliniz elektronik cihazlar tarafından tespit edilirse cezayı yersiniz.

Bu ihlaller, sabit veya mobil cihazlarla tespit edilebilir.

2025 yılında hız yapan sürücülere yönelik cezalar ve cezai işlemler güncellendi.

Yaptığım araştırmaya göre Radarları ele alacağım.

Bir nevi hizmet içi eğitim olacak.

Önce bakalım:

Radar Cezası Nedir?

"Radar cezası, hız sınırını aşan sürücülere uygulanan idari bir yaptırımdır."

Radar sistemleri, araçların hızını ölçerek sınırı aşan durumlarda, cezai işlem yapılmasına olanak sağlar.

Bu sistemler trafik düzeninin sağlanması ve kazaların önlenmesi için kritik öneme sahiptir.

2025 Yılı Radar Cezaları ve Kapsamı

Hız sınırını %10-30 arasında aşanlara:

2.167 TL

Hız sınırını %30’dan fazla aşanlara:

 4.512 TL

Hız sınırını %50’den fazla aşanlara:

9.267 TL

Uygulanır.

Tekrar eden ihlallerde:

Ceza puanları birikebilir ve 100 ceza puanına ulaşan sürücülerin ehliyetine geçici olarak el konulur.

Radar Cezası Nasıl Anlaşılır?

Radar cezası alıp almadığınızı öğrenmenin birkaç basit yolu vardır.

*e-Devlet veya GİB Portalı Üzerinden

Radar cezanızı e-Devlet veya Gelir İdaresi Başkanlığı (GİB) üzerinden kolayca sorgulayabilirsiniz.

Bu platformlar, adınıza kesilen tüm trafik cezalarını şeffaf bir şekilde görmenize olanak tanır.

*SMS veya Posta Bildirimi

İlgili ceza, genellikle kayıtlı adresinize posta yoluyla gönderilir.

Aynı zamanda e-posta veya SMS ile de bilgilendirme yapılabilir.

*Mobil Uygulamalar

Gelişmiş teknolojiler sayesinde, bazı mobil uygulamalar radar cezalarını görüntüleme imkânı sunar.

Bu uygulamalar kullanışlı bir şekilde ceza detaylarına erişim sağlar.

Bu cezaları peşin ödemeniz durumunda, %25 indirim uygulanacağı unutulmamalıdır.

Radar Cezasına Nasıl İtiraz Edilir?

Radar cezasına itiraz etme hakkınız bulunmaktadır.

İtiraz sürecini başarılı bir şekilde yürütebilmek için dikkate almanız gereken adımlar şöyledir:

1. 15 Günlük Süreyi Kaçırmayın

 Radar cezası tebliğ edildikten sonra 15 gün içerisinde itiraz başvurusu yapılması gerekmektedir.

Bu sürenin geçmesi durumunda itiraz hakkınız düşer.

2. Sulh Ceza Hâkimliği'ne Başvuru

İtirazlarınız için ikamet ettiğiniz yerdeki Sulh Ceza Hakimliği’ne dilekçe ile başvuru yapabilirsiniz.

3. Ölçüm Hatası Savunmaları

Cihaza bağlı ölçüm hatalarının radar cezasına sebep olduğunu düşünüyorsanız, cihazın kalibrasyon belgelerini isteyebilir ve bu hususta savunma geliştirebilirsiniz.

4. Kanıt Toplama

Radar cezasına ait fotoğrafların ve diğer resmi belgelerin tamamını talep ederek kanıt niteliğinde kullanmanız, savunma sürecinde önem taşır.

Ceza Nasıl Ödenir?

Radar cezası ödemenizi birkaç farklı yöntemle kolayca gerçekleştirebilirsiniz:

1. GİB Resmi Sitesi Üzerinden

Radar cezalarınızı Gelir İdaresi Başkanlığı'nın resmi portalından online olarak ödeyebilirsiniz.

2. e-Devlet Entegrasyonlu Bankalar

Cezanızı anlaşmalı bankalar aracılığıyla e-Devlet üzerinden kolayca ödemek mümkün.

3. Vergi Daireleri ve Mobil Ödeme

Her vergi dairesine giderek nakit ödeme yapabilir veya mobil ödeme sistemlerini kullanabilirsiniz.

Trafik sigortası ve Radar Cezaları arasında ilişki var mıdır?

Elbette vardır.

Şöyle ki;

Hız ihlalleri sonrası sürücünün risk puanı artar.

Bu durum da sigorta şirketlerinin prim maliyetlerini artırmasına neden olabilir. Sorumlu bir sürücü olmanın sigorta primlerinizi düşürebileceğini unutmayın.

Radar cezası almış olmak, trafikte daha dikkatli olmanız için bir uyarı işareti olabilir.

Ancak unutmayın ki yapılan hatalar düzeltilebilir.

Siz siz olun trafikte kurallara uyun…