DÜN YOKTU
Zengin bir Alman İstanbul'a ilk kez geliyordu.
Daha oteline bile gitmeden doğru Boğaz'a inip özel bir yat kiralayıp, İstanbul'u denizden tanımaya başladı.
Yatın kaptanına sık sık sorular yöneltiyordu.
"Neresi şu bina?"
"Etap Marmara Oteli... İstanbul'un en yüksek binasıdır."
"Öyle mi? Almanya'da biz böyle binaları onbeş günde yapıyoruz... Peki, şu kubbelerin olduğu yer nedir?"
"Ünlü Topkapı Sarayı... Yüzyıllar boyunca Osmanlı Sultanları orada oturur, koca imparatorluğu oradan yönetirlerdi..."
"Ya !.. Yüzyıllar boyu daha iyi bir şey yapamamışlar mı? Biz Almanya'da böyle bir şeyi bilemedin bir ayda yaparız."
Karadenizli kaptanın iyiden iyiye kafası atmaya başlamıştı.
Patlamamak için kendini güç tutuyordu ki, Alman milyoner ağzını yine açtı:
"Ya şu sivri şeylerin olduğu yer neresi?"
Alman'ın parmağıyla gösterdiği yerde tüm görkemiyle Sultanahmet Camii duruyordu. Kaptan iki elini yana açarak:
"Vallahi bilmem ki nedir o!.. Dün geçerken o civarda öyle bir şey yoktu!.." der.
BABA
Adam yanında çok sevimli bir çocukla berbere girmişti.
Önce kendisi koltuğa oturdu:
"Saç, sakal!" dedi.
Berber onu tıraş etti.
Sonra çocuğu oturttu.
"Yalnız saç" dedi
Berber, çocuğu tıraş ederken adam eğildi:
"Ben köşedeki tütüncüye kadar gidiyorum bekle" dedi ve çıktı.
Çocuğun tıraşı bitti.
Bir kenarda bekliyordu.
Uzun zaman bekledikten sonra Berber:
"Oğlum, baban nerde kaldı?" diye sordu.
Çocuk:
"Hangi babam?" dedi
Berber:
"Canım seni getiren" dedi.
"O benim babam değil ki."
"Amcan mı?"
"Yooo..."
"Ya neydi?"
"Hiçbir şeyim değildi. Ben sokakta oynuyordum 'Gel seni berbere götüreyim de saçlarını kessinler' dedi, geldik"
YAŞLI ADAM
Küçük bir çocuk, eski resimleri karıştırırken, annesinin yanında zayıf ve yakışıklı bir adamla çekilmiş bir gençlik resmini buldu ve merakla sordu:
"Anne, bu yanındaki adam kim?"
"Baban yavrum."
"Yaa... Peki o zaman şimdi bizimle oturan o göbekli yaşlı adam kim?"
AYAK
Vardiya bitti.
Kömür madeni işçisi eve döndü.
Yatmak için soyunmaya başladı.
Kendisini seyreden karısı hayretle sordu:
"Ama sen sağ ayağını yıkamamışsın!" Adam sıkıntıyla söylendi:
"Yapma be! Demek yine Mehmet' in sol ayağını yıkadım."
BOŞ YERE
Sinemada iki genç adam...
Tam önlerinde de dazlak kafalı biri oturuyor.
Gençlerden biri ötekine:
"Bana bak" diyor "şunun kafasına bir şaplak atarsan, 100 kağıt var sana!.."
Kalkıyor yüzlüğü duyan...
Vuruyor şaplağı...
Adam ne olduğunu anlayamamış şaşkın...
Tokadı vuran özür diliyor:
"Ah affedin!.. Sizi arkadaşım Zühtü'ye benzettim. Kusura bakmayın! "
Az sonra bini veren konuşuyor yine:
"Bir tokat daha vurursan, 5 yüz var bu sefer..."
Ve tabii öteki hemen fırlıyor yerinden... Daha sert bir tokat ve ardından kendinden emin konuşuyor adama:
"Numara yapma lan Zühtü, kırk yıllık mektep arkadaşımı tanımaz mıyım ben?"
Tokatları yiyen dazlak, efendiden bir adam...
Sabırlıda...
Olay çıkmasın diye boynunu büküyor.
Kalkıyor o yerden...
Gidip en ön sırada bir koltuğa oturuyor. Arkada ise birinden öbürüne yeni öneri geliyor:
"Gidip orada da vurursan tokadı... 1 tane binlik sana!..."
Üç binin heyecanıyla yerinden fırlıyor tokatçı...
Gidiyor ön sıraya...
"Şaaak!" diye şaplatıyor dazlak kafaya!
"Lan Zühtü, burada oturuyormuşsun ya... Ben de bir saattir sensin diye arkada bir adamcağızı boş yere tokatlayıp duruyorum."
BÖCEK
Eczacı Temel böcek ilacı isteyen müşterisine:
"Böceğinizin nesi var?" demiş
PATATES
Bir İngiliz, bir Fransız ve Temel gemiye kaçak binmişler.
Ambarda üç çuval bulup saklanmışlar.
Gümrük polisi gelip çuvallara teker teker süngü sokunca İngiliz:
"Miyav! Miyav!" demiş.
Kedi sanıp öbür çuvala geçmişler.
Fransız:
"Hav! Hav!" demiş.
Köpek sanıp Temel'in çuvalına süngü girince Temel içerden telaşla:
"Patates, patates" diye ses vermiş.
Buna bir mana veremeyen gümrük polisi bir daha süngü saplayınca içeriden Temel bağırmış:
"Patates dedik ya lan!"
NEDENMİŞ?
Hoca içkinin zararından dem vuruyor.
"Bir eşeğin önüne bir tas su, bir tas içki koyun, suyu seçecektir. Neden?"
Temel atılır:
"Eşekliğinden..."
GEZİNTİ
Temel' i elinde penguenle gezerken görenler "Sen ne yapıyorsun? Çabuk onu Hayvanat bahçesine götür" demişler.
Aradan bir zaman geçtikten sonra Temel'i tekrar elinde aynı penguenle görünce:
"Neden onu hayvanat bahçesine götürmedin?" diye sormuşlar.
Temel:
"Götürdüm götürmesine, şimdi sinemaya gideyruk..."
LASTİK
Dört öğrenci matematik finalini kaçırırlar. Ertesi gün yeni bir sınav için hocanın karşısına dikilip zor ikna ederler.
"Arabaya bindik, yolda lastik patladı. O yüzden sınavı kaçırdık..." deyince, Hoca "Madem öyle üç gün sonra gelin, sınav yapacağım" sözü verir.
Üç gün sonra öğrenciler gelir.
Matematikçi dördünü, sınıfın dört köşesine oturtur.
5 soru vardır.
Sorulardan dört tanesi basittir ve her biri on puanlıktır.
Kağıdın arkasındaki soru ise 60 puanlıktır ve de aynen şöyledir;
"Hangi lastik patladı?"
YAŞ
Öğretmen öğrencilere sormuş
"Önüm doğu, arkam batı, sağım kuzey. Ben kaç yaşındayım?"
Öğrencilerden biri parmak kaldırmış;
"Kırkiki öğretmenim" demiş.
Öğretmen şaşırmış,
"Nerden bildin?" demiş
Çocuk cevabını vermiş:
"Benim yirmibir yaşında yarı manyak bir abim var da..." demiş.
KÜPE
Adamın biri ofiste bir bakmış yan masadaki adamın tek kulağında küpe var...
Bir anlam verememiş çünkü arkadaşı aslında çok tutucu ve silik bir tipmiş...
Dayanamayıp sormuş:
-“Hey Joe... Küpelere ilgin olduğunu bilmiyordum.”
-“Aaaa abartacak bir şey yok, sadece bir küpe işte...!”
-“Sanırım ben yeni fark ediyorum... Ne zamandır takıyorsun o küpeyi?”
-“Karım onu yatağımızın içinde bulduğundan beri.”
BULUŞ
Hepsi de birbirinden iddialı üç genetik uzmanı yeni buluşlarını karşılaştırıyorlar. Hayvanlar konusunda uzman olan birincisi anlatmaya başlıyor:
"İnek ve tavuk genlerinden harikulade yeni bir hayvan meydana getirdim. Hem süt veriyor, hem yumurtluyor, eti kırmızı et ama beyaz et kadar sağlıklı. Bence bu yüzyılın buluşu. İnsanlara istedikleri kadar sağlıklı et, süt ve yumurta yedireceğim."
Böcek genetiği uzmanı çalışmasını açıklıyor:
"Arı ile b.kböceğinin genlerini birleştirdim. Yeni türümüz pisliklerden bal yapıyor. Hem bol miktarda, hem de inanılmaz kaliteli bal imkânına kavuşmuş bulunuyoruz. İnsanlık için çok faydalı bir gelişme sağladım."
Üçüncü genetikçi Dr. Temel iki meslektaşına dönmüş ve buluşunu şöyle anlatmış:
"Valla, ben de karpuz ile karafatma genlerini birleştirdim. Şimdi karpuzu kesiyorsun, bütün çekirdekler yürüyüp gidiyor!"
YERİNİ TARİF ET
Kaptan pilot Temel, telsizde var gücüyle bağırıyordu;
-"Ula, sağ motor bozuldu. Düşeyrum, düşeyrum. Meydey meydey düşeyrum. Kule düşeyrum!"
Kule hemen cevapladı;
-"Mesaj anlaşıldı. Yerinizi bildirin, yerinizi bildirin."
Temel;
-"Pilot kabini, öndeki sol koltuk. Pilot kabini, öndeki sol koltuk."
AVCI TEMEL
Dört kişilik avcı grubu, tecrübeli avcı Temel'in önderliğinde ormanda ilerlemektedirler.
Karşılarına küçük bir delik çıkar.
Temel:
"Yatın yere, tavşan deliği!"
Bütün avcılar yere yatarlar. Gerçekten bir müddet sonra delikten tavşan çıkar.
Avcılar hemen vururlar.
Tekrar yürümeye başlarlar.
Bir süre sonra büyükçe bir delik çıkar karşılarına.
Temel:
"Yatın yere, tilki deliği!"
Yatarlar.
Biraz sonra tilki çıkar.
Onu da vururlar.
Tekrar yola düşerler.
Bu defa daha büyük bir delik çıkar.
Temel:
"Yatın yere, ayı ini!"
Yere yatarlar ve çıkan ayıyı vururlar,
İyice keyiflenen avcılar yürümeye devam ederler.
Kısa bir zaman sonra kocaman bir deliğin başında dururlar.
Acemiler hep birden Temel'e bakar. Temel:
"Uşaklar, ne çıkacağını bilmiyorum. Ama yatın yere, ne çıkarsa bahtımıza!"
Ertesi gün gazetelerde:
"Dört avcı tren altında can verdi..."
KARPUZ
Bir karpuz tarlası olan çiftçi, her akşam tarlasına çocukların dadandığını ve birkaç karpuzun eksildiğini fark etti.
Epey düşündükten sonra, tarlaya bir uyarı levhası koymaya karar verdi.
"Dikkat karpuzlardan birine siyanür enjekte edildi."
Ertesi akşam karpuz yiyemeden kaçan çocukları keyifle izledi.
Bir hafta sonra, çiftçi tarlasında geziyordu. Karpuzlarını kontrol ederek eksik olmadığını düşünürken gözü kendi levhasının yanına konan bir levhaya ilişti.
"Şimdi o karpuzlardan iki tane var !"
3 KADIN 3 ERKEK
Üç kadın ve üç erkek iş icabı trenle bir seyahate çıkmaları gerekir.
Tren garına giderler.
Üç kadın üç bilet aldığı halde erkekler tek bilet alır.
Kadınlar bunun sebebini sorduklarında erkekler "Bekleyin ve görün" derler.
Trene binerler ve tren hareket ettikten bir süre sonra üç erkek kalkıp hep beraber trenin tuvaletine girerler.
Biraz sonra kondüktör gelir ve üç kadından üç bileti alır.
Erkekler tuvaletinin önünden geçerken kapıyı tıklatıp, "Bilet lütfen" der.
Kapı açılır ve bir el bileti uzatır.
Kadınlar bunu görürler.
Taktiği kapmışlardır.
Dönüş yolculuğu için yine gara giderler.
Kadınlar bu sefer tek bilet almışlardır.
Erkekler ise hiç bilet almaz.
Kadınlar yine şaşırıp sebebini sorduklarında erkekler, yine bekleyip görmelerini söylerler.
Bir süre sonra yolculuk başlar.
Önce kadınlar kalkıp tuvalete girer.
Ardından da erkekler karşısındaki tuvalete.
Kondüktörün gelmesine yakın, bir erkek çıkıp karşıdaki kadınlar tuvaletinin kapısını tıklar ve "Bilet lütfen" der.
Açılan kapıdan bir el bileti uzatır.
Bileti alan erkek diğer tuvalete geri girer!
CİN
Adamın biri California'da sahil kıyısında yürürken br şişe bulur.
Şişenin mantarını açar açmaz içinden bir cin çıkar.
Cin adama der ki:
"Beni şişe içinde hapsolmaktan kurtardın, şimdi benden bir şey dile. Yalnız iyi düşün çünkü bir tek dilekte bulunabilirsin."
Adam düşünür taşınır, "Ben" der, "Hayatım boyunca Hawaii'ye gitmek istedim ama deniz tutuğu için gidemiyorum, uçaktan da çok korkarım. Hawaii'ye gidebilmem için bana buradan oraya bir yol yap."
Cin düşünür, "Bak, bu gerçekten muazzam bir iş!" der ve devam eder anlatmaya:
"Okyanusun içine o yolu taşımak için yerleştirilmesi gereken yüzbinlerce kolonu, o kolonların deniz dibine çakılmasını, daha sonra da yolun kaplanması için gereken milyonlarca ton malzemeyi düşün. Gerçekten çok zor olay. Normalde ben böyle bir şey söylemem ama gel sen vazgeç bu dileğinden ve başka bir dilekte bulun."
Adam tekrar düşünür.
"Peki" der, "Hawaii'ye yol dileğimden vazgeçiyorum. Bari o zaman Türkiye'nin ekonomisini düzelt…!"
Cin uzun bir süre düşündükten sonra sorar:
"Yolu iki şerit mi istiyorsun yoksa dört mü?"
EŞİM
Adamın biri 5 yıldızlı güzel bir otelin resepsiyonunda giriş işlemlerini yaparken, lobide oturan güzel bir kadınla göz göze gelir.
Kadın başıyla selam verince, adam dayanamaz ve hemen güzel kadının yanına gider...
Uzun bir sohbetten sonra kadın ile el ele, kol kola resepsiyona yaklaşır;
Görevli sorar:
-“Beyefendi bayan?”
-“Kendisi eşim olur...”
-“Peki efendim… Buyurun oda numaranız 2222…”
Akşam olur yemekler yenir; lobide içkiler kahveler içilir ve kadınla, adam odaya çıkarlar.
Sabah olduğunda adamın yanında kadın yoktur.
Adam hazırlanır ve çıkış için resepsiyona iner ve hesabı ister.
-“Borcunuz 9500 lira”
-“Aaa nasıl olur? Ben iki kişilik odada bir gece kaldım…”
-“Haklısınız beyefendi siz sadece bir gün kaldınız ama değerli eşiniz tam 10 gündür otelimizin misafiriydi. Giderken de hesabı kocam ödeyecek dedi…”
KİM?
Soru: Başarılı erkek kimdir?
Cevap: Karisinin harcayabildiğinden fazla kazanabilen erkektir,
Soru: Başarılı Kadın kimdir?
Cevap: Böyle bir erkek bulabilendir.