DAHA İYİ
Nasreddin Hoca fakirlikten Kurban Bayramı’nda kurban kesememiş.
Bayram namazından dönerken sokakta bir keçi görmüş, hemen yakalayıp kurban edip yemiş.
Bunu öğrenen komsusu Nasreddin Hoca’ya:
“Hocam kıyamet günü keçi için sorguya çekileceksiniz, o zaman ne diyeceksiniz?” Hoca:
“İnkâr ederim” demiş.
“İnkâr edemezsiniz, kıyamet günü keçi dirilip tanıklık edecek.”
“Öyleyse daha iyi” demiş Hoca, “Kıyamet günü keçi dirilip gelse hemen yakalayıp sahibine geri verip, bu dertten kurtulurum.”
BOYNUZ
Kurban arifesinde aşırı dekolte giyinmiş alımlı bir kadın kurban pazarına gider.
Pazar esnafının gözleri üzerinde fakat kadın aldırış etmez.
Kendini uyanık zanneden bir esnaf:
-“Buyurun hanımefendi bir arzunuz mu var?”
Kadın nazikçe:
-“Kurbanlık bakıyorum” der.
Adam kadının nezaketinden cesaret alarak:
-“Kurbanı n’edecen abla, ben sana kurban olurum” deyince.
Kadın: -“İyi ama senin boynuzun yok, inşallah seneye çıkar da…”
MÜSLÜMAN!
Cemaat, camide namazını kılmış, tesbihat yapıyormuş.
Birden içeri elinde çifte su verilmiş Bursa işi bir ekmek bıçağı bulunan bir adam girmiş ve gür sesiyle:
-“Aranızda Müslüman var mı?” diye bağırmış.
Cemaat, eli bıçaklı adamdan acayip korkmuş tabii.
Ama içlerinden yaşlıca biri cesaretini toplamış, her şeyi göze almış artık ve elini kaldırmış:
-“Ben... Ben Müslümanım.”
Adam bunu dışarı götürmüş.
Meğer kurban kestirecekmiş.
Kurbanını yaşlı adama kestirmiş ama adam yaşlı tabii, yorulmuş.
“Ben yoruldum evladım, derisini de başkası yüzsün” demiş.
Kurban sahibi adam camiden içeri tekrar girmiş, bu sefer Bursa işi bıçağı kana bulanmış gören cemaat iyice korkmuş tabii.
Adam:
-“Aranızda başka Müslüman yok mu?” diye bağırmış.
O anda herkes imama bakmış, imamın ödü kopuyor tabii.
-“Ne bakıyorsunuz bana ya”, demiş ve eklemiş: “İki rekât namaz kıldırdık diye Müslüman mı olduk...”
ÖKÜZ
Nasreddin Hoca’yı bir köyde imamlık yapmak üzere, iki öküz bedel karşılığında razı etmişler.
“Bize vakit namazlarını, teravihleri kıldır. Vaaz et” demişler.
Hoca kabul etmiş.
Ramazan ayı boyunca teravihlerden evvel dersler vermiş.
Vaazlar vermiş.
Sohbetler etmiş.
Cemaate bir şeyler verebilmek için çırpınmış durmuş.
Kurban bayramı namazını kıldırmış.
Kendi köyüne dönmek üzere cemaatle vedalaşırken, onların hallerine dikkatle bakmış.
Görmüş ki “Eski tas, eski hamam.” İlerleme nerdeyse hiç yok.
Hatta pazarlıklarındaki iki öküz yerine Hoca’ya sadece bir öküz vermişler.
Hoca evine dönmüş.
Ahırda yeni öküzünü bağlayacak yeri hazırlıyorken, bir komşusu Hoca’ya hoş geldin demeye gelmiş:
“Hoş geldin Hocam. Oralarda neler yaptın, öküzü nerden buldun” deyince;
Hoca:
“Orası bir hazine. Orada eski zamanlardan, tarihi çağlardan kalma koca bir ahır dolusu öküz buldum.”
KAVURMA
Bir vaiz, camide Kurban Bayramı hakkında vaaz ederken dinleyenlerden biri bir kâğıt uzatır.
Kâğıtta şunlar yazılıdır:
“Validem için keseceğim kurbandan kimseye hisse vermeyip hepsini kavurma yaparak bir çömleğe koymak niyetindeyim, nafakası olsun diye. Caiz midir, değil midir?”
Vaiz notu yüksek sesle okuduktan sonra şöyle der:
“Yarın cennet ehli kurbanlarına binip sırat köprüsünden geçerken bu kadının da kavurma çömleğine binmesi lâzım gelir. Git, sor, razı olursa öyle yap!”
YENMEZ
Kurban bayramı yaklaşmaktadır. Milletvekili bayram öncesi seçmenleriyle buluşup bayramlaştıktan sonrada, tatilini ailesiyle güzel bir otelde geçirmek için acele etmektedir.
Şoförüne kalabalık bir kahvenin önünde durmasını söyler.
Arabadan iner kahveye girer.
Bu arada art arda gelen zamlardan hayat pahalığından yokluktan yoksulluktan burnundan soluyan vatandaşlar milletvekiline yüz vermezler.
Milletvekili bakar ki vatandaşın tansiyonu yüksek, havayı yumuşatmak için aklı sıra espri yapar:
-“Bu kurbanda sizi keseceğiz ne dersiniz?”
Vatandaşın biri bu espriye karşılık:
-“Bizim etimiz yenmez sayın vekil…”
Vekil: -“Nedenmiş o?”
Vatandaş: -“Çok sinirli de ondan!”
ANLAMADINIZ!
Çok şey bildiğini sanan, her şeyi yalan yanlış anlatan adamın biri kahvede ahkâm kesiyormuş: “Çocuğu olmayan Hazreti Davut, Allah’a yalvarmış, ‘Allah’ım bana bir kız çocuğu ver, onu sana kurban edeceğim’, demiş.
Duası kabul olmuş, bir kız çocuğu doğmuş, adını Ayşe koymuş...
Ama Allah’a verdiği söz var.
Kızını almış götürmüş tam kurban edecekken, Azrail yanında bir keçiyle gökten inmiş, ‘Al, bu keçiyi kurban et, kızı bırak!’ demiş...”
Adam bakmış ki kimseden bir tepki yok, küçümseyerek, “Siz anlamadınız galiba!” demiş...
Biri dayanamamış, kalkmış:
“Ulan, anlattığının neresini düzelteyim! Dua eden Hazreti Davut değil, Hazreti İbrahim. Kurban edilecek çocuk kız değil, oğlu Hazreti İsmail... Gökten inen melek Azrail değil, Cebrail. Kurban edilen de keçi değil, koç! Hangisini düzelteyim!”
KURBAN OLAYIM
Rivayet edilir ki; divan şiirimizin usta isimlerinden, şairliği kadar güzelliği ile de meşhur olan Fitnat Hanım bir kurban bayramı günü kurbanlık hayvan satın almak üzere hayvan pazarında dolaşıyormuş.
Onu gören devrin meşhur çapkınlarından birisi bunu fırsat bilerek hemen yaklaşmış:
-“Hayırlı sabahlar olsun efendim. Sizin gibi güzel bir hanımın böyle pis, pasaklı bir yerde, hayvanların arasında ne işi ola ki?”
-“Ne işim olacak efendim, ben de herkes gibi kurbanlık bir hayvan bakıyorum.”
Beriki beklediği fırsatın geldiğini düşünerek hemen hamlesini yapmış:
-“Aman efendim, sizin kurban bakmanıza ne gerek var. Emredin; ben kulunuz hemen şuracıkta size kurban olayım!"
Adamın niyetini anlayan Fitnat Hanım hiç uzatmadan cevabı yapıştırmış:
-“Eksik olmayınız efendim. Lakin ben bir ‘Koç’ bakıyorum, ‘Öküz’ değil!”
ÖKÜZ
Temel ile Fadime kurbanlık almaya çıkmışlar.
Gezip dolaşmışlar. Temel çok yorulmuş yorgun argın Fadime'ye:
-“Fadime kurbanın olayım çok yoruldum. Yeter!” demiş.
Fadime'nin cevabı şöyle olmuş;
“Çok üzgünüm Temel'um ama bu yıl öküz kesmeyeceğum.”
İHBARLAR
Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’nın çağrı merkezi hattı ALO 181’e vatandaşlardan kimi zaman ilginç şikâyet ve istekler de geliyormuş.
İşte onlardan bir kaçı:
Kurban Bayramı’nda ALO 181’i arayan bir vatandaş kestikleri boğanın çok büyük olduğunu, 6 ortak bulunduğunu, çağrı operatörlerinden birinin 7’nci kişi olarak kurbanlıklarına ortak olmak isteyip istemediğini sordu.
Başka bir vatandaş ise kestikleri kurbandan ötürü kan kokusu tuttuğunu söyleyerek, hangi ilacın iyi geleceği yönünde tavsiye istedi.
Ankara’dan arayan bir vatandaş, kurbanlık pazarında koyun ve keçilerin çok gürültü yaptığını ve uyuyamadıklarını söyleyerek pazar yerinin taşınmasını istedi.
İstanbul’dan arayan başka bir vatandaş ise kasasında kurban deri ve atıkları taşıyan aracın kokuya neden olduğunu söyleyerek aracı ihbar etti.
Yine İstanbul’dan arayan bir başka vatandaş ise ‘Kurban atıkları diğer atıklar gibi geri dönüşümde değerlendirilebilir mi?’ diye sordu.
Kurbanlıklara çektirilen eziyeti şikâyet eden vatandaşlar da oldu.
Acemi kasapları ihbar etmek istediğini söyledi.