Bugün 29 Mayıs 2025.

Tam 572 yıl önce İstanbul Fatih Sultan Mehmet tarafından fethedildi.

Bugün size bu şanlı tarihi anlatacağım.

Ama önce Fatih Sultan Mehmet’i bir tanımak gerekiyor.

Çünkü daha önce de fethedilmeye çalışılan bu güçlü Bizans şehri için yapılan girişimler sonuçsuz kalmıştı.

FATİH SULTAN MEHMET

Osmanlı İmparatorluğu'nun 7. padişahı olarak tarihe geçmiş en önemli figürlerden biridir.

Ancak, genellikle bilinenlerin ötesinde bazı ilginç ve daha az bilinen yönleri de vardır. İşte Fatih Sultan Mehmet hakkında bazı bilinmeyenler:

1. Çok Yönlü Bir Kişilik

Fatih Sultan Mehmet sadece bir askerî lider değil, aynı zamanda bir bilim insanı, sanatsever ve filozof olarak da tanınır. Türk ve İslam dünyasının önemli âlimleriyle yakın ilişkiler kurmuş, bilimsel gelişmeleri takip etmiştir.

Matematik, astronomi, tıp gibi alanlarda derin bilgiye sahipti.

2. Batı Dillerine Hâkimdi

Fatih Sultan Mehmet, birçok Batı dilini iyi derecede konuşabiliyordu.

Latince, İtalyanca, Fransızca gibi dillerde bilgi sahibiydi.

Bu, onun Batı dünyasıyla iletişimini güçlendirmesine ve kültürel birikimini artırmasına yardımcı olmuştu.

Özellikle Batı’daki bilimsel çalışmaları takip etmesi, onun yenilikçi yönünü pekiştirmişti.

3. Beyoğlu’nda Bir Okul Kurmuştu

Fatih Sultan Mehmet, İstanbul'u fethettikten sonra, özellikle Batı’daki bilimsel ve kültürel çalışmaları öğrenmeye yönelik büyük bir ilgi göstermişti.

Hatta Beyoğlu'nda, modern anlamda ilk defa bir okul kuran padişah olarak bilinir.

Burada batı bilimlerine dair dersler verilmiş, batı filozofları ve bilim insanlarının eserleri incelenmişti.

4. Gizemli Bir Rüya ve İstanbul’un Fethi

Fatih Sultan Mehmet’in İstanbul’u fethetme kararı, bir rüya ile şekillenmişti.

Rüyasında, Konstantinopolis’in fethinin ona ve Osmanlı İmparatorluğu’na büyük bir zafer getireceği müjdelenmişti.

Bu rüya, onun İstanbul'u fethetme konusundaki kararlılığını pekiştirmişti.

5. Topkapı Sarayı’nda Türkçe’nin Resmî Dil Olması

Fatih Sultan Mehmet, Topkapı Sarayı'nda Türkçeyi resmî dil olarak kabul etmiştir.

Osmanlı İmparatorluğu’nda, Türkçenin sarayda, devlet işlerinde ve halk arasında daha fazla kullanılmasını sağlamıştı.

Bu dönemde, Türkçe birçok bilimsel ve kültürel eserin yazılmasına zemin hazırlamıştı.

6. İstanbul'da İlk İslam Üniversitesi

Fatih, İstanbul’da ilk İslam Üniversitesi’ni kurmuştu. "Fatih Medreseleri" olarak bilinen bu medreseler, dönemin önemli bilim insanlarının yetiştiği bir okul olmuştu.

Batı ile İslam dünyası arasında köprü kurmak adına, birçok farklı kültür ve öğreti burada bir araya gelmiştir.

7. Hukuk Reformları

Fatih Sultan Mehmet, Osmanlı’da hukuk alanında önemli reformlar yapmıştır.

Devlet yönetimi ve hukuk düzeninin daha sistematik hale gelmesi için "Kanunname-i Ali Osman" adlı bir kanun kitabı hazırlatmıştı.

Bu kanunlar, özellikle devletin işleyişinde önemli bir dönüm noktası oluşturmuştur.

8. Dönemin İlk Sürekli Orduyu Kurdu

Fatih Sultan Mehmet, Osmanlı İmparatorluğu’nda sürekli bir orduyu kurarak, askeri disiplini ve gücü artırmıştı.

Bu ordu, savaş zamanı dışında da hazır durumda kalacak şekilde düzenlenmişti.

Bu, Osmanlı'nın askeri gücünün sürekli olarak güçlü kalmasını sağlamıştır.

Fatih Sultan Mehmet, yalnızca askeri zaferleriyle değil, aynı zamanda kültürel ve bilimsel anlamda da derin bir miras bırakmıştı.

Onun çok yönlü kişiliği ve vizyonu, Osmanlı İmparatorluğu’nun yükselişinde önemli bir rol oynamıştı.

FETİH BAŞLIYOR

İşte bu liderlik özellikleri ile ön plana çıkan Fatih Sultan Mehmet’i iyice anladıktan sonra İstanbul’un fethine ilişkin anlatıma geçebiliriz.

Madde madde konuya hâkim olmaya çalışalım.

1. İstanbul'un Stratejik Önemi

İstanbul, tarihsel olarak hem Asya hem de Avrupa'nın birleşim noktasında yer alan, önemli bir kara ve deniz yolu üzerindeydi.

Bu stratejik konum, şehrin Bizans İmparatorluğu tarafından çok iyi korunmasını sağlamıştı.

Aynı zamanda İstanbul, Hristiyan dünyasının dini merkezi olan Ayasofya'ya ev sahipliği yapıyordu.

Osmanlı İmparatorluğu için İstanbul, sadece askeri bir hedef değil, aynı zamanda politik, dini ve ekonomik bir sembol haline gelmişti.

2. İstanbul'un Kuşatılma Kararı

Fatih Sultan Mehmet, tahta geçtikten sonra İstanbul'u fethetmeyi en önemli hedeflerinden biri olarak belirlemişti.

Genç yaşta tahta çıkması, ona hızla imparatorluk kurma ve Bizans'ın kalbi olan İstanbul'u ele geçirme isteği kazandırmıştı.

İstanbul'u fethetme kararı, aynı zamanda Osmanlı Devleti'nin büyüklüğünü kanıtlamayı ve Batı dünyasıyla olan ilişkileri şekillendirmeyi amaçlıyordu.

3. Kuşatma Hazırlıkları

Fatih Sultan Mehmet, kuşatma için ciddi hazırlıklara başladı.

1452 yılında İstanbul kuşatmasının altyapısını oluşturacak olan Boğazkesen Kalesi (günümüzdeki Rumeli Hisarı) inşa edildi.

Bu kale, İstanbul'a giden deniz yolunu kesmeyi amaçlıyordu.

Böylece Bizans İmparatorluğu'nun İstanbul'a yardıma gelmesi engellenmiş oluyordu.

Fatih, ayrıca kuşatma için geniş bir ordu topladı.

Osmanlı ordusu, 80.000 civarında asker, 300 gemi ve çeşitli kuşatma makineleriyle İstanbul önlerine geldi.

Bizans'ın savunma için yaklaşık 7.000 kadar askeri bulunuyordu ve şehir surları oldukça güçlüydü.

4. Kuşatma Başlıyor

6 Nisan 1453'te Osmanlı ordusu İstanbul'u kuşatmaya başladı.

Kuşatma boyunca, Osmanlılar şehri denizden ve karadan kuşatarak her türlü stratejiyi denediler.

En büyük zorluklardan biri, İstanbul'un etrafındaki yüksek surlar ve surların kalınlığıydı.

Ayrıca, Bizans İmparatoru XI. Konstantinos, şehri savunmak için Avrupa'dan yardım arayışına girdi, ancak gelen yardımlar yetersiz kaldı.

5. Yeni Silahlar ve Stratejiler

Fatih Sultan Mehmet, kuşatma için yenilikçi stratejiler geliştirdi.

Devasa toplar döktürterek surların yıkılmasını hedefledi.

Bu toplardan en büyüğü olan “Şahi Topu”, surları yıkabilecek güçteydi ve Osmanlı ordusunun en önemli kuşatma aracını oluşturdu.

Toplar İstanbul surlarına ciddi zararlar verdi.

Ayrıca, İstanbul’a yapılan sürekli saldırılarla şehrin savunması yıpratılmaya çalışıldı.

6. İstanbul'un İçindeki Durum

İstanbul’da yaşayan halk, kuşatma sırasında büyük bir korku ve çaresizlik içindeydi.

Bizans İmparatoru XI. Konstantinos, savunma için büyük çaba sarf etse de, kaynaklar yetersizdi ve surların içinde gıda sıkıntısı baş gösterdi.

Buna karşın, şehrin iç savunmasına, farklı şehirlerden gelen gönüllü askerler de katıldı.

Ancak, İstanbul’a yardım gelmedi ve şehirdeki moral bozuldu.

7. Osmanlı'nın Zaferi

29 Mayıs 1453 sabahı, Osmanlı ordusu son bir saldırı için hazırlığını tamamladı.

Büyük topların etkisiyle surlarda büyük açıklıklar oluşmuştu.

Surların zayıfladığı noktalar üzerinden yapılan saldırılar sonucunda Osmanlı askerleri surları aşmayı başardı.

Şehir içindeki direniş bir süre daha sürdü, ancak Bizans’ın savunması çökmeye başlamıştı.

Öğleden sonra İstanbul’un fethi tamamlandı ve XI. Konstantinos son bir direniş gösterse de başarılı olamayarak hayatını kaybetti.

8. İstanbul'un Fethinin Sonuçları

İstanbul’un fethi, yalnızca Bizans İmparatorluğu’nun sona erdiği bir olay değil, aynı zamanda Osmanlı İmparatorluğu için yeni bir dönemin başladığı bir anıydı.

İstanbul, Osmanlı İmparatorluğu'nun başkenti oldu ve İstanbul’un fethedilmesiyle birlikte Osmanlı Devleti, Batı Avrupa ile olan ilişkilerdeki stratejik avantajını artırdı.

Ayrıca, İstanbul’un fethinin ardından Fatih Sultan Mehmet, şehri imar etti, camiler, köprüler ve diğer yapılar inşa ettirdi.

İstanbul’un fethedilmesi, aynı zamanda Rönesans’ın Batı Avrupa’da hızlanmasına da zemin hazırladı, çünkü Bizans İmparatorluğu'nun son kalıntılarının yok olmasıyla birlikte Bizans kültürü, sanat ve bilimi Avrupa’ya yeni yollarla ulaştı.

9. İstanbul'un Fethedilmesinin Kültürel ve Dini Etkileri

Fatih Sultan Mehmet, İstanbul’u fethettikten sonra, Ayasofya’yı Camiye dönüştürdü ve Osmanlı İmparatorluğu’nun İslam dünyasındaki gücünü pekiştirdi.

Bunun yanı sıra, İstanbul'da yaşayan Hristiyan nüfusun dini özgürlükleri de korunmuş ve şehre gelen farklı etnik gruplara hoşgörü gösterilmişti.

Sonuç olarak:

29 Mayıs 1453, İstanbul’un fethi sadece bir şehrin ele geçirilmesi değil, aynı zamanda dünya tarihinin seyrini değiştiren bir olaydı.

Bu zafer, Osmanlı İmparatorluğu’nun büyümesini hızlandırmış ve Avrupa ile olan ilişkilerdeki dengeyi değiştirmişti.

Fatih Sultan Mehmet, bu zaferle birlikte tarih sahnesinde kalıcı bir yer edinmiş ve “Fatih” unvanını almıştı.

İstanbul’un fethi, Osmanlı İmparatorluğu’nun imparatorluk kurma vizyonunu pekiştirmiş ve Doğu ile Batı arasındaki etkileşimi derinleştirmişti.

Ayrıca, Batı’daki Rönesans’a, Osmanlı kültürünün etkilerini taşıyan bir dönemin kapılarını aralamıştı.

BAZI BİLGİLER

Kılıcındaki yazı:

“Allah’ım! Dinin erkânlarını yüceltmek için mücadele eden gazi ve mücahitlerin sultanı, cihat için çekilen keskin kılıç olan Sultan Murad Han'ın oğlu Mehmed Han'a güç kuvvet ver ve kılıcının kınını şeriat düşmanlarının boynunda, kaleminin mürekkebini de âlemlerin rabbinin inayetinde eyle.”

Kılıcı kaç kilo?

Fatih Sultan Mehmed’in altın kaplamalı kılıcının boyu 125 cm iken toplam ağırlığı 7 kilogramı geçmektedir.

Fatih Sultan Mehmet zırhında ne yazıyor?

Aylarca süren bir çalışma sonucunda tasarlanmış.

Miğferin Üzerinde el işçiliği ile “ALLAH cc”,  “Hz. Muhammed” ve 4 Halifenin İsimleri “Hz Ebu Bekir, Hz Ömer, Hz Osman, Hz Ali” yazmaktadır.

Şahi Top

1453 senesi Şubat ayında Sultan Mehmet, dökülen topun İstanbul Önüne götürülmesini emretti.

Top 60 manda ile çekiliyordu; topun kaymaması için iki tarafına 200'er asker konmuştu.

Yolun bozuk kısmında ve köprü yapılacak yerlerde yolu düzletmek ve tahta köprü yapmak için önceden 50 inşaat ustası ve 200 amele gönderilmişti.

Nihayet top İstanbul’dan beş mil uzakta bir yere getirildi.

Topun naklinden evvel 10 bin kişilik bir kuvvetle Karaca Paşa gönderilerek Misivri, Ahyolu ve Vize Kaleleri aldı.

Silivri taraflarındaki diğer bir kale Karben alındı ve Silivri Kalesi ise müdafaada sebat etti; Bigados teslim oldu.

Sur önüne getirilen top Karaca Paşa’ya teslim edildi.

Fatih Sultan Mehmet'in İstanbul'u almak için döktürdüğü büyük top “Şahi” adını taşıyordu.

Topun namlusu 91.8 cm'di.

800 kilogram ağırlığındaki topun güllesinin menzili, 1200 metreydi.

Büyük toplardan bir tanesi kuşatma esnasında parçalandı ama üç gün içinde yenisi tekrar dökülerek sur önüne taşındı.

Sultan Mehmed’in İstanbul Üzerine Hareketi

Padişah bütün hazırlığını tamamladıktan sonra 23 Mart 1453’de Edirne’den İstanbul’a hareketi hareket etti.

Keşan mevkiinde durarak Çanakkale boğazından geçecek olan Anadolu kuvvetlerini bekledi ve bu kuvvetleri de aldıktan sonra yürüyüşe devam etti.

1453 Nisanının beşinde İstanbul surları önüne geldi ve ertesi gün yani 6 Nisan Cuma günü şehri muhasara etti.

Haliç’teki Ayvansaray mevkiinden, Hrisi Pili’ye (Yaldızlı kapı) kadar karadan bütün suru kuşattı.

Gemilerin Karadan Yürütülmesi

İstanbul kuşatması esnasında gemilerin karadan yürütülmesi faaliyeti, Selçuklu ve Beylikler dönemi öncesinde de birçok kez görülmüştür.

Ayrıca;

Peloponnessos Savaşları (MÖ 431-404) sırasında Spartalılar, Korinth kentinden yardım alarak Atina’nın Saron Körfezi’ne ulaşmayı hedeflemişlerdi. Onlar hedeflerine ulaşmak için Korinth kıstağındaki diolkos üzerinden gemileri karadan yürütmüşlerdi.

Yine MÖ 398’de I. Dionysius, Batı Sicilya’daki önemli Kartaca şehri olan Motya’yı kuşatması esnasında gemileri karadan yürütmüştü.

İtalya’nın güneyindeki liman şehri Taranto kuşatmasında Romalılar, Annibal’ın ordusu tarafından sıkıştırıldıklarında deniz tarafından Metapontum adlı şehirden yardım alabiliyorlardı.1 Annibal, bu bağlantıyı kesmek için gemileri sürükleyecek makinalar yaptı ve onları şehrin ortasından açık denize ulaştırdı.

Yine Mithredates ile yapılan savaşta Roma generali Lucullus, kuşatma altında olan Kyzikos’u kurtarmak için Manyas Gölü üzerindeki büyük bir kayığı araba üzerinde denize kadar taşıtmış ve kayığa bindirdiği askerleri deniz üzerinden şehre sokmuştu.

626 yılında Sasani hükümdarı II. Hüsrev, Avarlar ile ittifak kurarak Konstantiniyye’yi

kuşatmıştı. Bu kuşatmaya Slavların da Sasaniler tarafında katıldıkları bilinmektedir. Slavlar özellikle burada monoxyla adlı kano tarzı kayıklarını karadan yürüterek Haliç’e indirmişlerdi.

I. Haçlı Seferi esnasında İznik kuşatması sırasında Bizans’ın gönderdiği gemilerin karadan yürütülmesi var.

Yine Aydınoğlu Gazi Umur Bey’in gemileri karadan yürütmesi faaliyeti tarihte yerini almıştır.

İstanbul’un Fethine gelince:

Fetihten bir sene kadar önce, Rumeli Hisarı’nın inşası sıralarında Haliç ile İstanbul Boğazı arasındaki arazinin etüt çalışmalarının yapıldığı ve bu sayede de gemilerin Haliç’e indirilmesinin ilk hazırlıklarının yapıldığı kaynakların verileriyle anlaşılmaktadır.

Bu II. Mehmet tarafından hazırlanan büyük ve gizli bir projeydi.

Kuşatma esnasında 20 Nisan 1453’te Bizans’a yardım gemilerinin gelmesi ve Baltaoğlu Süleyman Bey’in gemileri durduramaması neticesinde bu gemiler Haliç’e girmiştir. Bu günün gecesi Fatih Mehmet için çok sıkıntılı geçmiş ve Çandarlı Halil Paşa’nın etkisiyle muhasarayı kaldırmayı dahi düşünmüştür. Bu sıralarda Akşemseddin’in kendisini eleştiren ve kendisine muhalefet edenlerle ilgili yapması gerekenleri anlattığı mektubu ile baş başa kalmıştır.

Nihayet Baltaoğlu Süleyman’ın görevden alınması yapılan ilk hamle olmuş ve kuşatmaya devam edilmiş, 21-22 Nisan’da Osmanlı gemileri karadan yürütülerek Haliç’e indirilmiştir.

Buna göre takriben 50-60 gemi altlarına yuvarlak kalaslar konularak ve kayganlaştırılarak insan gücü ile halatlar ve makaralar yardımıyla çekilmiştir.

Kuşatma ne kadar sürdü?

Kostantiniyye veya Konstantinopolis, 6 Nisan-29 Mayıs 1453 tarihleri arasında, 53 gün süren yoğun bir kuşatmanın ardından fethedildi.

Fatih nasıl vefat etti?

Tarihçi Âşık Paşazade'nin yorumuna göre, Fatih'in ayağındaki bir ağrıyı gidermek üzere verdiği bir ilaç neticesi Fatih zehirlenerek ölmüştür. Bu konuda tarihçiler farklı düşüncelere sahiptirler. Bu farklı düşüncelerden bir tanesi Hekim Yakup'un Fatih Sultan Mehmed'i kasten zehirlediğidir.