REFERANS
“Çok iyi bir maaşla sekreter alınacak” ilanını okuyan üç genç kız söz konusu iş yerine müracaat ederler.
Yöneticiler, üç adaya da aynı soruyu sorarlar:
-“İki iki daha kaç eder?”
Ama farklı cevap alırlar.
Birinci kız:
-“Dört eder.”
İkinci kız:
-“Yirmi iki eder.”
Üçüncü kız:
-“Bazen dört, bazen yirmi iki eder.”
Soru: “Hangi kız işe alınır acaba?”
Cevap: “Bir bakandan kartvizit getiren kız.”
KUŞ BEYİNLİ
Fadime kumar oynuyormuş.
Temel de arada sırada gidip soruyormuş:
-“Nasıl gidiyor kanaryam?”
-“Kaybediyorum.”
Bir müddet sonra yine:
-“Nasıl gidiyor güvercinim?
-“Kaybediyorum
Bu konuşma “Bülbülüm, Serçem” diye devam edince Cemal sormuş,
-“Neden karına hep kuş isimleriyle hitap ediyorsun?”
-“Bu kadar kişinin içinde kuş beyinli diyemem ya!” diye fısıldamış Temel.
NE AVUKAT AMA
Avukat hırsızlıkla suçlanan müvekkilini yaratıcı bir savunma ile hapisten kurtarmak istemektedir.
Avukat Yargıca hitaben;
-“Müvekkilim, arabanın camından içeri sadece kolunu sokup çantayı almıştır. Müvekkilimin kolu, müvekkilimin bizzat kendisi değildir. Sadece bir kol tarafından işlenen bir suç için niye bütün bir kişiyi cezalandırıyorsunuz.” der…
Yargıç, gülümseyerek;
-“Peki o zaman aynı mantıkla gidiyorum ve müvekkilinizin kolunu 1 yıl hapse mahkûm ediyorum. Müvekkiliniz isterse ona eşlik edebilir” der…
Müvekkil gülümser.
Avukatın yardımıyla müvekkilin takma kolunu çıkartırlar ve dönüp giderler…
NE FARKEDER
İki sarışın, anahtarları içeride unuttukları için bir arabanın kapısını telle açmaya çalışırlar.
Biri diğerine,
-“Çabuk ol, yağmur başladı, ıslanıyorum” der.
Diğeri yanıtlar:
-“Ne fark ederki? İçerde de ıslanacaksın, arabanın üstü açık.”
NE FARKETTİ
Arabayı hızlı sürmekle itham ediliyordu. Çünkü uzmanlar, arabayı kullananın sarhoş olduğu tespit etmişlerdi.
Adam mahkemede: “Sarhoş değildim. Sadece her zamankinden fazla içmişim, o kadar.”
Hâkim kararı bildirdi:
“Bu iddianızı nazarı itibara alıyoruz. Sizi on beş gün yerine, iki hafta hapse mahkûm ediyorum!”
SATIŞ
Genç ve güzel sarışın, alışveriş merkezinin beyaz eşya reyonuna girer ve satıcıya sorar:
-“Şu küçük televizyonu almayı düşünüyorum, fiyatı nedir?”
-“Kusura bakmayın hanımefendi ama sarışınlara satış yapmıyoruz!”
Genç kadın sinirlenir, evine gider, saçının rengini değiştirir ve ertesi gün mağazaya geri gelir, aynı satıcıya yaklaşır ve:
-“Şu küçük televizyonu satın almak istiyorum.” der
-“Kusura bakmayın hanımefendi sarışınlara satış yapmıyoruz!”
Kadın iyice sinirlenmiştir, soluğu bir kuaförde alır, bu defa köklü bir değişiklik yapar, hatta makyajından, göz rengine o tam bir esmer bombadır artık.
Aynı mağazaya gider, aynı satıcının yanındadır ertesi gün:
-“Şu küçük sevimli beyaz renkli televizyon ne kadar?”
-“Kusura bakmayın hanımefendi, sarışınlara satış yapmıyoruz!”
-“İnanmıyorum, nasıl anladınız sarışın olduğumu? Üç gündür kendimi esmere çevirmek için yapmadığım kalmadı!”
-“Hanımefendi 3 gündür televizyon diye satın almaya çalıştığınız şey Mikrodalga fırın da ondan!”
ŞAŞIRMADIM
Gorilin biri bara girmiş.
Barmenden bir içki istemiş.
Barmen çok şaşırmış tabii, âmâ belli etmeden gorilin içkisini vermiş..
Hesap ödeme zamanı gelince de üç misli fazla söylemiş.
Goril ses çıkarmadan ödemiş.
Barmen;
-“Şey… Buraya pek goril gelmez de” deyince, goril;
-“Eh şaşırmadım… Bu fiyatlarla kim gelir buraya?”
NE İŞ YAPARSIN?
Diktatör bir akşam meyhaneden içeri girer.
Tezgâhtara yaklaşır.
Hafif içkili bir sarhoşun yanına çöker.
Oradan buradan konuşurlarken sorar:
-“Böyle her gün içmek için ne kadar kazanıyorsun?”
Sarhoş:
-“Günde 2 bin lira.”
-“Peki kemerleri biraz sıkalım diye ücretleri azaltıp, koşulları ağırlaştırsak, ne kadar kazanırsın?”
Sarhoş:
-“4 bin lira.”
-“Peki biraz daha sıkarsak kemerleri?”
-“O zaman 5 bin liraya para demem.”
Diktatör kızar:
-“Bu ne biçim iş? Köküne kadar sıkarsak?”
-“O zaman muhakkak 10 bin lira kazanırım.”
Diktatör şaşırmıştır.
Adamın ne iş yaptığını çok merak etmiştir.
Sorar:
-“Şeytan mısın, nesin? Ne iş yapıyorsun?”
-“Mezarcıyım!”
BADEMLER
Huzurevinden aldığı kadınları bir tura çıkaran otobüs şoförü, omzuna bir elin dokunduğunu hissetti.
Ön koltukta oturan şirin bir ihtiyar kadın, ona avucundaki bademleri uzatıyordu. “Teşekkür” edip aldı, ağzına attı.
10 dakika geçmedi.
Yine omzunda el, gene aynı sevimli kadın, gene avucunda badem…
Aldı ağzına attı.
Sonra bir daha…
Bir daha..
Şoför dayanamadı sordu.
-“Niye kendiniz yemiyorsunuz hanımefendi?”
-“Dişlerim yok, çiğneyemem ki.”
-“O zaman niye alıyorsunuz efendim?”
-“Etraflarındaki çikolatayı emmek çok hoşuma gidiyor da.”
HIRSIZ
Adam arkadaşına anlatıyordu:
-“Hani dün gece barda sabahlamıştık ya. Biz kafayı çekerken, bizim eve hırsız girmiş, meğer!”
Arkadaşı merakla sordu.
-“Peki, ne olmuş? Bir şeyler götürmüş mü?”
-“Yooo! Herif bir şey götürememiş ama onu hastaneye götürmüşler.”
-“Nasıl yani?” diye daha da meraklanınca arkadaşı, gülerek izah etmiş.
-“Gecenin yarısı eve sessizce ve gizlice girmeye çalışan hırsızı, karım ben zannetmiş de!”
MUALLA
Yaşlı adam oy kullandıktan sonra sandık görevlisine sormuş:
“Karım oyunu kullanmış mı?”
Görevli: “Amcacığım ismi ne teyzemin?”
Yaşlı amca: “Mualla” diye cevaplayınca görevli listeye bakıp konuşmuş:
“Evet amca kullanmış…”
Amca iç çekerek, “Gene görüşemedik desene?” diye hayıflanmış.
Görevli amcanın bu halini görünce meraklanmış: “Amca, teyzemden boşandın mı?” diye sormuş.
Amca iç çekerek cevaplamış bu soruyu:
“Yok evladım teyzen 10 sene önce öldü. Geçen seçimde de görüşemedik. Benden önce gelip oyunu kullanıyor”
YALAN
Vicdanında bir sızlama hisseden politikacı, yaşlı bir adama fikir danışmış:
“Ben halka 6 defa yalan söyledim baba” demiş, “Bana günahımın affı için ne yapmamı tavsiye edersin?”
İhtiyar, soru üzerinde düşünmüş, sonunda şu cevabı vermiş:
“İki koç kurban et, peşinden tövbeyi unutma” demiş.
Politikacının yanındaki arkadaşı da fırsatı kaçırmadan sormuş:
“Ben, beş kez yalan söyledim, bana ne tavsiye edersin?”
İhtiyarı bir düşünce almış, ama onun da çaresini bulmuş:
“Bir defa daha yalan söyle. Altı olunca, sen de iki koç kesip tövbe edersin.”
BOĞA
Öğretmen sınıfa geç gelen öğrenciye sormuş:
-“Evladım neden geç geldin?”
Çocuk cevaplamış:
-“Bizim ineği damızlık boğaya götürdüm öğretmenim…”
Öğretmen akıl vermeye kalkmış:
-“O işi baban yapamazmıydı çocuğum?” diye sorunca çocuk gülerek cevaplamış:
-“Belki yapabilirdi hocam ama bizim inek boğalardan daha çok hoşlanıyor…”
UMUT
Bir gün yine Hoca’nın eşek nereye gitmişse, başını alıp gitmiş.
Yer yarılıp yere girmedi ya, elbet yine bir delikten çıkacak.
Hoca bu düşünceyle ağır ezgi, fıstıki makamdan bir türkü tutturarak yola düşmüş.
“Şura senin, bura benim” dolaşıp dururken tanıdık birine rastlar.
Adamcağız, Hocanın hangi sevdaya geldiğini anlayınca:
“Bre Hoca, böyle türkü çağıra çağıra eşek aranır mı? Şöyle bir ünleyip, yedi mahalleyi birden ayağa kaldırmak lazım!” der.
Hoca bu söze bir tuhaf güler:
“Ağam, der; bir umudum şu dağın ardında kaldı. Hele bir orada da çıkmasın; seyreyle sen o zaman…”
ŞAŞIRTMACA
Komutan eğitimde erlere sormuş;
-“Bir ciple çölde gidiyorsunuz ve yukardan düşman uçağı sizi bombalıyor siz onu şaşırtmak için ne yaparsınız?”
İdris; -“Ben cipi durdurup altına girerim...”
Dursun; -“Ben cipi bırakır ve kaçarım...”
Temel; -“Ben de sağa sinyal verip sola dönerim…”
AYI
Komedyenin biri, çakır keyif bir kulübe gitti.
İçerinde hoşlanmadığı birkaç kişiyi görünce yüksek sesle bağırdı:
-“Baylar, bayanlar. Sağda oturan birkaç ayı ile solda oturan birkaç maymun hariç hepinizi saygı ile selamlarım...”
İri kıyım bir adam yumruklarını sıkarak ayağa kalktı:
-“Bana bak, ben ayı değilim.”
Komedyen tavrını bozmadan konuştu:
-“Peki, o halde öbür tarafa geç...”
İDAM ŞEKLİ
Amerikalının biri geri kalmış bir ülkede hapishaneye gitmiş.
Bu sırada hücrelerden birinden çığlıklar yükselmiş.
Hapishane müdürüne sormuş:
“Bir mahkûmu idam ediyorlar” yanıtını almış.
Amerikalı “Vahşice bir infaz bu. Biz mahkûmu elektrik sandalyesine oturturuz” deyince hapishane müdürü gülmüş: “Bizim kasabaya elektrik gelmediği için biz o işi mumla yapıyoruz…”
KAŞAR
Kadının biri bir petshop a gider ve “Bir papağan almak istiyorum” der.
Petshop sahibi Mehmet;
-“Hanımefendi elimde bir tane papağan kaldı fakat bu papağan çok küfürbaz almak istemezsiniz sanırım”
İlla bir papağan sahibi olmak isteyen kadın; “Hayır almak istiyorum” der ve papağını alır.
Evine geldiğinde bir bakar ki gerçekten papağan kadını her eve geldiğinde “Hoşgeldin kaşar” diyerek karşılar.
Buna dayanamayan kadın papağanı alır ve petshopa geri götürür.
-“Mehmet Bey, bu papağan gerçekten çok terbiyesiz. Her eve geldiğimde beni ‘Hoşgeldin kaşar’ diyerek karşılıyor ve ben buna dayanamıyorum. Papağını geri getirdim ve paramı geri istiyorum.”
Fakat o anda paraya ihtiyacı olan Mehmet Bey;
-“Hanımefendi merak etmeyin, birkaç gün bana bırakın ben terbiye edeyim daha sonra gelin alın...” der.
Mehmet papağanı alır ve bir çaydanlık su kaynatır ve “Ne diyeceksin lan kadın eve geldiğinde?” diye sorar papağana
“Hoşgeldin kaşar diyeceğim” der demez papağanın kafasını kaynar suyun içine sokar ve tekrar sorar.
Papağan yine aynı yanıtı verir.
Bir olur, iki olur ve papağan işkenceye dayanamaz ve “Hoşgeldiniz hanımefendi diyeceğim” diyerek pes eder.
Mehmet Bey ertesi gün kadın gelen kadına papağanı terbiye ettiğini söyler.
Kadın bunu kontrol etmek istediğini söyler ve papağana sorular sormaya başlar.
-“Ben eve geldiğimde bana ne diyeceksin?”
-“Hoşgeldiniz hanımefendi diyeceğim.”
Kadın çok şaşırır ama emin olmak için devam eder.
-“Peki, yanımda bir kız arkadaşımı getirirsem ne diyeceksin?”
-“Hoşgeldiniz hanımefendiler diyeceğim.”
-“Peki, yanımda bir erkek arkadaşımı getirirsem ne diyeceksin?”
-“Hoşgeldiniz beyefendi diyeceğim.”
Kadın papağanı şaşırtmak için tekrar sorar;
-“Peki, yanımda 3 erkek arkadaşımı getirirsem ne diyeceksin?”
Papağan biraz duraksar ve cevap verir:
-“Oğlum Mehmet suyu kaynat, bu kadın harbiden kaşar!”
JOKEY
Üç Karadenizli bir akşam meyhanede acayip dertli bir şekilde kafa çekiyorlar.
Kafalar kıyaklaşınca İdris başlıyor;
-"Karım nasıl beni aldatır? Hem de bir yazarla" diye söylenmeye.
"Nereden anladın bir yazarla aldattığını?" diye sorar diğerleri.
-"Nereden olacak bir akşam eve geldiğimde yatağın altında bir roman buldum" der.
Biraz sonra Dursun bir of çeker ve o da başlar derdini anlatmaya;
-"Benim karı da beni bir aşçı ile aldatıyor."
"Nasıl anladın?" diye sorunca diğerleri.
Dursun;
-"Geçen gün gündüz vakti eve geldiğimde bizim yatağın altında bir kepçe buldum" der. Bunları dinleyen bizim Temel öyle bir of çeker ki masayı titretir.
“Hayrola” der diğerleri.
Temel:
-"Sormayın arkadaşlar sizi dinleyince benim derdim on kat daha arttı" der.
Diğerleri buna bir anlam veremez ve "Nasıl yani?" diye sorarlar.
Temel;
-"Uzun zamandır bizim karıdan şüpheleneydum. Geçen gün gündüz vakti eve bir baskın yapayım dedim. Bi baktım yatağın altında bir jokey var. Demek ki bu karı beni bir at ile aldatayi."