23 Nisan Türk milleti için çok önemli günlerden biridir.

Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin (TBMM) kuruluş hikâyesidir 23 Nisan.

Osmanlı İmparatorluğu’nun çöküşü ile başlayan ve Kurtuluş Savaşı süreci ile devam eden, TBMM’nin kuruluşu şu şekilde olmuştu.

Osmanlı İmparatorluğu'nun Çöküşü derken Mondros Mütarekesi ile başlamak lazımdır.

1918’de Osmanlı İmparatorluğu I. Dünya Savaşı’ndan mağlup olarak ayrıldı ve Mondros Mütarekesi’ni imzalayarak fiilen savaşın sonlanmasına yol açtı.

Bu mütareke, işgalci güçlerin Türkiye’yi yerinden yönetmeye başlamasına zemin hazırladı.

1919’da, işgalci devletler özellikle İstanbul’u ve diğer önemli şehirleri işgal ettiler. Bu dönemde, halk arasında işgale karşı direniş hareketleri başladı.

Mondros Mütarekesi, 30 Ekim 1918 tarihinde Osmanlı İmparatorluğu ile İtilaf Devletleri (İngiltere, Fransa, İtalya ve Yunanistan) arasında imzalanan bir ateşkes anlaşması olarak tarihe geçti.

Bu anlaşma, Osmanlı'nın Birinci Dünya Savaşı'ndan mağlup çıkmasıyla sonuçlanmış ve İmparatorluğun sonunu hazırlayan bir dönemin başlangıcı olmuştur.

Mondros Mütarekesi'nin temel şartlarını şöyle sıralayabiliriz:

Osmanlı Ordusunun Silahlarını Teslim Etmesi:

Osmanlı ordusunun silahsızlandırılması ve savaş yapma kapasitesinin ortadan kaldırılması.

İtilaf Devletleri'nin İşgali:

İtilaf Devletleri, Osmanlı topraklarında stratejik noktaları işgal edebilecekti.

Bu, özellikle Çanakkale Boğazı ve İstanbul gibi önemli yerleri kapsıyordu.

Savaş Alanı Dışındaki Bölgelere Müdahale:

İtilaf Devletleri, Osmanlı'nın içişlerine karışma ve bazı bölgelere müdahale etme hakkına sahipti.

Bu, Osmanlı'nın egemenliğini büyük ölçüde zayıflatmıştır.

Silahlı Direnişin Yasaklanması:

Osmanlı hükümeti, herhangi bir silahlı direnişe karşı çıkacak ve bunun önünü almak için gerekli tedbirleri alacaktı.

Ermeni, Arap ve Kürt İsyanları:

İtilaf Devletleri, Osmanlı İmparatorluğu'nun içinde Ermeniler, Araplar ve Kürtler gibi etnik grupların haklarını savunmak için müdahale edebilecekti.

Sonuçları:

Mondros Mütarekesi, Osmanlı İmparatorluğu'nu fiilen sona erdiren bir belge oldu.

Bu anlaşmanın ardından pek çok bölgede işgaller başlamış, Türk milletinin bağımsızlık mücadelesi de bu dönemde şekillenmeye başlamıştır.

Türkiye Cumhuriyeti'nin kuruluşuna giden süreç, bu mütarekenin ardından İzmir'in işgali ve Kurtuluş Savaşı ile hız kazanmıştır.

Anlaşma, Osmanlı İmparatorluğu'nun büyük ölçüde zayıflamasına ve İtilaf Devletleri'nin Türkiye üzerinde etkili olmalarına olanak tanımıştır.

TBMM’nin kuruluşuna giden diğer olaylar:

Mustafa Kemal’in Samsun’a Çıkışı ve Kurtuluş Mücadelesi

Mustafa Kemal Atatürk, 19 Mayıs 1919’da Samsun’a çıkarak Kurtuluş Savaşı'nı başlattı.

Neden Samsun’a çıkmıştı?

Hatırlarsak!

Osmanlı İmparatorluğu'nun işgal altındaki topraklarını kurtarmak ve Türk milletinin bağımsızlık mücadelesini başlatmaktı.

Ayrıca, Atatürk’ün Samsun’a çıkışı, İstanbul’daki padişah hükümetinin işgalcilere karşı etkin bir şekilde karşı koyamadığı bir dönemde gerçekleşti. Atatürk, burada Anadolu halkıyla birleşerek ulusal bir direnişin temellerini atmayı hedefledi.

Bu olay, Türkiye’nin bağımsızlık mücadelesinin ve Cumhuriyet’in kuruluşunun önünü açan kritik bir adım olmuştur.

Kurtuluş mücadelesi, hem askeri hem de siyasi bir savaş olarak şekillenmeye başladı.

Atatürk, Anadolu’daki çeşitli şehirlerde kongreler düzenleyerek halkı işgallere karşı seferber etmeye başladı.

Erzurum ve Sivas Kongreleri

BU önemli kongreler düzenlenerek önemli Kurtuluş Savaşı’nın örgütlenmesi ve halkın bağımsızlık için mücadele etmesi adına kararlar alındı.

Bu kongrelerde, aynı zamanda bağımsızlık hareketinin temelleri atıldı ve Anadolu’nun çeşitli yerlerinden temsilciler, bu hareketi desteklediler.

TBMM’nin Kuruluşu (23 Nisan 1920)

Mustafa Kemal ve arkadaşları, Kurtuluş Savaşı'nı yönlendirmek için bir merkezi idare oluşturmak istiyorlardı.

İstanbul'da bulunan Osmanlı padişahı ve hükümeti, işgal altındaydı ve halkın çıkarlarını savunacak bir irade yoktu.

Bu nedenle, Mustafa Kemal Atatürk ve arkadaşları, Ankara’da yeni bir meclis kurmayı planladılar.

TBMM, 23 Nisan 1920’de açıldı.

Meclisin açılma günü, aynı zamanda Türk milletinin egemenliğini ve bağımsızlık mücadelesini simgeliyordu.

TBMM’nin açılışında Atatürk, “Egemenlik kayıtsız şartsız millete aittir” diyerek halkın egemenliğine dayalı bir yönetim modelini ilan etti.

Meclis, önceki Osmanlı parlamentosunun yerini almakla birlikte, halkın doğrudan seçtiği bir organ olarak kuruldu.

TBMM'nin İlk Görevleri ve Faaliyetleri

TBMM, ilk olarak Kurtuluş Savaşı’nı yönlendirecek bir hükümet kurdu.

Bu hükümet, Anadolu’daki direniş hareketlerinin örgütlenmesine ve düşman işgallerine karşı başarılı bir şekilde mücadele etmesine öncülük etti.

1921’de, Sovyetler Birliği ile imzalanan Moskova Antlaşması, Türk topraklarındaki işgalin sona erdirilmesine katkı sağladı.

1923’te ise Lozan Antlaşması ile Türkiye Cumhuriyeti’nin uluslararası alanda bağımsızlığı tanındı.

Cumhuriyetin İlanı

Mustafa Kemal Atatürk ve arkadaşları, Türk halkına tam bağımsızlık kazandırmayı başardıktan sonra, 29 Ekim 1923’te Türkiye Cumhuriyeti’ni ilan ettiler.

TBMM, Cumhuriyet’in ilanıyla birlikte, aynı zamanda yeni devletin yasama organı olarak faaliyetini sürdürmeye başladı.

Sonuç:

TBMM, 23 Nisan 1920’de kurulduğu günden bu yana, Türkiye’nin demokratikleşmesi, kalkınması ve bağımsızlık mücadelesinin simgesi olmuştur.

TBMM'nin kuruluşu, Türk milletinin özgürlük ve egemenlik mücadelesinin somut bir göstergesi olarak tarihimizdeki en önemli dönemeçlerden biridir.

23 Nisan, bugünkü Türkiye Cumhuriyeti’nin temel taşlarının atıldığı ve egemenliğin millete ait olduğunun ilan edildiği bir gün olarak her yıl coşku içinde kutlanmaktadır.

Bu anlamlı gün, aynı zamanda TBMM'nin açılışının ve milletin iradesinin sembolüdür.

İLK TBMM'’NİN ÇALIŞMA ESASLARI

*TBMM'nin üstünde bir kuvvet yoktur.

Hükümet kurmak gereklidir.

*Geçici olmak kaydıyla bir başkan ve padişah vekili atamak uygun değildir (Hükûmet devamlılığı).

*TBMM yasama ve yürütme yetkilerine sahiptir (Güçler birliği ilkesi).

*Padişah ve Halife bulunduğu baskıdan kurtulduktan sonra meclis tarafından belirlenecektir. (Saltanat ve Halifeliğin kaldırılmasının yasal dayanağı)

TBMM'NİN ÖNEMİ VE ÖZELLİKLERİ

Bu önerge 20 Ocak 1921 anayasası kabul edilinceye kadar meclisin çalışma esaslarını belirlemiştir.

*TBMM "Kurucu Meclis" özelliğindedir. Olağanüstü yetkilere sahip bir ihtilal meclisidir.

*Meclis hükûmeti sistemi esas alınmıştır.

*Güçler birliği ilkesi esas alınmıştır.

*Mustafa Kemal Paşa meclisin, hükûmetin ve yeni devletin başkanıdır.

*TBMM üstünde güç yok denilerek İstanbul Hükümeti yok sayılmıştır.

*Meclis inkılapçı değildir.

Yaptığı tek inkılap saltanatın kaldırılmasıdır.

İLK TBMM’DEKİ FAALİYETLER

*Hıyanet-i Vataniye Kanunu kabul edildi.

*İstiklâl Mahkemeleri kuruldu.

*İsyanlar bastırıldı.

*Batı Anadolu'da düzenli ordu kuruldu.

Doğu, Batı ve Güney cephelerindeki zaferlerle Anadolu işgalden kurtuldu.

*1921 Anayasası ile İstiklâl Marşı kabul edildi.

*Saltanat kaldırıldı.

*Mudanya Ateşkes Antlaşması imzalandı.

*Lozan görüşmelerine başlandı.

İlk mecliste Çanakkale Milletvekili yoktu.

Sadece Gelibolu Milletvekili olarak; Celal Nuri İleri vardı.

Bu vekil ise son Osmanlı Meclis-i Mebusan’ından gelmeydi.

İLK MECLİSİN ÖZELLİKLERİ

Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) ilk meclisi, 23 Nisan 1920’de açılmıştır ve Türkiye Cumhuriyeti'nin temellerinin atıldığı önemli bir dönüm noktası olmuştur.

Kuruluş Tarihi:

23 Nisan 1920'de Ankara'da açıldı.

Bu tarih, aynı zamanda Türkiye'nin ulusal egemenlik ve bağımsızlık mücadelesinin simgesi haline gelmiştir.

Üyeler:

İlk meclisin üyeleri, o dönemdeki milletvekilleri ve cephelerdeki komutanlardan oluşuyordu.

Meclisin ilk oturumunda 115 milletvekili yer alıyordu.

Bu üyeler, seçilerek değil, İstanbul’daki Osmanlı Mebusan Meclisi'nden gelen delegeler tarafından atanmıştı.

Başkanlık:

İlk Meclis’in başkanlığını Mustafa Kemal Atatürk üstlendi.

Kendisi, Türkiye Cumhuriyeti'nin ilk Cumhurbaşkanı olmadan önce, bu meclisin lideri olarak çok önemli bir rol üstlendi.

Savaş ve Kurtuluş Hedefi:

İlk meclisin en önemli amacı, Kurtuluş Savaşı'nı yönlendirmek ve halkın bağımsızlık mücadelesini pekiştirmektir.

Aynı zamanda, Osmanlı İmparatorluğu’nun son bulması ve Türk halkının yeni bir devlet kurması için gerekli yasal altyapının oluşturulması gerekiyordu.

Meclis Çalışma Düzeni:

İlk meclis, çoğunlukla gece gündüz çalışarak Türkiye'nin bağımsızlığı için önemli kararlar almıştır.

Mecliste alınan ilk kararlardan biri, İstanbul’daki Osmanlı hükümetine karşı olan karşıt tutumdu.

Aynı zamanda, kurtuluş için gereken askeri harekâtlar da bu mecliste kararlaştırılmıştır.

Anayasa ve Yasalar:

İlk meclis, halkın egemenliğini esas alan ve Osmanlı’dan ayrılmayı simgeleyen "Egemenlik kayıtsız şartsız millete aittir" ilkesini benimsemiştir.

1921 Anayasası bu mecliste kabul edilmiştir ve Türkiye Cumhuriyeti’nin temelleri burada atılmıştır.

İlk Kanunlar:

TBMM’nin ilk döneminde çıkarılan kanunlar, modern Türkiye'nin hukuk sisteminin temellerini atmıştı.

Bunlar arasında, Sevr Antlaşması’nın reddedilmesi, Misak-ı Milli kararları ve Türk halkını koruyacak düzenlemeler bulunmaktaydı.

İlk meclis, sadece bir yasama organı değil, aynı zamanda Türk milletinin bağımsızlık mücadelesinin merkez üssü olmuştu.

Bu dönemde alınan kararlar, Türkiye'nin hem iç hem de dış siyaseti açısından çok kritik öneme sahipti.

ATATÜRK VE 23 NİSAN

Mustafa Kemal Atatürk, 23 Nisan 1920'de Türkiye Büyük Millet Meclisi'ni (TBMM) açarak, ülkenin geleceği için önemli bir adım atmıştır.

23 Nisan, Türkiye Cumhuriyeti'nin kurucusu Atatürk tarafından halk egemenliğini simgeleyen ve Türk milletinin iradesinin vücut bulduğu bir gün olarak kabul edildi.

Atatürk, 23 Nisan'ı “Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı” olarak ilan etmiştir.

Bu karar, halk egemenliğinin önemini vurgularken, çocuklara olan sevgisini ve onların gelecekteki Türkiye'nin teminatı olarak rol alacaklarına duyduğu güveni simgeler.

Bu nedenle, her yıl 23 Nisan’da çocuklar için çeşitli etkinlikler düzenlenir.

23 Nisan, Türkiye'nin dört bir yanında coşku içinde kutlanır ve dünya çapında da çeşitli etkinliklerle anılır.

Bu tarih, Türk milletinin bağımsızlık ve özgürlük mücadelesinin simgesel bir günü haline gelmiş ve Türkiye'nin demokratikleşme yolundaki önemli adımlarından biri olarak tarihe geçmiştir.

NEDEN ÇOCUKLARA ARMAĞAN EDİLDİ?

Atatürk'ün, çocuklara duyduğu sevgi ve güvenin bir ifadesi olarak, bu özel günü 1929 yılında dünya çocuklarına armağan etmiştir.

Böylece Türkiye, dünya genelinde çocuklara bayram hediye eden ilk ülke olmuştur.

Bu jest;

Atatürk’ün, çocukları geleceğin teminatı olarak gördüğünün ve onlara olan inancının bir göstergesidir.