JİP

İki acemi er paraşüt eğitimlerini tamamladıktan sonra ilk atlayışları için havalanırlar.

Makul seviyeye geldiklerinde komutanları son kontrolleri yapıp:

-“Atladıktan bir süre sonra paraşütün sağ tarafındaki ipi çekin, paraşütleriniz açılacaktır. Şayet açılmazsa hiç telaşa kapılmayın, sol tarafta yedek bir ip var onu çekin, sorun kalmaz. İndiğinizde sizi bir jip bekliyor olacak ve sizi karargaha geri götürecek.”

Askerler korkarak da olsa atlamışlar. Heyecanla sağ taraftaki iplerine asılmışlar…

Tık yok.

Biraz da korkuyla sol taraftaki iplere asılmışlar, paraşütler yine açılmamış…

Çok sinirlenen asker: -“Bu komutanın hiçbir dediği çıkmıyor; dur bakalım, aşağıda jip de yoksa o zaman görüşürüz onla!”

KAÇ ÇEŞİTMİŞ

Temel’e sormuşlar.

-“Kaç çeşit insan vardır?”

Temel:

-“Üç çeşit vardır demiş. Bunlardan ilki sayı saymayı bilenler, ikincisi sayı saymayı bilmeyenler.”

KAÇ DELİ VAR?

Bir gün tımarhaneden nasıl olmuşsa 20 deli birden kaçmış.

Doktorlar ne yapacaklarını düşünürken, biri fikir vermiş;

-“Birimiz dışarı çıksın ve lokomotif gibi “çuf çuf” diyerek şehri dolaşsın.

Eminim hepsi peşine takılacaktır…

Bakmışlar başka çare yok, birini bu iş için dışarı göndermişler…

Adam akşam döndüğünde peşinde 20 değil 65 kişi varmış!..

KAÇ EDER

Kayseriliye sormuşlar.

-“2 kere 2 kaç eder?”

Cevaplamış:

-“Alıyormuyuz, satıyormuyuz?”

KAÇ KİŞİ

Delinin biri tımarhanenin penceresinden bakıyormuş…

Yoldan geçen bir adam deliye seslenmiş;

-“Hey siz içerdekiler kaç kişisiniz?”

Deli; -“Siz dışarıdaki deliler, esas siz kaç kişisiniz?”

KAVGA SEBEBBİ

Küçük Vincenzo, nefes nefese karakoldan içeri girer.

-“Koşun polis amca, biri babamı dövüyor!”

Polis sokağa fırlar.

İki adamın alt alta, üstüste yuvarlandığını görür.

-“Evlâdım sen merak etme. Ben şimdi onları ayırırım. Söyle bakalım hangisi senin baban?”

-“Ben de bilmiyorum. Zaten onlar da bu yüzden kavga ediyorlar!”

KUAFÖR

Adam, lüks erkek kuaföründe oturmuş bir yandan sakal tıraşı yapılırken bir yandan da ellerini manikür yaptırmaktadır.

Manikürü yapan sarışın adamın ilgisini çekmekte gecikmez, “Güzelim, bu gece benimle çıkmaya ne dersin?”

Kız gülümser, “Özür dilerim ama ben evliyim.”

“Boşversene” der adam, “Kocana telefon et bu gece işin çıktığını eve gelemeyeceğini söyle!”

“İstersen sen söyle, şu anda seni tıraş ediyor…”

NEDEN KORKUTTUN?

Bir gün taksiye binen bir müşteri şoföre bir şey sormak için hafifçe omzuna dokunur.

Şoför bir çığlık atıp, direksiyonun kontrolünü kaybeder, bir otobüse çarpmak üzere iken direksiyonu kırar, kaldırıma çıkıp, bir vitrinin önünde arabayı durdurur.

Arkaya dönüp müşteriye:

-“Bir daha bunu yapmayın!” diye bağırır.

Müşteri ise sakinlikle bir ufacık dokunmanın onu bu kadar korkutup sıçratacağını düşünemediğini söyler.

Bu arada kendini toparlamış olan şoför:

-“Haklısınız, aslında sizin kabahatiniz yok, der, bugün benim ilk taksi şoförlüğüm, 25 senedir cenaze arabası şoförüydüm…”

NEREYE GİTMİŞ?

Temel arabası bozulan bir kadına yardım etmiş…

Kadın onu yemeğe davet etmiş.

Gece birlikte olmuşlar.

Temel eve sabaha karşı dönerken kulağının arkasına bir tebeşir koymuş…

Fadime henüz yatmamış, onu bekliyormuş…

Temel başlamış sıralamaya;

-“Bir kadına yardım ettim… Beni yemeğe davet etti… Oradan çıktık, bir şeyler içtik, sohbet ettik, gülüp eğlendik… Falan filan…”

-“Yalancı” demiş Fadime; “Kulağının arkasındaki tebeşiri görmedim sanma… Sen yine bilardo oynamaya gitmişsin…”

FİKRİN NE?

Doktor, ünlü bir ressam olan arkadaşını ziyarete gitti.

Ünlü ressam, son olarak yaptığı hasta bir adam tablosunu doktor arkadaşına gösterip:

-“Eee, söyle bakalım fikrin ne?” diye sordu:

Doktor tabloya tekrar bakıp cevap verdi:

-“Merak edilecek bir şey yok. Sadece üşütmüş, o kadar…”

NİÇİN?

Karadenizlilere niçin Perşembe günü fıkra anlatılmaz?

Cevap: cuma namazında gülmesinler diye…

ÇOK ÖNEMLİ

Amerika’ya gezmeye giden Papa, otelde sıkılmış ve şoföründen anahtarı alıp, limuziniyle dolaşmaya başlamış.

Bir ara kırmızı ışıkta geçince polis durdurmuş.

Memur bir bakmış ki arabayı Papa kullanıyor.

Hemen telsizden âmirini aramış.

-“Âmirim çok mühim birisini durdurdum, ne yapayım?”

-“Bill Gates’i mi?”

-“Hayır.”

-“Clinton’ı mı?”

-“Daha mühim…”

-“Daha mühim kim var?”

-“Valla âmirim, bilmiyorum ama şoförlüğünü Papa yapıyor.”

ONA OLMAZ

Ölüm yatağındaki kadın kocasına sormuş:

-“Bana söz ver, ben öldükten sonra elbiselerimi evleneceğin kadına giydirmeyeceksin…”

Adam;

-“Saçmalama birincisi sen haftaya kalmaz iyileşirsin, ikincisi onun boyu seninkinden ufak elbiselerin ona olmaz…”

MUAYENE

Adam karısı ile birlikte doktora muayene olmaya gider.

Muayene biter ve doktor odasından çıkarak kadının yanına gelir ve Kocanızın ölmemesini istiyorsanız şu kâğıda yazdıklarımı uygulayacaksınız der ve sıralar:

“1- Sabahları güler yüzle güzel bir kahvaltı hazırlayın ve işe mutlu gitmesini sağlayın

2- Öğleleri eve geldiğinde güler yüzle karşılayın ve güzel bir öğle yemeği ile takdir edildiğini hissettirin, böylece günün geri kalan kısmını da iyi geçirmesine yardım edin.

3- Akşamları eve geldiğinde yemek özellikle güzel olmalı. Eve gelince eline bir kadeh içki verin dinlenmesini sağlayın.

4- Onun gönlünü hoş edin…

Eğer bu dediklerimi harfiyen uygularsanız kocanızın sağlık yönünden hiçbir problemi olmayacak…”

Eve geldiklerinde adam karısına sorar,

-“Ne dedi doktor sana?”

“Çaresi yokmuş ve ne yazık ki ölecekmişsin...”

MÜEBBED

Zamanın en büyük Mafya babası çok ağır bir suçtan yargılanmaktadır ve idamı istenmektedir.

Jüri üyelerinin içinde Temel de vardır.

Mafyanın adamları mahkemeden önce Temeli bir kenara çekerler ve şöyle derler:

-“Temel ne yap et Baba için alınacak kararı müebbetle çevir yoksa bu senin sonun olur…”

Temel’in içine korku düşmüştür: “Acep ne yapsam da bu adamı kurtarsam?” diye düşünür.

Dava başlar günlerce devam eder ve nihayet Jüri üyeleri karar vermek üzere odalarına geçerler.

Aradan uzun bir süre geçtikten sonra jüri geri gelir ve kararını okur:

“Müebbet hapis!”

Bunu duyan Babanın adamları ne yapacaklarını şaşırırlar doğru Temel’e gidip:

-“Aferin sana Temel… Şimdi gözümüze girdin!” dedikten sonra sorarlar:

-“İyi güzel de bu işi nasıl başardın?”

Temel: -“Sormayın bre uşaklar… Millet ‘Beraat Beraat’ diye tutturdu Müebbette çevirmek kadar aklan karayı seçtim…”

NASIL ANLADIN

İki sarışın bir yandan içerek yolculuk yapıyorlarmış.

Bir ara biri diğerine; “Kasabaya yaklaştık galiba?” demiş.

Öteki;

-“Nereden anladın?” diye sormuş.

-“Git gide daha fazla adam ezmeye başladık ta…”

NASIL BİLDİN

Genç delikanlı heyecanla annesine gelir ve âşık olduğunu, evlenmek istediğini ve annesini tanıştırmak istediğini söyler.

Ama sadece eğlence olsun diye eve 3 kız getireceğini ve annesinin evleneceği kızı tahmin etmesini ister.

Ertesi gün 3 güzel kızla eve gelir.

Otururlar bir süre sohbet ederler.

Bir süre sonra çocuk heyecanla annesine sorar “Tahmin ettin mi?” diye.

Anne, duraksamadan cevap verir: “Ortadaki kızıl saçlı”

Oğlan hayretle annesine sorar: “İnanılmazsın anne, nasıl bildin?”

Anne cevap verir: “Ondan hiç hoşlanmadım.”

NE İŞİ VARDUR?

Temel ile Dursun bir gün demişler ki:

“Ula bütün âlem şair oldu. Biz niye şiir yazmıyoruz.”

Temel hemen oturmuş bir şeyler karalamış:

“Bolu Mengen Gerede,

Hamsi oynar derede,

Benim sevgilim nereye gitmiş olabilir ki?”

Dursun bakmış; “Olmadı” demiş.

-“Neye olmadı uşağum?”

-“Ha uşak!, hamsinin derede ne işi vardır?”

RÖTUŞ

“Temel çok iyi bir doktordur” demiş Cemal…

“Nereden biliyorsun?” diye sormuş arkadaşı.

“Geçen yıl çok pahalı bir ameliyat olmam gerekiyordu, param yoktu, röntgende rötuş yaptı.”

SAĞLIKLIYMIŞ

Hemşire, Doktora:

-“Ne zaman tansiyonuna bakmak için eğilsem hastanın nabzı hızlanıyor, tansiyonu yükseliyor. Ne yapsam Doktor Bey?”

-“Bu sağlıklılık belirtisi Hemşire Hanım. Yakanızı iliklemeniz yeterli.”

SARIŞIN AKLI

Sarışının biri, İstanbul’da bir galeride yeni otomobillere bakıyordu.

Bir spor arabanın önünde durdu:

-“Çok hızlı gider mi bu?” diye sordu satıcıya…

-“Hızlıdır… Bu araba sizin olsun şimdi, yarın saat 3’te Kars’ta olabilirsiniz… Almak ister misiniz?”

-“Biraz düşüneyim” diyerek ayrılmış galeriden.

Ertesi gün galeriye geri dönmüş ve demiş ki:

-“Arabayı istemiyorum. Bütün gece uyumadım ve yarın sabah saat 3’te Kars’ta olmak için bi sebep aradım, ama ne yazık ki bulamadım…”

ÇOK KOLAY!

Detektif olmak üzere 3 sarışın polis teşkilatına müracaat etmişler.

Komiser Kâzım imtihana giren birinci kıza bir dosyadan çıkarttığı bir resmi göstererek, beş saniye içinde cevap vermesini söylemiş:

“Söyle kızım” demiş “Bu bir suçlunun resmi, bu adamın bariz ne özelliği var? Bunu ileride nasıl tanırsın?”

Kız şöyle bir durmuş ve “Çok kolay” demiş “Adam tek gözlü” Komiser Kâzım resime bakmış ve “Kızım bu resim profilden, yani yandan çekilmiş. Tabi tek göz göreceksin…” demiş.

Aynı resmi ikinci kıza gösterip aynı suali sormuş ve “Bana bak” diye ilave etmiş “Doğru dürüst bir cevap ver!”

İkinci kız “Bu adamı tanımak çok kolay” demiş “Çünkü adamın tek kulağı var” Komiser Kâzım “Kızım!” diye bağırmış “Bu resim profilden dedik yaa!… Adamın suratının öbür yanını göremiyoruz. Onun için kaç gözü, kaç kulağı olduğunu bilemeyiz…”

Kâzım üçüncü kıza “Kızım lütfen akıllı bir cevap vermeye çalış. Beni çıldırtma. Bu adamın bariz özelliği nedir, bu adamı ileride nasıl tanırsın?” diye sormuş.

Kız; “Bu adam lens takıyor” diye cevap vermiş.

Komiser Kâzım şaşkın, şaşkın resme bakmış ama adamın lens takıp takmadığını bir türlü anlayamamış.

Merak etmiş adamın dosyasını açıp okumuş, dosyadaki bilgiye göre hakikaten adam lens takıyormuş.

Komiser Kâzım üçüncü kıza hayranlık içinde “Aferin kızım” demiş “Doğru bilmişsin. Şimdi söyle bakalım bu adamın lens taktığını resimden nasıl anlayabildin?”

Kız “Çok kolay” diye cevap vermiş:

“Tek gözlü, tek kulaklı bir adamın gözlük takacak hali yok ya!”

KÜTÜPHANE

Sarışının biri kütüphaneye gitmiş ve direk bankoya yönelerek görevliden bir hamburger, bir kola ve bir de patates kızartması istemiş.

Görevlinin saf saf yüzüne baktığını gören sarışın bu sefer daha yüksek sesle:

-“Anlatamadım galiba beyefendi, bana bir hamburger, bir kola, bir de patates kızartması” demiş.

Artık iyice sinirlenen görevli:

-“Hanımefendi, burası kütüphane!” demiş.

Sarışının yüzü kıpkırmızı olmuş, özür dileyip çok çok kısık bir sesle fısıldayarak:

-“Pardon pardon, bana bir hamburger, bir kola ve bir de patates kızartması…”

ŞAŞIRMADIM

Gorilin biri bara girmiş.

Barmenden bir içki istemiş.

Barmen çok şaşırmış tabii ama belli etmeden gorilin içkisini vermiş…

Hesap ödeme zamanı gelince de üç misli fazla söylemiş.

Goril ses çıkarmadan ödemiş.

Barmen; “Şey, buraya pek goril gelmez” deyince, Goril;

SAĞOL

Bir sarışını kaçırmışlar.

Zorro da onu kurtarmaya gelmiş.

Kaçıran herifi bir-iki hareketle devirdikten sonra Zorro, adamın giysilerine kılıçla “Z” harfini çizmiş. Sarışın hayranlık içinde şöyle demiş: “Sağol Züpermen!”