İktidar sahipleri medya araçlarına olanca gücüyle baskı uygulamaya başladı. Muhalif kanalları susturmak için elinden geleni yapıyor.
Diktatörlükle yönetilen çok sayıda ülkeden bile daha kötü duruma gidiyor memleket. Ekrem İmamoğlu’nun gizli tanık hikayeleriyle tutuklanmasından sonra iktidarı eleştiren medya kanallarının önemli bir kısmı ciddi cazalar yedi. Yine çok sayıda gazeteci tutuklandı, yurt dışı yasağı konarak salıverildi ama kimine ev hapsi, kimine değişik cezalar verildi. Gerçekte medya yargı sopasıyla kontrol edilmeye çalışılıyor.
Yandaş medyanın çığ gibi büyüdüğü birçok kesim tarafından kabul ediliyor. Malum iktidar partisine ayrılan zaman muhalefete ayrılan zamanın on on beş kat üzerine çıktı. Hatta kurgu haber yapanlar daha çok nemalanıyor olmalı ki, muhakemeden uzak haber ve yorumlar yapmaya başladılar. Hele A ile başlayan kanalların haberleri insanda gına getiriyor.
Siyaset de bir yandan kirleniyor. Saldırılar seviyeyi iyice düşürdü. Ulusal medya buna çanak tutuyor. İnsanımızı birbirine karşı bilemeye devam ediyor. Haberler yönlendirme amaçlı görünüyor. Milletimiz neye inanacağını şaşırıyor.
Maşallah medyamız beyazı kara, karayı beyaz yapabiliyor. Bir yanlış, başka bir yanlışla örtülmeye çalışılıyor.
Hep anlatılır medyanın gücü üzerine. Günün birinde Papa İtalya’nın şehirlerinden birine ziyarete gider. Havaalanında uçaktan inerken gazeteciler “efendim genelevi ziyaret edecek misiniz” diye sorar. Şehirle ilgili çok fazla bilgisi olmayan Papa da şaşkınlıkla “burada genel ev var mı” diye sorar. Ertesi gün gazete manşetleri “Papa ayağının tozuyla genelevi sordu” şeklindedir.
Konuya nereden bakılacağı aslında çok önemlidir. Medya bu anlamda kitleleri çok rahat yönlendirebilmektedir. İnsanımızdaki köşe dönmecilik, kötülüklerin normal, doğruların kerizlik olarak algılanmaya başlamasında medyanın rolü yoktur diyemez hiç kimse.
Medya kamusal görevini yerine getirirken, olayları ve gelişmeleri milletle paylaşırken, gerek manşetler, gerekse atılan haber başlıkları titizlikle seçilmelidir aslında.
Yandaş kanallarda, özellikle milletin vergileriyle para harcayan devletin kanallarında bazı partilerle ilgili haber neredeyse yapılmıyor. Yapılırsa da milleti ayrıştırmaya, muhalefeti eleştiren yayınlar yapılıyor. Oysa bütün maaşlarını ve masraflarını milletin tamamı ödüyor.
Kalem kılıçtan her zaman keskindir. Önemli olan kesmek değil, kesme duygusunu uzaklaştırmaktır. Pozitif, kırmadan, dökmeden yürüyen bir medya, toplumun değerlerini her zaman yükselten, insani özellikleri geliştiren medyadır.
Medya bilgilendirir. Paylaştırır. Haberdar eder. Dürter. Uyarır. Uyandırır. Toplar. Değerleri yükseltir.
Ulusal medya neredeyse iktidarın basını haline gelmiştir. Hangi kanala baksanız başka bir duruş görme şansı kalmamıştır milletin. Oysa milletin yarısından fazlası da kendi partilerindeki gelişmelerle ilgili haberlere merak duymaktadır. Topu topu üç beş tane muhalif kanal kaldı. Onlar da cezalarla boğuşuyor.
Basının tek taraflı yayın yapması inandırıcılığını da yitirmektedir. Aslında yandaşlık da inanmadığını yapmayı gerektiriyor sanki.