DÖVÜŞ TEKNİĞİ

Hamit Abi ve arkadaşları bir kafeye gider ve otururlar.

Diğer masada da bayanla oturan bir adam vardır.

Kadınla birlikte oturan adam birden kalkar ve karşı masadaki adama “Alooo kardeşim, sen benim kadına mı baktın?” diye diklenir.

Diğer adam “Yok hayır” falan der ama adam bunu dışarı çıkarır.

Dışardan patırtı kütürtü sesleri gelir. Kadınla birlikte olan adam içeri girer ve “Bruce Lee, Kençova taktiğini kullandım” der.

Sonra birine daha çıkışır ve aynı şekilde kavga eder. Onu da “Tokio Okaşiva” taktiğini kullanarak dövdüğünü söyler. Sonra da bizim Hamit abiye laf atar: “Benim kadına mı baktın sen?”

Hamit Abi: “Evaat, nolmuş lan baktıysak, yemedik ya?”

Adam: “Gelsene sen dışarı benle” diye çağırmış dışarı.

Hamit Abi: “Tamam çıkalım” İkisi de dışarı çıkar ve yine patırtı kütürtü sesleri duyulur.

Bu kez Hamit Abi içeri girer ve şunu söyler: “Mitsubishi Krikosu ile dövdüm keratayı…”

SABAH ÇORBASI

Adamın biri sabah kalkıyor ve karısından çorba istiyor.

Karısı ise sabahın köründe bunu yapmak istemiyor.

Bunun üzerine adam lokantaya gidiyor ve bir çorba istiyor.

Bekliyor bekliyor ama çorbası bir türlü gelmiyor.

Sabahtan beri bir çorbaya ulaşamadığı için sabırsızlanıyor.

Sonra gözüne bir adam ilişiyor.

Önünde bir çorba var ama adam içmiyor ve gazete okuyor.

Hemen adamın masasına gidiyor ve onun çorbasını içmeye başlıyor.

Bir de ne görsün çorbanın dibinde bir böcek var.

Böceği görmesiyle istifra etmesi bir oluyor. Bu sırada gazetesini okuyan adam: “Sen de mi böceği gördün?” diyor.

BOĞULDUM

Adamın biri ölüyor ve öbür tarafa gidiyor. Orada bu kişiye tekrar dünyaya dönmesi için bir şans tanınıyor ve dünyaya ne olarak dönmesi soruluyor, o da “Ben balina olmak istiyorum, bıcı bıcı yüzmek istiyorum” diyor.

Bu isteği kabul ediliyor ve dünyaya gönderiliyor.

Ancak bir süre sonra tekrar öbür tarafa geliyor.

Ne olduğu sorulunca da “Boğuldum” diyor.

KEL TALİHİ

Bizim Temel sinemaya gitmiş.

Oturmuş, bir bakmış önünde aynı Dursun'un kafaya benzeyen kel bir adam. Avcunu öpüp, bir şaplak atmış.

Adam döner dönmez de: “Ula Dursun ne yapıyısın?” diye sormuş.

Adam da: “Yav ne Dursun’u kardeşim manyak mısın?” diye kızmış.

Adam yerini değiştirmiş önlere gitmiş. Biraz sonra da bizimki gitmiş adamın arkasına oturmuş, avcunu öpüp yine bir şaplak atmış.

Adam döner dönmez de: “Ula Dursun ne yapıyısın?” diye sormuş.

Adam da: “Yav ne Dursun'u deli herif?” diye kızmış ve yine yerini değiştirmiş.

Temel de hemen arkasına oturmuş ve bir daha şaplak atarak: “Ula Dursun, yarım saattir sen diye başka bir adama vuriyurum” demiş.

RECAİ

Köylüler, kahvedeki televizyondan Ecevit'i izliyorlarmış.

Recai hemen atlamış: “Biz Ecevit benim kankam, tanır beni”

Köylüler inanmamış tabii.

Recai, çok ısrar edince, ispatlamak için bir heyet toplayıp Ankara’ya gitmişler.

Ecevit gerçekten de Recai'yi tanıyormuş.

Heyet hayret eder şekilde köye dönmüş.

Daha sonraki bir gün ise TV'ye Clinton çıkmış.

Recai yine: “Bu Clinton da beni tanır, aramızdan su sızmaz”

Köylü bu hikâyeye önce inanmamış ama Recai yine çok ısrar edince kendilerini ABD'de bulmuşlar.

Miting öncesi Recai, Clinton'ın yanına gitmeden önce köylülere “Siz burada bekleyin, ben birazdan kankamla gelicem” demiş.

Köylüler başlamış beklemeye.

Ve bir anda ortalık alkışlara, bağrışmalara bürünmüş.

Bir de bakmışlar, Clinton ile Recai cidden el ele kol kola sohbet ede ede geliyorlar.

O sırada iki Amerikalı da kendi aralarında konuşuyormuş:

“Yahu şu bizim Recai de, yanındaki adam kim?”

ATIN CEHENNEME

Fıkranın kahramanı ölmüş ve öbür tarafta hesabı incelenmeye başlanmış.

Defterdeki veriler çok kötüymüş.

Melek kararını vermiş:

“Cehenneme!”

Zebaniler bunu götürürken birden bağırmaya başlamış:

“Olmaaz. Ben dünyadayken bir dilenciye 100 lira vermiştiiim…”

Zebaniler gelip bu durumu Melek'e iletmişler.

Melek bir an düşünmüş ve sonra:

“Lan verin şunun 100 lirasını, atın cehenneme!”

PARAŞÜT

Adamın biri paraşüt almak için bir dükkâna girer ve satıcı malını öve öve bitiremez.

Adam merakla sorar: “Peki ya, paraşüt açılmazsa ne olacak?”

Satıcı: “Olur mu beyefendi yedeği var onu açarsınız”

Adam: “Peki ya o da açılmazsa?”

Satıcı: “Hiç meraklanmayın beyefendi, ürünlerimiz garantilidir, getirin değiştiririz…”

3 HAFTA

Adamın biri son durumunu sormak için doktoruna gider.

Doktor dosyaları inceler ve kötü haberi verir: “Efendim, sizin 3 haftalık ömrünüz kalmış, vee…”

Hasta: “Evet devam edin!”

Doktor: “3 haftadır da size ulaşmaya çalışıyoruz…”

ÖPÜCÜKLE ÖDEME

Anne ile kızı bir tuhafiyeye giderler.

Birkaç ürün aldıktan sonra hesabı ödemek için kasaya giderler.

Kasadaki adam kızdan çok hoşlanır ve “Borcumuz ne kadar?” diye soran kıza “İki öpücük” der.

Kız annesine dönerek konuşur:

“Anne bir zahmet borcumuzu ödeyiver…”

 FARKLI TEDAVİ

Genç bir bayan annesiyle birlikte doktora gitmiş ve hastalık belirtilerini anlatmış. Doktor: “Soyunun da bir bakalım” demiş.

Genç bayan ise: “Hasta olan ben değilim, annem” demiş.

Doktor ise: “Ha öylemi! O halde şu ilaçları kullansın geçer” demiş.

LASTİK DEĞİŞİMİ

Adamın biri yolda ilerlerken bir kadını arabasının lastiği patlamış bir şekilde görür ve yardım etmek için durur.

Uğraşır uğraşır ama bijonları bir türlü sökemez.

Sonra kadın bijon anahtarını alır ve hepsini takır takır söker.

Adam ise şaşkınlıkla:

“Aaa! Nasıl yaptınız bunu?” der.

Kadın ise kalın bir sesle:

“Ayy kız! Merter E5'te her zaman başımıza geliyor bunlar!” der.

TANIYAMADIM

Kadının teki ölmüş ve öbür tarafta isterse tekrar dünyaya dönebileceği söylenmiş.

O da: “Evet isterim ama çok güzel olmak istiyorum” demiş.

Kabul edilmiş ve bayan güzel olarak dünyaya geri dönmüş.

Fakat bir kaç saat sonra kadın tekrar öteki tarafa gelmiş.

Bunu gören melek, kadını getirene sormuş: “Ya niye bunu bir daha niye getirdin?”

Cevap: “Kusura bakmayın, tanıyamadım…”

EYFEL İÇKİSİ

Adamın biri Eyfel Kulesi'nin en üstündeki restorana çıkmış ve Amerikan bara yaslanmış ve viski istemiş..

Başka biri yanına gelerek, bir “Eyfel İçkisi” istemiş.

Bizimki hemen sormuş:

“Nedir bu içki?”

Cevap: “Bu mu? Eğer bunu içip bu kuleden aşağı atlarsan, yere çakılmana çok az kala tekrar yukarı çıkarsın” Bizimki de , “Hadi ya. Bir göstersene” demiş.

Adam içkisinden bir yudum almış ve aşağı atlamış.

Gerçekten de yere çok az kala adam tekrar yukarı çıkmış.

Bizimki de “Ben de yapayım!” diyerek içkiden bir yudum almış ve aşağı atlamış, ancak yere çakılmış.

O sırada barmen, içkisinden içip tekrar yukarı çıkan adama: “Süpermen çok adi herifsin biliyor musun?” demiş.

BEŞ PARA

Adamın teki anlatıyormuş:

“Geçen gün, yolda önümü kestiler ve ya paran ya namusun?” diye sordular.

Dinleyenler “Eee peki sen ne yaptın?”

Cevap: “Beş para verdiysem namussuzum”

CAMCI

Camcının teki bir eve cam takmaya gitmiş. Kapıyı açan kadına:

“Merhaba ben camcıyım kırılan pencerenizi değiştireceğim” demiş.

Kadın, “Pencere arka odada” diyerek yollamış.

Bir müddet sonra kapı zili çalmış.

Kadın tekrar kapıyı açmış ve ne görsün, bir az önce içeriye aldığı camcı kapıda.

Merakla sormuş tabi:

“N’oldu?”

Camcı üzerini başını silkelerken cevaplamış:

“Düştük be ya!”

KİM O

3 tane yaşlı amca bir gün oturuyorlarmış.

Birinci yaşlı demiş ki:

-“Ben artık merdivenleri bile çıkamıyorum.”

İkincisi demiş ki:

-“Benim de kulaklarım duymuyor.”

Üçüncüsü ise;

-“Allaha şükür benim öyle bir derdim yok” dedikten sonra kulağını çekip masaya vurmuş sonrada kapıya dönerek bağırmış:

-“Kim o?”

YAŞ MESELESİ

İki yaşlı dertleşiyormuş

İki yaşlı adam karşılıklı dertleşiyorlarmış.

Biri demiş ki:

-“Şu sağ bacağımdaki romatizma ağrısına artık dayanamıyorum! Ne diye ağrırsa kör olası?”

-“Neden olacak, demiş diğeri... Yaşlılıktan! Bunların hepsi yaşlılık alâmetleri!”

-“Saçma, demiş bacağı ağrıyan. Sol bacağım da sağ bacağım ile aynı yaşta, o neden ağrımıyor?”

ÜÇÜ DE

Avukat, müvekkiline telgraf çekti: “Başınız sağ olsun. Karınızın cenazesinin gömülmesini mi, mumyalanmasını mı, yoksa yakılmasını mı istersiniz?”

Ertesi gün cevap geldi: “Emin olmak için üçü de yapılsın.”

TURKISH HELL

Dört samimi arkadaş aynı arabada yolculuk ederken trafik kazasında ölürler. 

Azrail, “Türk Cehennemine mi Avrupa Cehennemi’ne mi gitmek istersiniz?” diye sorar.

“Fark nedir” diye sorarlar. 

Azrail; “Avrupa Cehenneminde her gün bir kepçe, Türk Cehenneminde her gün bir kova b.k yersiniz” der. 

Üç tanesi “Biz Türk doğduk, Türk ölürüz” derler.

Bir tanesi ise uyanıktır, Avrupa cehennemini seçer. 

Ve aradan epey zaman seçer Avrupa Cehennemindeki adam artık kepçe kepçe yemekten bıkmıştır, arkadaşlarının durumunu merak eder, hallerini görmek için ziyarete gider. 

Oysa onlar şen şakrak gülerek karşılarlar onu. 

Dayanamaz sorar:

-“Ben bir kepçesini azmedemezken, siz her gün bir kova b.k yiyip nasıl bu kadar neşeli olursunuz?”

“Oğlum!” derler “Burası Türk Cehennemi, bir gün b.k olur kova olmaz, bir gün kova olur b.k olmaz, bir gün görevli işe gelmez, 3 aydır bir b.k yediğimiz yok ki!”

ATOM BOMBASI

AB’ye almak için ülke temsilcilerini sınava tabi tutuyorlar.

Birinci temsilciye soruyorlar;

-“İlk atom bombası ne zaman atıldı?”

-“1945 yılında...”

-“Tamam bildiniz, içeri buyurun.”

İkinci temsilciye soruyorlar;

-“İlk atom bombası nereye atıldı?''

-“Hiroşima'ya…”

-“Tamam siz de bildiniz, içeri buyurun.”

Sıra Türk Temsilcisine gelmiştir;

-“Atom bombasının atıldığı Hiroşima’da kaç kişi öldü ve ölenlerin isimlerini alfabetik sırayla söyleyiniz...”

JENNİFER LOPEZ

Bir gün ormancının biri dalları nehrin üzerine sarkan ağacın dallarını keserken baltasını suya düşürür.

“Aman Tanrım” diye bağırdığında bir ruh belirir ve “Ne diye bağırıyorsun?” der.

Ormancı “baltasını suya düşürdüğünü ve yaşamını sürdürebilmek için o baltaya ihtiyacı olduğunu” söyler.

Ruh suya dalar ve elinde bir altın balta ile tekrar belirir.

“Baltan bu muydu?” diye sorar.

Ormancı “Hayır” diye cevaplar.

Ruh suya tekrar dalar ve bu sefer elinde gümüş bir balta ile tekrar belirir ve yine sorar;

“Baltan bu muydu?”

Ormancı yine “Hayır” diye cevaplar.

Ruh suya tekrar dalar ve bu sefer elinde demir bir balta ile tekrar belirir ve yine sorar;

“Baltan bu muydu?”

Ormancı “Evet” der.

Ormancının dürüstlüğü Ruhun çok hoşuna gider ve baltaların üçünü de kendisine verir.

Ormancı mutlu bir şekilde evine döner.

Bir zaman sonra ormancı eşiyle birlikte nehir boyunca yürürken karısı suya düşer ve ormancı;

“Aman tanrım” diye bağırır.

Ruh yine belirir ve sorar.

“Ne diye bağırıyorsun?”

Ormancı “Karım suya düştü” der.

Ruh suya dalar ve Jennifer Lopez ile birlikte geri döner.

“Senin karın bu mu?” diye sorar.

Ormancı “Evet” der.

Ruh sinirlenmiştir;

“Yalan söylüyorsun. Gerçek bu değil!” der.

Ormancı;

“Özür dilerim. Ortada bir yanlış anlaşılma söz konusu. Eğer Jennifer Lopez için ‘hayır’ deseydim bu sefer Catherine Zeta-Jones ile geri dönecektin. Ona da hayır deseydim, karımla dönecek ve her üçünü de bana verecektin. Ben fakir bir adamım ve üç kadının sorumluluğunu taşıyabilecek durumda değilim. Jennifer Lopez'e evet dememin sebebi budur.”