Memleketi idare edenler kader planı deyip geçti. Oysa yüce Allah daha süt kokan çocukların kaderine neden böyle bir yazı yazsın değil mi? Yılların ihmali, suistimali, hırsızlığı, ar ve ahlak erozyonu, vicdan yoksunluğu, şeytanın aklına gelemeyen hile, hurda ve benzeri sahtekarlıklar yüzyılın depremiyle ortaya çıkıverdi. On binlerce canı koparıp aldı. Suç işleyecek yaşa gelmemiş, hiçbir suçu olmayan melek yüzlü, süt kokulu çocuklar toprak oldu.
Uzun süredir milletin iş ahlakının bozulduğu, bozulmanın sürekli arttığı ayan beyan görünüyordu. Gıdadan tutun da hemen bütün sektörlerde insanın elinin değdiği bütün işlerde hile ve sahtekarlıklar çığ gibi büyüyordu. Sahte içkiden onlarca hayatını kaybeden vatandaşımız oluyordu. Devlet mücadele etmeye çalışıyordu ama nafile. Sahtekârlar başka bir taşın altından mantar gibi bitiveriyorlardı. İmar ve inşaat sektöründe hediyeler aleni veriliyordu. Zaten iktidar sahipleri iki de bir imar affı da çıkarıveriyorlardı. Sorunun temeline inilmediği için, caydırıcı cezalar da olmadığı için minareyi çalan kılıfını hazırlıyordu.
Depremin şiddeti çok yüksekti gerçekten. Ama şiddete sığınmanın hiçbir anlamı yok. Neden? Çünkü aynı yerde camı bile kırılmayan binalar vardı. Tekniğine uygun yapılmış. 500 değil 600 atom bombası atsan yıkamazsın.
Milletimiz depremde zarar gören vatandaşlarımıza yüreğiyle yardımcı oldu. Gerek elindeki giyim-kuşamdan gerekse tarhana, bulgur, salçadan bir dilim ekmeği paylaşır gibi yardım için gönderdi. Evindeki sobayı gönderen yaşlı ninelerimiz vardı. Odun da koydum içine üşümeyin diyorlardı.
Köylülerimiz traktörleriyle odun toplayıp hazırladılar kardeşlerimiz üşümesin diye. Yine köylerde kadınlar mahalle fırınlarında ekmek yapıp, bölgeye gönderdiler.
Deprem faciasının bir yanında yardım ve destekler konusunda insanın yüreğinin acısını bir nebze olsun azaltan gönüllülük hareketleri devam ederken karanlıklara da şahit olduk maalesef.
BDDK, kredi kartlarının temassız kullanımını bir hafta durdurdu. Depremde hayatını kaybeden canların kredi kartları çalınmıştı. Ağır hasar olan binalardan insanların ziynet eşyaları, özel eşyaları çalınmıştı. Hayatları çalınmış canların kredi kartları, özel eşyalarını çalanlar ortaya çıkmıştı. İnsanın akıl edemeyeceği, kırk yıl düşünse aklına gelemeyecek olaylar yaşanmıştı.
Sahte hesaplarla yardım toplayanlar oldu. Telefonlara uyarılar gelmişti. Yardım kurumlarının gönüllü kuruluşların hesapları taklit edilmişti.
Adını duymadığımız, dünyanın en ücra yerlerinden yardım gönderen insanlar olmuştu. Sormadan arama ve kurtarmaya gelen Azeri soydaşlarımız yüreklere su serpmişti. Dünyanın dört bir tarafından yardımlar yağmıştı.
Devlet ne yazık ki müdahalede geç kalmıştı. İlk andan itibaren ordaydık demeçleri ne yazık ki inandırıcı olmadı. Yıkılanları dahi korumakta, organize olmakta çok gecikti. Alana müdahalede siyasi davrandı. Hala konteynırlarda yaşamını sürdürmeye çalışan depremzedelerimiz var. Kızılay, AFAD gibi kurumların sömürüldüğü, liyakatten uzak insanların bu kurumların içini boşalttığı ortaya çıktı.