Büyük Dedesi, Sarıkamış'ta şehit düştü. Dedesi İdris çok zor şartlarda hayata tutundu. Yokluk yıllarında, herkes gibi onlar da çile çekti...

Büyük Dedesi, Sarıkamış'ta şehit düştü. Dedesi İdris çok zor şartlarda hayata tutundu. Yokluk yıllarında, herkes gibi onlar da çile çekti... Sonra, zamanı geldiğinde İdris de askere alındı ve Çanakkale' de, Kilitbahir'de Değirmenburnu Tabyası'nda askerliğini yaptı...Askerlik dönüşü Köyünde muhtar olarak köylüye yardım etti... Evlendi. Çocukları oldu. Erkeklerden Ahmet, Durdu, Yusuf da köylerinde kendi hallerinde yaşadılar. Yaylacılık geleneğini sürdürdüler. Onların da çocukları oldu ve geniş bir aile oldular. Sonra art arda hayata veda ettiler. Ahmet'i oğlu Halis de ilk defa okuyan kişi oldu. Öğretmen Okulu'na gitti ve 1970 yılında öğretmenliğe başladı... Beş yıl Girusun'da görev yaptıktan sonra, dedesinin askerlik yaptığı Çanakkale 'ye atandı. Sonra Eğitim Araçları Merkezine önce öğretmen olarak atandı sonra da orada müdür olarak görev de yaptı... Çanakkale Milli Eğitimin altın kadrosu diyebileceğimiz bir dönemde, Çanakkale için güzel işler yaptılar. Bu dönemde, bilhassa Gelibolu Yarımadası 'ndaki Savaş Alanları ve Şehitliklerimiz için o dönemde sağ olan birçok Gazimizle röportaj yaparak kayda alınmasını sağladı. Türkiye' de Çanakkale Savaşları üzerine çok güzel bir arşiv oluşturdular. Binlerce slat ve fotoğrafın olduğı arşivi oluşturdular. O dönem Eğitim Araçları Merkezi de çok güzel bir kadroyla güzel işler çıkarttı. Ben, o slaytları kullanarak Çanakkale Kahramanlarını anlatırdım. Güzel günlerdi. Sonra 1992 yılında Üniversitemiz kuruldu. Oraya Daire Başkanı olarak geçti. Sonra Eğitim Fakültesi Sekreteri oldu ve oradan da emekli oldu... Eğitim Araçları Merkezleri, bir müddet sonra kapatıldı. Elde olan arşiv de Ankara'ya gönderilmiş. Ankara'da da nerede olduğu bilinmiyor. Bu arşiv kayboldu...
1990 yılı başlarında, Çanakkale 'yi anlatacak  ve ziyaretlerde onlara yardımcı olacak kişilere ihtiyaç vardı ve kamu bu konuda kılını bile kıpırdatmıyordu. İşte o dönemde bir avuç kahraman diyebileceğimiz arkadaşlarımızla Müdürlüğünü Hüseyin Yıldız Ağabey' in yaptığı Cumhuriyet İlkokulu'nda, eğitim ve öğretim bittikten sonra bir araya gelerek bilgi aktarımı yaptık. Ortak bilgiler için çalıştık. Bu dönemde Turizm Derneği Başkanı olan Rahmetli Hüseyin Uluarslan Ağabey, bu faaliyeti kendi bünyesine taşıdı ve Çanakkale 'nin ilk anlatıcılarına Mihmandarlık Belgesi verdi. Bu faaliyet Çanakkale' ye ilgiyi artırdı. Anlatımlar mükemmeldi. Gelen ziyaretçi bir daha geleceğini ifade ediyor ve gerçekten de geliyorlardı. Anlatıcıları da bu dönemde ücret almıyorlar ve fisebilillah Allah rızası için anlatıyorlar. Sonra, bazı kişiler, bu bizim işimiz, siz anlatamazsınız, diye ortaya çıktı. İşte bu dönemde, Kaz Dağı Milli Parkı için Alan Kılavuzluğu yapan kişilerin faaliyeti gibi Çanakkale Milli Parkı Alan Kılavuzluğu da  olabilir, diye bir çalışma yapan Halis Hoca, bu düşüncesini kamuoyuyla paylaştı ve siyaset kurumu da bu düşüncenin arkasında durdu ve Alan Kılavuzluğu müessesesi onun sayesinde kurulmuş oldu. Yarımada'da yüzlerce kişi geçimini sağlıyorsa onun sayesinde oldu derim. Çünkü, anlatıcıları, halka dokunuyordu, heyecanla kahramanlarımız anlatıyorlar. Rahmetli Mehmet İhsan Gençcan Ağabey'in kitaplarını okuyanlar da hemen Çanakkale 'ye gelme planı yapıyorlardı. Şimdi, Şehitlikleri ziyaret için iki milyon kişi geliyorsa hep bu ilk anlatıcıları sayesindedir.. İşte! İlk çıkış noktasını oluşturan bu kişilerden birisi olan Halis Tonka da, 1 Ağustos 2022 tarihi' nde
aramızdan ayrıldı. Kalp krizi sonucu vefat etti. Çanakkale'de birçok hizmeti olan ve Üniversite'de çalıştığı dönemde de öğrencilerine baba şefkatiyle yaklaştığı için çok sevilen bir kişi oldu. Yerel kaynakları üniversite lehine kullanmayı iyi bildi va geride hoş bir seda bırakarak aramızdan ayrıldı... 74 yıllık hayatında ülke menfaatleri için çalıştı. Kalıcı izler bıraktı. Onun arşivlediği  kaynakları bile koruyamadık...
O şimdi Çanakkale yeni mezarlıkta yatıyor. Allah rahmet eylesin. Durağı cennet olsun. Dua ile...
Onu tanıyanlar var oldukça da yaşamaya devam edecektir... Ablama, yeğenlerim Tolga ve Nur'a baş sağlığı ve sabırlar dilerim...
Ve ben de yastayım...