Yakın dönem Türk tarihinin en önemli mevzularından birisi kimlik meselesidir.

Güncel siyasette hala yer bulan bu tartışmalarda kimi zaman bilgisizlikten, kimi zaman konjonktürden, kimi zaman da romantizmden kaynaklanan sebeplerle nesnellikten uzaklaşılmaktadır.
İmparatorluğun son döneminde Türk kimliği, Müslüman kimliği, Osmanlı kimliği üzerine yapılan tartışmalar,  milliyetçilik akımları karşısında devleti kurtarmak için aranan çarelerin mahsulüdür.
 Yusuf Akçura’nın “Üç Tarzı Siyaset”  eseri ile Ziya Gökalp’in “Türkleşmek,İslamlaşmak,Muasırlaşmak” makaleleri esasen devletin içinde bulunduğu durumdan çıkışına dair politik bakışın ne olması gerektiğini ve kimlik meselelerini veciz şekilde ele almıştır. Özellikle Ziya Gökalp’in makalesinin her Türk çocuğu tarafından ezbere bilinmesi gerektiği kanaatindeyim.
Anadolu ve Doğu Trakya bir imparatorluk coğrafyası değildir. Üzerinde yaşayanların ciddi çoğunluğunu kendisini Türk Milletinin ferdi kabul eden insanların oluşturduğu yerde imparatorluk olmaz. Milli devlet olabilir. Türklerin imparatorluk tecrübesi kendisini Türk hissetmeyenlerin de bu coğrafyada yaşayabilmelerini mümkün kılar. Ancak bunun şartlarından birisi kendi kaderini, Türk Milleti’nin kaderiyle birleştirme iradesidir. Türkler için devlet sadece güvenlik, hukuk, diplomasi gibi klasik amaçlara matuf değildir. Aynı zamanda geleneksel olarak Türk Devleti ekonominin de en önemli unsurudur. “Aç halkı tok etmek, çıplak halkı giyimli etmek” Türk devlet geleneğinin toplumcu yönünü ortaya koyar. 
Osmanlıcılık ve İslamcılık fikirleri devletin gücü zirvedeyken çok olumlu sonuçlar verebilmiştir. Ancak güçten düştükçe durum değişmiş asli unsur olan Türk Milleti 200 yıl boyunca sürekli olarak soykırımlara maruz kalmıştır. Dış operasyonlar karşısında Osmanlıcılık nasıl sonuç vermediyse Türkiyelilik kavramı da sonuç vermez. Türkiye terör sorununu ancak ekonomisi ve ordusu ile güçlü olursa çözer. Terör sadece iç mesele değildir. Terör  daha çok dış meseledir. Siyasetin kavramları değiştirme dahil vereceği her taviz terör örgütlerini motive eder propaganda gücünü artırılabilir.
Türkiye’nin sorunlarının kolay çözümleri yoktur. Osmanlı imparatorluğunun yıkılış sebepleri doğru anlaşılmalıdır. Ben birkaçını  kendimce sıralıyorum;
1)Sanayi üretimi azlığı
2)Yetişmiş insan gücü azlığı
3)Yetersiz beslenme,salgın hastalıklar ve sağlık hizmetleri yetersizliği (rakip devletler ile nüfus dengesinin bozulması)
 4)Kapitülasyonlar ve güçlü  ekonominin olmaması gibi sebepleri görebilirsiniz.
Görüldüğü üzere bu durumdaki Osmanlı İmparatorluğu’nun ayakta kalması mümkün değildir.
Bir toplumda üretim azalırsa, şarlatan ve hain çoğalır. Bilinçli birey artarsa rasyonalite artar. Kavram ve değer istismarı toplumları çürütür. Bu bağlamda sebep sonuç ilişkisini doğru kurmak elzemdir.
Cenab-ı Allah, Türk Milleti’nin yar ve yardımcısı olsun.