Geçen yıl yazdığımız, Bir İhanetin İç Yüzü serisinin son yazısı...

Bu yazı serisini daha da uzatacaktım ama, gündemde daha önemli konular olduğu için bu yazı ile bitirmiş oluyorum...
Ocak 1923'te Paşa bir Yunanlı Gazeteciye ve daha sonra da bir Bulgar gazeteciye beyanat vererek Batı Trakya için, savunma açısından dar bir şerit, asker olarak burayı savunmak zor... Burası en iyisi mi Yunanistan'da olmalı, diyor... Bu söz, Doğu Trakya ve İstanbul işgal altındayken büyük devletlere ve hem Yunan hem Bulgar Kamuoyu için siyaseten söylenmiş sözlerdir... Mustafa Armağan, işte Paşa'nın uzun yıllar sansürlenen sözleri, diye paylaşım yaparak, Batı Trakya'yı Paşa sattı'ya getiriyor... 2. Abdülhamit de bir karış toprak kaybetmedi, gibi mesajlara sebebiyet veriyor...
Bu zata cevabımdır...
Batı Trakya'da, 1919 yılında halk oylamasıyla Yunanistan veya Fransa'ya bağlanma konusunda dokuz delege seçimi yapılmıştır... Seçilen delegelerin beş tanesi Müslüman biri Rum , biri Bulgar, biri de Yahudi'dir...Aslında bu seçimde milli duruşu olan ve seçilmesine garanti gözüyle bakılan Peşdereli Tevfik Efendi, Hakkı Bey, Bekir Sıtkı Efendi, Avukat Mustafa Efendi,  Hasan Tahsin seçilmiş olsaydı... Bugün Batı Trakya, diye bir problem olmazdı...Ne yazık ki, başka delegeler seçilir ve onlar Batı Trakya'nın makus talihine kötü bir damga vururlar... 14 Mayıs 1919 tarihinde bu delegeler oy kullanır... Hadi onların da adlarını verelim de hainleri bilin..
Hafız Galip Efendi, Tabak Halil Ağa, Ortacalı Ali Ağa, Karamısaköylü Osman Ağa, Hacı Yusuf, Muis Karasu, Petku Daçef, Zaidis...
Bu kişilerin olduğu yerde, Vamvakas adlı Rum, bizim Müslümanları, Fransız gavuru için mi oy kullanacaksınız, diye iğdiş eder. Şahsi menfaatle Hacı Yusuf hariç hepsi Yunanistan tarafını seçer... Hacı Yusuf, Bulgar Petku Dacef, Yahudi Muis Karasu Fransa der ... Zoidis ve bizim mollalar da Yunanistan der... General Şarpi bu oylama sonucu Batı Trakya'yı terk eder... Yunanistan Batı Trakya'yı işgal  eder... Ertesi gün de bu kararın verdiği güçle İzmir işgal edilir... Her yer  hainle doludur...
 Anadolu tehlikededir... Herkes Anadolu'ya koşar...... Mudanya'dan sonra... Batı Trakya politikası bu ihanetle hiç gündeme getirilmek istenmez..
Burada, halkın suçu yok... Seçtikleri ham softa kaba yobaz  molla efendiler, kendi çıkarları için çalışmış ve tüm Batı Trakya'yı kaybetmemize sebep olmuşlardır... Bu yüzden seçeçeğin adama dikkat etmek gerek... Paşa, bu olayı bildiği için, Batı Trakya için soğuk davranmış... İhaneti cezalandırmıştır... Bir de, konjonktöre göre bu beyanı Yunan Gazeteciye verilmiştir... Bunun bir benzeri de Bulgar gazetesine verilmiştir... Türkiye, o zaman ikinci bir savaşı göze alacak durumda değildir...
İstanbul tehlikededir...
Ya İstanbul Ya Batı Trakya 'da, tercih İstanbul için kullanılmıştır... İyi de yapılmıştır... Kadim İstanbul gitmiş olsa ve Batı Trakya bizde olsa  yorum yapanlar ne düşünürdü acaba... Tarihi çok yönlü ve bilgiye dayalı okumak ve öğrenmek gerek... Tek kaynak size yanlış sonuç verdirir...
 Tıpkı yukarıdaki zat gibi...
Bu bilgileri, Kemal Şevket Batıbey'in" Batı Trakya Türk Devleti" adlı kitapta okuyabilirsiniz...Bu kitap okunurken yüreğinizin elvermediği şeyleri de okumak zorunda kalırsınız... Bu kadar da ahmaklık olmaz, dersiniz... Ama, yapmışız! ...
Abdülhamit döneminde de gerçekten bir karış toprak verilmemiştir! ... Romanya, Tunus, Bulgaristan,Sırbistan, Bosna Hersek , Teselya, Kıbrıs, Özerklik verilerek Girit gibi geniş topraklar verilmiştir...
Abdülhamit de bizimdir ama, öyle ak pak değildir... Sevap ve günahlarıyla anmamız ve ders almamız gerekir...
Ders almamız dileğiyle...
******
 Düşünmeye, okumaya, yazmaya ve konuşmaya devam...