Cumartesi günü çok da ciddi şeyler yazmak istemedim.
Biraz da neşelenelim öyle değil mi?
Kaza mahallinde elinde cep telefonuyla koşturup, “112’nin numarası neydi?” diye birisi bağırıyorsa, bilin ki bizden biridir.
Birbirlerine ana-avrat küfür ederek kavga eden iki kişinin arasına girip, ikisine de birer tokat atan ve onlara “Analar kutsaldır, onlara küfür etmeyin O…pu Çocukları” diyen biri varsa, bilin ki bizden biridir.
Bu olay, kendisine bakamayanların sırf hava olsun diye “İlla da evde hayvan bakacağız” diyerek tutturup, düştükleri rezilliğe bir örnek.
İşte bunlardan biri anlatıyor:
Üç ay önce aileye katılan Necmi ismini verdiğimiz kaplumbağa vefat etmişti.
Çok üzüldük.
Aile arasında sade bir törenle, evin arka bahçesine gömdük.
Hayvancağız durduk yerde can verdiği için, Necmi’nin ölüm sebebini sormak için onu aldığımız dükkâna gittik ve sorduk:
“Sizce neden öldü?”
Cevap şuydu:
“Abi onlar uzun ömürlüdür. Her sene bu mevsimde kış uykusuna yatarlar” dedi.
Beşiktaş-taksim minibüsü.
Kızın biri yanındaki arkadaşına anlatıyor:
“Şekerim YKS’ye beş defa girdim ama yine kazanamadım. Gideceğim sonunda Amerika’ya o olacak. İşte böyle beyin göçü oluyor…”
O sırada arka sırada kızın anlattıklarına kulak misafiri olan yaşlı bir amca şöyle diyor:
“Sen git Amerika'ya, masraflarını ben karşılamazsam da neyim!”
Sokakta yürürken camında, “Bu ev kiralıktır” yazılı evin yanından geçip, bir kaç adım sonra önüne geldiğiniz bir başka evin camında “Bu da” yazıyorsa…
Bilin ki Karadeniz’desiniz.
Zırt-pırt değişen eğitim sisteminde okuyup, 5nci sınıf Fen Bilgisi sınavında öğrencilere sorulan; “Hacim nedir? Bir örnek vererek açıklayınız.” sorusuna:
“Hacdan gelenlere hacım denir. Örnek, nasılsın hacım?” yanıtını veren bir öğrenciyle karşılaşırsanız, bilin ki Türkiye’desiniz.
Lise edebiyat kitabındaki bir metni, tüm sınıf huzurunda sesli okurken
V. Hugo'ya (Victor Hugo), “Beşinci Hugo” diyen bir öğrenci kesin bu eğitim sisteminin bir parçası olmuştur.
Ne yazık ki geri dönüş yoktur.
DAHA NE YAPAYIM?
Bir Pazar günü köyün Kilisesinde, Papaz cemaate vaaz vermektedir.
Ansızın içeri dalan biri, dağdan sel geldiğini haber verir.
Bütün cemaat canlarını kurtarmak için kendilerini dışarı atıp kaçarken, sadece Papaz, bütün ısrarlara rağmen köyü terk etmeyi reddeder.
Cevap olarak da: “Bunca yıldır Tanrıya kulluk ettiğini, istediklerini harfiyen yerine getirdiğini, bu sebepten dolayı onun kendisini koruyacağını” söyler ve Kilisede kalır.
Kısa bir süre sonra sular Kiliseye ulaşır, Papaz çaresiz Kilisenin kulesine çıkar.
Sular kulenin ilk katına yükselirken bir yardım teknesi Papazı kurtarmaya gelir.
Ancak dini bütün Papaz, Tanrı'nın kendisini koruyacağını söyleyerek tekneye binmez.
Sular daha da yükselir. .
Papaz ikinci kata çıkmak zorunda kalır.
Bir yardım teknesi daha gelir, ancak Papaz, yine “Tanrı’nın kendisini koruyacağına olan inancının tam olduğunu” söyleyerek tekneye binmez.
Sular iyice yükselir.
Papaz artık çan kulesinin en tepesindedir.
Bir helikopter yaklaşır.
İçindekiler, durumun kötü olduğunu anlatarak, Papaza helikoptere gelmesi konusunda ısrar ederler.
Papaz “Tanrının bizzat kendisini kurtaracağını” söyleyerek, helikoptere binmeyi de reddeder.
Bir süre sonra sular iyice yükselir ve Papaz boğularak ölür.
Kendisini Cennetin kapısında melekler karşılar.
Melek: “Hoşgeldiniz, buyrun içeriye...”
Papaz: “Cennete girmek istediğimden emin değilim...” der küskün bir şekilde.
Melek hayretle sorar: “Neden?”
Papaz: “Tanrı’ya biraz kırgınım...”
Melek: “Bir kulun Tanrı’ya küstüğü nerede görülmüş? Peki, ne oldu da küstünüz?”
Papaz: “Ben hayatımı ibadet ederek geçirdim, insanlara hep iyilik yaptım, günahtan uzak durdum. Yaşadığım köyü sel bastı, herkes kaçtı ama Tanrımın beni kurtaracağına inandığımdan ben kaldım. Görüyorsunuz ki şimdi buradayım...”
Tam bu sırada yukarıdan davudi bir ses duyulmuş:
“Bu salağa, iki tekne, bir helikopter gönderdim... Kurtarmak için daha ne yapacaktım?”
Kıssadan hisse:
Tanrı insanlara çoğu zaman bir kurtarıcı yollar.
Ama anlayanlara tabi…
SİZ VAR YA SİZ!
Bir uçakta pilot aniden hostesleri çağırmış ve onlara:
“Uçak düşmek üzere. Tüm yolculara aşağıya atlamalarını söyleyin. Şu anda deniz üzerindeyiz ve denize çok yakın uçuyorum, atlarlarsa kurtulma şansları var, ama atlamazlarsa herkes ölecek!” demiş.
Böyle bir şeyi panik ve korku halindeki insanlara yaptırmak çok zormuş.
Hosteslerden en akıllısı düşünmüş taşınmış, “Herkese uygun bir dille anlatılırsa uçaktan atlamaları sağlanır.” diye karar vermiş.
İlk olarak Amerikalı kafilenin yanına giderek onlara:
“Sayın yolcularımız! Üzerinde bulunduğumuz alan Japonların araştırma laboratuvarlarıyla dolu. Eğer oraya ulaşırsanız tüm Japon teknolojisi sırlarını kaparsınız!” demiş.
Bütün Amerikalılar koşarak çıkışa gitmişler ve atlamışlar;
Sonra hostes İngilizlere yönelmiş:
“Sayın yolcularımız, şu anda dünyanın en geniş ve verimli sömürgeleri üzerindeyiz; eğer hemen el koyarsanız sonsuza dek sizin olurlar!” diyerek vermiş gazı.
Bütün İngilizler hevesle atlamışlar.
Sıra Fransızlara gelmiş.
Hostes bunlara da:
“Bayanlar baylar! Affedersiniz rahatsız ediyorum; fakat rica etsem uçaktan atlar mısınız? Şimdiden teşekkür ederim.” Demiş kibarca.
Fransızlar:
“Tabii neden olmasın! Mersi!” diyerek sırayla atlamışlar!
Hostes bu kez Almanlara yönelmiş:
“Atlayın aşağı çabuk!” diye bağırarak Hitler selamı vermiş. Alman kafile “Heil!” diyerek atlamışlar sorgulamadan.
Ve sıra gelmiş bizim Türklere…
Hostes yandan yandan gülümseyerek ve koltuğa hafif dayanarak kafileye şöyle demiş:
“Siz var ya siz... Bu uçaktan aşağıya hayatta atlayamazsınız...”
KEDİYİ AĞAÇTAN İNDİRME YÖNTEMLERİ VE BİZ
Soru: “Erkek bir kedi ağaca çıkmış ve inmek istemiyor. Kediyi o ağaçtan indirmek için ne yaparsınız?”
Şıklar:
A) Ağaca tırmanırsınız.
B) Merdiven dayayıp tırmanırsınız.
C) ”Gel pisi pisi” diye seslenirsiniz.
D) Dişi bir kedi getirirsiniz.
E) İtfaiyeyi çağırırsınız.
Cevapların değerlendirmesi şöyle:
A) Ağaca tırmandıysanız; Cesur ve girişkensiniz.
İyi bir “Satış temsilcisi” olursunuz.
B) Ağaca merdiven dayadıysanız; hedefe hangi yöntemle ulaşacağınızı
planlayabiliyorsunuz.
İyi bir “Halkla ilişkiler müdürü” olursunuz.
C) “Gel pisi pisi” diye seslendiyseniz, saflık derecesinde iyimsersiniz. Ne yaparsanız, yapın, sakın kendi işinizi kurmayın.
D) Dişi bir kedi getirdiyseniz; kendi işinizi kurup çok başarılı ve “Ünlü” olabilirsiniz.
E) İtfaiye gibi kurtarıcı görevlileri aradıysanız; sorumluluğu başkalarına atmayı beceren “İyi bir üst düzey yönetici” olursunuz.
Bu alıntıya ek yapanlar olmuş:
F) Ağacı kesersiniz, böylece başka kedilerin çıkmasını da engellemiş olursunuz.
Sizden mükemmel bir “Kamu yöneticisi” olur.
G) “Bana ne!” deyip yolunuza devam edersiniz.
Sizden çok iyi bir Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olur.
Verginizi vererek “Mis gibi yaşarsınız.”
H) Kendiniz dişi kedi kılığına girip ağacın altında cilve yaparsınız, magazin medyası peşinizi bırakmaz, “Şöhret olursunuz.”
I) Kediyi silahla vurursunuz ve ağaçtan düşer.
Amaç kediyi ağaçtan indirmek değil miydi?
Sizden çok iyi bir “Darbeci paşa” olur.
J) Yüksekçe bir yere çıkıp çevrede biriken topluluğa kedileri ne kadar sevdiğinizi anlatırsınız.
Sizden çok iyi “Muhalefet Lideri” olur.
K) Kediye bağırıp, çağırıp, korkutup, tehdit ederek indirmeye kalkarsanız; sizden çok iyi “İktidar partisi genel başkanı” olur.
L) Ağacın altına bir masa atıp rakı-balık muhabbetiyle kediyi sevmeye çalışırsanız, siz tam “Bizdensiniz…”
Prof. Özcan Köknel’in “Çatışan Değerlerimiz” adlı kitabından alıntıdır.
ÖMER HAYYAM’DAN
Bir testici gördüm, çamur içindeydi:
Ayağı çarkında, elinde bir testi;
Testinin başında bir yoksulun ayağı,
Kulpunda bir padişahın kellesi.
Bir testi aldım çarşıdan ucuza;
Gizli gizli neler anlattı bana;
Bir şahdım, dedi; altın kupam vardı;
Şimdi neyim? Testi oldum şaraba.
KOMİK SÖZLER
* Oğlumun adını “Mafya” koydum, artık ben de mafya babasıyım.
* Yıl olmuş 2021 yatacağımız yere, duvardaki “Priz” karar veriyor.
* Bu devirde komşu komşunun külüne değil, “Kablosuz İnternetine” muhtaçtır.
* “İçimi ısıtacak bir şey söyle” dedi.
“Tarhana çorbası” dedim, nedense engellemiş beni.
* Karısını öldürüp, yeni yaptığı evin temeline gömen adamdan şok itiraf!
“Evi üstüme yap demişti!”
* “Allah’ım! Kendim için hiçbir şey istemiyorum. Yalnızca anneme paralı ve güzel bir gelin kısmet et.”
* Adamın biri bir gün sinek ilacı almaya gitmiş.
Eczacı sormuş: “Sineğinizin nesi var?”
* Yazılıdan sıfır aldım ama önemli olan katılmaktı.
* Belki zengin olamadık ama çok “Mal” gördük.
* Ne zaman ki birisinin dedesinin adı “Berkecan” olur, işte o zaman çağ atladık derim.
* Tarihte hesabı erkeğe kitleyen ilk kadına helal olsun…
Geleneksel olarak, o gün bu gündür erkekler ödüyor.
* Hasta olduğumda dünyanın en değerli şeyin “Sağlık” olduğunu anlıyorum. İyileşince tekrar “Para” olduğunda karar kılıyorum.
* Prens Charles olmak da zor. Bakkala gidip bir şeyler alınca para diye ananın resmini veriyorsun.
* Derste “Hep aynı parmakları görüyorum!” diyen hocama; değişik olsun diye, orta parmağımı kaldırdım. Dersten attı, mağdurum!
* “Çok dengesizsin” dedi, “Sol tarafıma çok yüklendin ondandır” dedim.
* Zayıf görünmenin tek bir yolu olduğunu buldum: “Şişman insanlarla takılmak.”
* “Milletvekili olsam Survivor’a katılırdım.”
“Neden Kanka?”
“Zaten dokunulmazlığım var direk finale kalırdım...”