“Davet etmek sünnettir, davete icabet etmek ise farzdır” derlerdi bize.

Müsait olduğumuz her koşulda davetlere icabet ederiz haliyle.

İnsanlar bizi saymış, sevmiş, aralarında görmek istemiş.

Neden bunu yerine getirmeyelim ki?

Cumartesi günü Sevgili Nihal ablamızın “İran Yılları ve Anılarda kalanlar” adlı kitabının imza ve söyleşi günü vardı.

Oldukça duygulu başlayan tören yine duygu dolu bir klip ile bitti.

Nihal abla kıymetli eşi Selahhattin Beyin işi dolayısı ile İran’a gidişi ile başlayıp 4-5 yıl sonra biten zaman dilimini anlatmış kitabında.

Eline sağlık çok anlamlı olmuş gerçekten.

Söyleşi bölümünde tesadüfen tanıştıkları ve ülkemizde tahsil hayatını sürdürmüş, yüksek lisansını yapmış olan İranlı Mahsa Eshtap konuktu.

Gayet modern giyimiyle, kafamızda hayal ettiğimiz İran giyim şekli yoktu.

Biz Atatürk’ün çağ atlattığı, laik bir ülkede yaşıyorduk zira.

Ama biliyoruz ki kızımız oraya gidince, başını örtmekle mükellefti.

Bunu kitabında Nihal abla da anlatmıştı zaten, ilk defa başını örttüğü bölümde.

İslamiyet’in İran’da sadece erkeklere ait olduğu, kadınların ise kısıtlı haklara uydukları bir kurallar çerçevesi olduğu belli oluyordu.

Yaptığım araştırmalardan bir kaçı şöyle:

“Küresel Cinsiyet Uçurumu Raporu”na göre; İran, cinsiyet eşitliği açısından 144 ülke arasında 140. sırada yer almış.

Dünya Bankası’nın “Kadınlar, İş Dünyası ve Hukuk” veritabanına göre, İran yasalarında evli kadınlara yönelik 23 kısıtlama listelemiş.

Bunlar arasında, “Pasaport başvurusunda bulunmak, ülke dışına seyahat etmek, nerede yaşayacaklarını seçmek ve hane reisi olmak” yer almış.

Kadınlar bir erkek gibi iş bulamıyor veya meslek edinemiyormuş.

Eşit işe eşit ücret almaları garanti edilemiyor ve işe alımlarda cinsiyet ayrımcılığını engelleyecek hiçbir yasa yokmuş.

Hamile kadınların işten çıkarılmasını cezalandıran veya engelleyen hiçbir yasa yokmuş.

Babalık, ebeveyn izni veya çocuk bakımı için vergiden düşülebilir ödemeler sağlayan yasalar da yokmuş.

İran Medeni Kanunu, bir kocaya, eşinin aile çıkarları veya kocasının veya eşinin onuruyla bağdaşmayan herhangi bir işi yapmasını engelleme yetkisi vermiş.

Kadınların aile içi şiddete veya herhangi biri tarafından cinsel tacize uğramasına karşı hiçbir yasal koruması yokmuş.

Anayasasında ayrımcılık yasağı maddesi yokmuş.

Zaten İran, “Kadınlara Karşı Yasal Ayrımcılık” açısından 153 ülke arasında 116. sırada yer almış.

İranlı kızlar yasalar gereği 13 yaşında evlenebiliyormuş.

Buna göre 2021'in ilk yarısında 10 ila 14 yaşları arasındaki 16 binden fazla kız evlendirilmiş.

İran’da kadınların şarkı söylemesi yasakmış.

Çünkü Şii Müslüman din adamları “Bir kadının şarkı söyleme sesinin erotik olabileceğine” inanıyorlarmış.

İran’da kadınlar “Kamu önünde şarkı söyledikleri veya eserlerini sosyal medyada yayınladıkları” gerekçesiyle hapse atılıyormuş.

Nihal ablam tabi ki bunları anlatmadı.

Ben buldum araştırarak.

İmza ve söyleşi gününde sıramıza girerek “Sami kardeşime sevgilerimle” yazılı ve imzalı kitabımızı aldık kendisinden.

Gelirinin ise son zamanlarda yanan ormanlarımıza bir nebze katkı olması amacıyla başlatılan kampanyaya bağışladığını da belirtti.

Hafta sonu bulabildiğim vakit daracığında kitabın yarısına geldim bile.

Bitirince daha iyi özet yapacağım, söz.

ŞİMŞEK

Bir şimşeğin nasıl oluştuğunu hiç merak ettiniz mi?

Cevap, bildiğimiz en basit şeylerden birinde, yani suyun donmuş halinde saklı olabilir.

Bilim insanları, sıradan buzun büküldüğünde veya şekli bozulduğunda elektrik üretebildiğini keşfetti!

Evet, yanlış okumadınız.

Elinizdeki bir buz parçası, aslında küçük bir jeneratör potansiyeli taşıyor.

Bu şaşırtıcı keşif, sadece temel fizik kurallarını yeniden düşünmemizi sağlamakla kalmıyor, aynı zamanda doğanın en görkemli olaylarından birinin sır perdesini de aralıyor.

Uluslararası bir araştırma ekibinin “Nature Physics” dergisinde yayımladığı bu çığır açan çalışma, buzun “Fleksielektrik” adı verilen bir özelliğe sahip olduğunu ortaya koydu.

Peki bu ne anlama geliyor?

Fırtına bulutları içindeki buz kristalleri, birbirleriyle çarpışıp büküldüğünde, tıpkı bir pil gibi elektrik yükü biriktiriyor.

Laboratuvarda yapılan deneyler, bükülen buzdan elde edilen elektrik sinyallerinin, gerçek fırtınalarda gözlemlenenlerle birebir eşleştiğini gösterdi.

Bu bulgu, yıldırımların oluşumuna dair on yıllardır süren gizemi sonunda çözebilir.

Bu keşfin önemi sadece meteoroloji ile sınırlı değil. Buzun elektrik üretme gücü, sensörler gibi modern elektronik cihazlarda kullanılan titanyum dioksit gibi gelişmiş malzemelerle neredeyse aynı seviyede.

Bu durum, kutup bölgeleri veya yüksek rakımlı dağlar gibi soğuk ortamlarda doğrudan buzdan faydalanan yeni nesil elektronik cihazların kapısını aralıyor.

Belki de gelecekte, bilimsel ekipmanlar enerjisini çevresindeki buzdan alacak.

Bu, hem bilim hem de teknoloji için yepyeni bir sayfa demek.

MABEL

Mabel sakızlarını bilirsiniz, hani üzerinde Arap kızı olan.

Tabi benim yaşımdaysanız.

Hoş şimdilerde de satılıyor hala.

Rahmetli Şekerci Tekin Ağabey’in dükkânında vardı, gördüm.

Sosyal medyada dolaşırken sakızın hikâyesini gördüm, yaşadığım anılarım gözümün önünden bir bir geçti.

“Arap Kızı'nın Öyküsü” diye başlıyordu yaz ve şöyle devam ediyordu:

1947 yılının iki cesur girişimci için farklı bir anlamı vardı, bunlar Mihail Payotis ve Haralambos Küçük Anastasiadi.

Türk damak tadına uygun, leziz ve prestijli bir çikolata markası yaratmak için yola çıktılar.

Küçük, mütevazı imalathanelerinin yeri hazırdı; İstanbul Karaköy.

Üretim için her şey tamamlandı, artık düğmeye basılabilirdi.

Ama bir soru işareti iki genç girişimcinin zihninde belirdi.

Markanın ismi ne olacaktı?

Ambalaj çalışmalarının yapıldığı bir gün beklenen yanıt geldi.

Son hazırlıkları gözden geçiren ortaklardan biri konuyla ilgili görevlendirilmiş siyahi genç kızın yanına giderek: “Firmamıza bir isim gerekiyor, bu konuda bize yardımcı olur musun?”

Fransız asıllı grafiker kız, “Sorunuzla çok gururlandım, teşekkür ederim. Çikolatalarınız çok lezzetli ve güzel. Fransızcada ‘Güzelim’ anlamına gelen ‘Mabel’e ne dersiniz?” diye yanıt verdi.

Önerilen ismin iki girişimci tarafından çok beğenilmesiyle birlikte Mabel markası doğmuş oldu.

Markaya ismi veren grafiker kızın temsili resmi ise “Mabel” in ambalajlarını süsledi.

İşte böyle çıkmış ortaya Mabel…

Ne ilginç değil mi?

Bu Mabel yazısından sonra “Diğer markalara ayıp olacağı” düşüncesi ile bazı markaların yaratılış hikâyelerini araştırdım ve sizlere aktarmak istedim.

Amazon

Jeff Bezos sanal alışveriş şirketinin isminin alfabetik sırada önde çıkması için “A” harfiyle başlamasını istemiş.

Sözlükte isim ararken dünyanın en büyük nehri kabul edilen “Amazon”da karar kılmış. Çünkü şirketinin de bir gün o kadar büyük olmasını istiyormuş.

Adidas

Spor ürünleri üreticisi adidas, ismini kurucusu Adolf Dassler’ın takma adı ‘Adi’ ve soyadının ilk üç harfi olan ‘Das’ ın birleşiminden almış ismini.

Adobe

Grafik yazılımlarıyla endüstrinin en önde gelen firmalarından birisi olan Adobe ismini, kurucusu John Warnock’un evinin arkasındaki Adobe Koyu’ndan almış.

Audi

Almanya’nın en önemli otomobil firmalarından olan Audi’nin kurucusu August Horch’un ismi latincede ‘Dinle’ anlamına geliyormuş. Ancak Horch bu ismi başka bir araba şirketine vermiş. Semboldeki dört daire, araba şirketlerinin birliğini gösteriyormuş meğer:

Audı, Dkw, Horch ve Wanderer.

Canon

Adını şirketin ürettiği ilk kamera olan ‘The Kwanon’dan alıyor. 1935’te dünyaca tanınabilmesi için ismi ‘Canon’ olarak değiştirilmiş.

Coca-Cola

İçecek firması Coca-Cola ismini karışımını tatlandıran ‘Coca’ yaprakları ve ‘Kola’ fıstığından alıyormuş. Kurucusu John S. Pemberton logonun daha iyi gözükmesi için Kola’daki K’yi C’ye çevirmiş.

Ebay

‘Echo Bay Technology Group’ adlı şirket alan adı olarak echobay.com kullanmak istemiş ancak bu alan adı başka şirketler tarafından alınmış. Şirket, ikinci seçenek olarak ismini kısaltmış ve ortaya ‘ebay’ çıkmış.

Volkswagen

Almanlar’ın önde gelen otomobil markalarından Volkswagen, Almanca’da ‘Halkın Arabası’ anlamına geliyormuş.

IBM

Bilgisayar devi ‘IBM’in açılımı ‘International Bussiness Machines’ yani Uluslararası İş Makineleri.

IKEA

‘IKEA’ farklı harflerin birleşimiymiş meğer. ‘IK’ harfleri kurucu Ingvar Kamprad’ın isim ve soy isminden ‘EA’ ise büyüdüğü köy Elmtaryd Agunnaryd’ın baş harflerinden geliyormuş.

Intel

Dünyanın en önemli teknoloji şirketi ve işlemci üreticilerinden ‘intel’ ismini ‘Integrated Electronics’in kısaltılmış halinden alıyormuş.

Lego

Oyuncak üreticisi ‘Lego’nun ismi Danimarkacada ‘İyi oyna’ anlamına gelen ‘legt godt’ deyişinin birleşiminden geliyormuş. Lego Latincede de ‘Birleştiriyorum’ anlamına geliyormuş. Ancak şirketin kurucuları bunun tesadüf olduğunu söylüyormuş.

Nike

Dünyanın önde gelen spor ürünleri üreticisi ‘Nike’nin ismi, Yunan mitolojisinden zafer tanrıçası ‘Nikea’ dan geliyormuş. Markanın işareti tanrıçanın uçuşunu sembolize ediyormuş meğer. Türkiye’de çinileriyle ünlü İznik kentinin de eski ismi ‘Nikea’ymış.

Nikon

Japonya’nın önde gelen fotoğraf makinesi ve aksesuarı üreticisi ‘Nikon’un ismi Japon optiği anlamına gelen ‘Nippon Kogaku’nun kısaltılmasından gelmiş.

Nissan

Şirketin eski ismi ‘Nippon Sangyo’nun kısaltılmış haliymiş.

Pepsi

Dünyaca ünlü içecek markası ismini sindirimi kolaylaştırıcı enzim olan ‘Pepsin’den almış.

Reebok

Spor ürünleri üreticisi Reebok’ın ismi Afrikalıların bir tür Afrika anitlopuna ‘Rhebok’ demesinden esinlenerek konulmuş.

Sharp

Elektronik devi Sharp ismini kurucularından birisinin ilk icadı olan ‘Her daim keskin mekanik kurşun kalem’den yani “The ever-sharp mechanical pencil” almış.

Sony

Elektronik devi Sony’nin ismi Latince ses “Sonus” ve İngilizce “Evlat” (Sonny) anlamına gelen kelimelerin birleşiminden oluşmuş.

Starbucks

Kahve zinciri Starbucks ismini Herman Melville’in ünlü romanı Moby-Dick’teki ‘Starbuck’ isimli karakterden esinlenerek almış.

Vodafone

İngiliz asılı cep telefonu ve mobil iletişim şirketi ismini İngilizce ses (voice), veri (data), ve telefon (telephone) kelimelerinden almış.

Wendy’s

Fast-food zinciri Wendy’s ismini, kurucusu Dave Thomas’ın kızı Melinda’nın lakabından almış.