NEDEN AĞLIYORSUN?
Küçük Temel babası ile yan odada duvara resim asmak için çivi çakıyorlarmış.
Bir gürültü kopmuş, birazdan küçük Temel ağlayarak annesinin yanına gelmiş. Annesi neden ağladığını sorunca Temel “Babam çivi çakarken çekiçle parmağına vurdu” demiş.
Annesi de, “İyi de neden ağlıyorsun, bu gülünecek bir şey.”
“Evet” demiş küçük Temel, “ben de önce gülmüştüm zaten…”
İSHAL
Temel ishal olmuş, tuvaletten çıkamıyor. Arkadaşları mutlaka doktora gitmesini tavsiye etmişler.
Doktor da aksi gibi birçok tahlil istemiş.
Temel çaresiz hastane içinde oradan oraya koştururken bir taraftan da boyuna tuvalete uğramaktan bitap düşmüş.
Sonunda raporları toparlayıp doktorun odasına dalmış ama yanlışlıkla yan odadaki psikiyatri doktorunun odasına girmiş.
Yarım saat sonra koridora tekrar çıktığında asıl doktoru ile karşılaşmış.
Doktor: "Nasılsın Temel, nasıl oldun?" Diye sormuş.
Temel: “Doktor Bey, ishal devam ediyor ama biliyor musun hiiiç kafayı takmıyorum…"
SÜPERMEN
Adamcağız hayli alkollü ve de bitkin üstelik sabaha karşı eve gelir.
Karısı son derece zinde, duruma kesinlikle hâkim.
O saate dek beklediği kocasını sorgulamaya başlar.
-"Söyle bakalım Süpermen. Neler yaptın bu akşam?"
-"Valla karıcım, patronla beraber müşterileri yemeğe çıkarttık."
-"Eeee, sonra ne yaptınız Süpermen?"
-"Müşterileri bir gece kulübüne götürdük. Striptizciler vardı... Ben sadece seyrettim."
-"Yani sen kimseyi masaya falan çağırmadın, sonra bir şeyler yapmadın değil mi, Süpermen?"
-"Yapmadım tabii… Tamam da sen niye bana durmadan Süpermen diyip duruyorsun?"
-"Valla, ben donunu pantolonunun üstüne giyen bir seni, bir de Süpermen’i gördüm de ondan!"
EVE GELİRSEN!
Temel eve aniden gelmiş.
Fadime'yi yatakta İdris'le görünce çekmiş silahı İdris'i vurmuş.
Fadime'ye dönmüş, sormuş.
“Ne diyeceksin bakalım?”
Fadime: “Sen böyle olur olmaz saatlerde eve gelmeye devam edersen, yakında hiç arkadaşın kalmaz!”
SORUMLULUK
İş müracaatında mülakata almışlardı. Müdür, “Biz sorumluluk taşıyacak birini arıyoruz” dedi…
“Tam aradığınız adamım” dedi, başvuran, “Eski işimde ne olsa beni sorumlu tutarlardı...”
HANGİSİ?
Adamın biri yeni aldığı arabası ile ilk defa yola çıkmış.
Araba son model, radyoyu açmak istemiş ama kanal ayar düğmesini bulamamış.
Hemen servisi arayıp durumu bildirmiş, servis elemanı: "Beyefendi, endişelenmeyin! Bu yeni model bir radyo, kanal ayarı otomatik. Siz ne dinlemek istediğinizi söyleyin o size uygun kanalı bulur" demiş...
Adam hemen radyoya seslenmiş:
-"Iglesias!"
Radyodan bir ses duyulmuş:
-"Julio mu, Enrico mu?"
Adam: "Julio" der demez radyodan kadife bir ses yükselmiş ve karşısında Julio Iglesias’in en sevdiği şarkısı…
Yola devam etmiş, bir ara:
-"Jackson" demiş.
Radyo sormuş:
-"Michael mi?"
-"Janetmi?"
-"Jennifer mi?"
Adam: "Michael" demiş ve karşısında Michael Jackson…
Arabadan memnun, adam keyifle yola devam ederken yanından hızla geçen kamyon arabaya çamur sıçratmış.
Adam sinirle arkasından: "Şerrrefffsiz" diye bağırmış.
Radyo hemen sormuş:
"Hangisi olsun?"
NEDEN ERKEN?
Kadın: “Neden eve erken geldin?”
Kocası: “Patron, cehenneme git dedi…”
BAŞ AĞRISI
Doktor: “Baş ağrınız nasıl?”
Hasta: “Bu gün annesine gitti…”
TATMİN
Bir erkek neden aşağıdaki dört şeyden tatmin olmaz?
1-Cep Telefonu,
2-Araba,
3-Televizyon
4-Karısı
Cevap: Çünkü her zaman bir yeni modeli vardır…
AYNI MI?
“Bütün erkekler aynıdır” lafı bir Çinli kadın tarafından kalabalıkta kocasını kaybedince etrafta onu aradıktan sonra söylenmiştir.
EĞLENMEK
Temel yere bir daire çizip bu dairenin içinde horon tepmeye başlamış.
Niçin?
"Kendi çapında eğlenmek için."
NİÇİN?
Temel sigarasını bir metre uzunluğundaki ağızlığa takıp içiyormuş.
Niçin?
Doktoru “Sigaradan uzak dur” demiş.
BÖCEK İLACI
Temel her gece yatmadan önce ayaklarına böcek ilacı sıkıyormuş.
Niçin?
Gece ayaklarında karıncalanma oluyormuş.
YAŞGÜNÜ
Temel eşine, yaş gününde ne almış?
Havlu!
KAŞIK
Temel her yemekten sonra cebine bir kaşık koyuyormuş.
Niçin?
Doktoru “Yemeklerden sonra bir kaşık al” demiş.
TEHDİT
Temel, Dursun’a tehdit mektubu yazarken eldiven giymiş.
Neden?
El yazısı tanınmasın diye.
İDRAR
Temel doktorunun muayenehanesine kocaman bir fıçı ile gitmiş.
Niçin?
Doktoru “Altı ay sonra idrarınla gel” demiş.
PEYNİR
Temel saçını ıslatmadan şampuanlıyormuş.
Niçin?
Şampuanın etiketinde “Kuru saçlar içindir” diye yazıyormuş.
GÜLMEK
Temel yeni arabasını kullanırken kahkahalarla gülüyormuş.
Niçin?
Dostları “Güle güle kullan” demişler.
AYAKKABI
Temel yeni aldığı ayakkabısını bir hafta giymemiş.
Neden?
Satıcı “Bir hafta kadar ayağınızı sıkabilir” demiş.
YA ÖBÜRLERİ
Temel ile Dursun bir gün stada gitmişler.
Bakmışlar atletler koşuyorlar.
Temel “Bunlar niye koşuyor” diye sormuş.
Dursun: “Biri birinci gelecek, Madalya alacak.”
Temel: “Yaaa!.. Peki, öbürleri niye koşuyor?”
FALCI
Genç kadın falcıya gitti...
Falcı remilleri attı, baktı baktı...
“50 yaşına kadar parasız ve mutsuz olacaksınız” dedi...
“50 yaşında ne olacak?” dedi genç kadın; “Alışacaksınız” dedi, falcı.
İRONİ NEDİR
Avukat: Başınızın derde girmesini bekler,
Doktor: Hastalanmanızı bekler,
Dişçi: Dişinizin dayanılmaz derecede ağrıması için dua eder,
Polis: Arabanızı hatalı sürmenizi bekler,
Bütün bu kötü niyetli (!) insanlar arasında bir kişi sizin gece huzur içinde yatıp sabaha kadar deliksiz bir uyku uyumanızı ümit eder:
Evinizi soymaya hazırlanan hırsız…
ANNESİ BURADA
Yaşlı rahibe manastırın yanında başlayan inşaatta, işçilerin sabahtan akşama birbirlerine çirkin sözler, küfürlerle bağırdıklarını görünce, onlara biraz nasihat etmeye karar verdi…
Ertesi gün öğle paydosu sırasında yemeğini manastırda yemedi.
Bir piknik sepetine koydu. İşçilerle oturup konuşacaktı.
İnşaatın oraya geldi, işçilerin arasına karıştı: “Çocuklar siz İsa’yı tanıyor musunuz” dedi…
İşçiler şaşkın şaşkın birbirlerine baktılar. Kimseden ses çıkmayınca, biri yukarıda çalışanlara bağırdı:
“Hey!.. Orada İsa’yı tanıyan var mı?.”
“Yok” dedi, bir ses... “Niye sordun ki?”
“Annesi burAda da... Yemeğini getirmiş!..”
BAHANE
Sürücü dikiz aynasında kendisini izleyen polisi görünce kaçabileceğini düşünüp basmış gaza.
Ancak polisi atlatamayacağını anlayınca, pes edip çekmiş kenara.
Polis arabasından inmiş, bezgin, kızgın ve de küskün bir sesle yaklaşmış:
-"Bana bak, çok yorgunum, üstelik keyfim de kaçık. Mantıklı bir özür söyle yoksa yakarım çıranı!"
Kısa bir ara olmuş ve sürücü konuşmuş:
-"Karım geçen ay bir polisle kaçtı. Aynada sizin aracınızı görünce, kaçtığı polis, onu bana geri getiriyor sandım…"
SANA YOK!
Adam bara girer, iri yapılı barmenin karşısına oturur iki viski, biri senin için” der.
Barmen teşekkür eder, içkilerini içerler, biraz sonra adam “İki viski ver, biri senin için” der.
Barmen teşekkür eder.
İçkiler bittikten sonra adam kalkar, barmen ücreti ister, adam “Hiç param yok, onun için sana da ısmarlamıştım” der.
Barmen adama iki yumruk atıp, gözünü şişirir ve kapının dışına atar.
Ertesi gün adam gene gelir. Bara oturur “Bir viski” der.
Barmen sırıtarak “Bu sefer bana yok mu?” der.
Adam: “Sana yok, sen içince sapıtıyorsun…"
BEN TUTARIM!
Adam bir dükkâna girer ve bir kova, 10 kg.lık bir boya, bir kaz ile iki tavuk alır. Satıcı aldığı malzemeleri dükkânın dışına kadar taşımasına yardım eder.
Adam tüm bu yükleri eve kadar nasıl taşıyacağını düşünürken yanına yaşlıca bir kadın yanaşır ve bir adres sorar.
Adam cevaplar;
-"Orayı biliyorum yürüyerek gidebiliriz, benim evime çok yakın ama bu yükleri nasıl taşıyacağımı düşünüyorum."
"Çok kolay", der yaşlı kadın.
"Boyayı kovanın içine koy ve bir elinle tut; iki tavuğu da koltuk altlarına yerleştir, diğer elinle de kazı tut" der.
Adam yaşlı kadının dediği gibi yapar.
Eve doğru yürürlerken adam;
-"Şurası biraz kestirme oradan daha çabuk varırız."
"Olmaz", der yaşlı kadın, "Ya o tenhada beni duvara dayayıp bana tecavüz edersen?"
-"Yapma kadın, bu kadar yüküm var. Allah aşkına bunları bırakıp bu dediklerini nasıl yaparım saçmalama."
Kadın;
-"Kazı yere koyarsın, kovayı üstüne kapatırsın, boyayı da kovanın üstüne koyarsın…"
Adam sorar:
-"Peki tavuklar ne olacak?"
Kadın sinsice cevaplar:
"Tavukları ben tutarım."
TİTANİK
Zencinin biri Türkiye’ye gelecekmiş.
Gelmek üzere yola çıktığında pasaportunu kaybettiğini anlamış.
Üzgün üzgün yürürken yerde bir pasaport bulmuş.
Üzerinde Leonardo Di Caprio yazıyormuş.
Çaktırmadan pasaportu atmış cebine düşmüş yola.
Kapıkule’ye geldiğinde gümrük memurları Temel ve Dursun zenciye pasaport sormuşlar.
Zenci yerde bulduğu pasaportu Temel’e vermiş.
Temel uzun uzun pasaporta bakmış.
Sonra zenciye bakmış, dönüp Dursun’a sormuş:
"Ula Dursun! Titanic Battı mıydı, yandı mıydı?"
BAZEN
Ufak tefek yaşlı bir kadın iki plastik torba taşıyarak caddede yürüyormuş.
Torbalardan biri delinmiş ve 20 dolarlıklar uçuşmaya başlamış.
Polisin biri kadını durdurup; “Hamımefendi torbadan paralarınız dökülüyor.” demiş.
“Kahretsin!” demiş kadın. “Uyardığınız için sağolun. Ben şimdi dönüp toplarım onları.”
“Bir durun bakalım! O kadar para nereden geliyor? Çaldınız mı yoksa?”
“Yok canım!” demiş kadın, “Benim bahçe stadyum parkına bakıyor.
Orada arada sırada araçlarda parti veriyorlar. O partilerden çıkan adamlar çoğunlukla benim çiçek tarlalarımı tuvalet olarak kullanıyor. Ben de elektrikli kesiciyle çalıların arkasında bekliyorum. Onlar işlerini görmeye hazırlandığı anda benim kesiciyi çalıştırıp; ‘Ya 20 dolar verirsin ya da senin ki uçar gider!’ diyorum.”
“Vay be!” demiş polis gülerek, “İyi fikirmiş. Peki, öbür torbada ne var?”
Yaşlı hanım cevap vermiş;
“Eee… Hepsi ödemiyor tabii."
EHLİYET
Kırmızı spor arabası ile aşırı hız yapan sarışın sürücüyü sarışın bir polis memuru durdurmuş.
“Ehliyetiniz lütfen” demiş.
Sarışın sürücü bir süre çantasını karıştırmış, sonra “O nasıl bir şey” demiş.
Sarışın polis “Dikdörtgen bir şey, üstünde resminiz var” demiş.
Sarışın sürücü çantasını biraz daha karıştırıp dikdörtgen el aynasını bulmuş. Çıkartıp bakmış, memnun bir şekilde polise uzatmış.
Sarışın polis aynayı alıp bakmış ve geri uzatmış: "Kusura bakmayın, polis olduğunuzu bilmiyordum…"
BENİMKİNİ BOŞ VER
Alışveriş merkezinde iki genç adam karılarını kaybetmişler, aramakla çok vakit kaybettiklerini anlayınca daha organize bir plan yapmaya çalışmışlar.
Birbirlerine karılarının tarifini verip dağılıp aramaya devam edip belli bir saatte kahvecide buluşmayı planlamışlar.
Biri karısını tarif etmiş: "Sarışın, mavi gözlü, 1.80, kırmızı mini etekli..” diğeri bir an düşünmüş ve “Benimkini boş ver, gel seninkini arayalım…”
PLAN BOZULDU
Akıl hastanesinde deliler bir araya gelip kaçış planı yaparlar. Elebaşları planı anlatır:
“Büyük bir kütük bulup, önce birinci kapıyı, sonra ikinci ve en son da üçüncü kapıyı kıracağız. Sonra da herkes başının çaresine bakıp kaçacak.”
Sabah olunca bir kütük bulup doğruca birinci kapıyı kırarlar, ikinci kapıya koşup onu da kırdıktan sonra üçüncü kapıya yönelirler. Üçüncü kapının açık olduğunu gören elebaşları umutsuz konuşur:
“Arkadaşlar plan bozuldu, geri dönün.”