Son yıllarda yazdığım yazı başlıkları arasında "Adalet" istatistiksel olarak en önde.
Neredeyse her ay Adalet başlıklı bir yazı yazmışım.
Peki ya neden?
Alın size daha yeni yaşanan bir olay.
"İstanbul 45. Asliye Hukuk Mahkemesi CHP’nin İstanbul İl Kongresi’ni iptal etti…"
"Olabilir canım, neden olmasın?" diyebilirsiniz belki ama Anayasa öyle demiyor.
Anayasa diyor ki: "Yüksek seçim kurulunun (veya il, ilçe seçim kurullarının) kararları nihadir."
Yani YSK dışında kimse bozamaz.
AKP'li Şamil Tayyar diyor ki:
"Misal, 2017 referandumundaki sandıklar açılmadan mühürsüz oyların geçerli sayılmasına ilişkin seçim kurulu kararı, yarın bir sulh hukuk mahkemesince kaldırılırsa, ne olur?" .
O vakitler oldukça fazla tartışılmış ve karar onaylanmıştı.
Eee?
Şimdi?
AKP'nin YSK temsilcisi Recep Özel, "YSK’nın kararlarını asliye hukuk mahkemesi bozamaz, bozmamalı, olmaz" dedi.
Yani AKP'liler bile bu karar karşı.
Peki dinleyen var mı?
Yokkk!
Ondan sonra da bana "Neden Adalet yazısı yazdın?" deniliyor.
Alın size örnek işte.
Soruyorum:
Nerede adalet?
Yorumcu diyor ki:
"Neden Kılıçdaroğlu isminde ısrar var biliyor musunuz?"
Diyerek başlıyor anlatmaya:
"Devlet Bahçeli'nin kurucu Anayasa yapacağız şeklinde bir iddiası var. O Anayasanın 4 ayağını oluşturmaya çalışıyorlar. Kürtlerin temsilcisi Öcalan, Türklerin temsilcisi Bahçeli, Muhafazakâr dindarların temsilcisi Erdoğan… Türkiye'de bir de Alevilerin temsilciliğine ihtiyaç var. O da Kılıçdaroğlu…"
Devam ediyor yorumuna:
"Türkiye'nin Lübnanlaşması için Kemal beyin geri gelmesi gerekiyordu. Bunun için ilk hamle yapıldı…"
Şimdi 15 Eylül'ü bekliyoruz.
Karar sonucu Kılıçdaroğlu gelirse, yorumcu "Ben demiştim" diyecek…
MANİPLASYON
Manipülasyon, insanların duygu, düşünce ve davranışlarını fark ettirmeden yönlendirme, etkileme veya kontrol altına alma sürecidir.
Kimi zaman masum bir ikna yöntemi olabilir, kimi zaman da bilinçli bir şekilde aldatma ve çıkar sağlama amacı taşır.
Manipülasyonun çeşitleri bile vardır.
Psikolojik Manipülasyon
Kişinin duygularını kullanarak onu yönlendirme.
Örnek: Bir arkadaşınız “Eğer beni seviyorsan bunu yaparsın” diyerek size baskı yapması.
Duygusal Manipülasyon
Suçluluk, korku veya minnet duygusunu harekete geçirmek.
Örnek: Bir ebeveynin, “Ben senin için saçımı süpürge ettim, sen de bana borçlusun” demesi.
Ekonomik/Finansal Manipülasyon
Piyasa, hisse senedi veya döviz fiyatlarını yapay olarak etkileme.
Örnek: Büyük bir şirketin sahte haber yayarak hisse fiyatlarını yükseltmesi veya düşürmesi.
Bilgi Manipülasyonu (Dezenformasyon)
Yanlış, eksik ya da çarpıtılmış bilgi sunarak insanların düşüncelerini yönlendirme.
Örnek: Bir ürünün sadece olumlu özelliklerinin reklamda gösterilip olumsuz taraflarının gizlenmesi.
Sosyal Manipülasyon
Toplumun inanç, değer veya alışkanlıklarını yönlendirme.
Örnek: Sosyal medyada sahte hesaplarla bir konu hakkında algı oluşturmak.
Dilsel/Rhetorik Manipülasyon
Sözcüklerin etkileyici kullanımıyla gerçeği farklı göstermek.
Örnek: “Vergi artışı” yerine “Ekonomik dengeleme” demek.
Siyasette Manipülasyon Nasıl Kullanılır?
Siyasette manipülasyon, kitleleri etkilemek ve oy kazanmak için sık kullanılan bir yöntemdir.
İşte başlıca yolları:
Propaganda
Tek taraflı ve abartılı bilgi sunarak kitleleri ikna etmek.
Örnek: Seçim kampanyalarında sadece başarıların gösterilmesi, başarısızlıkların gizlenmesi.
Medya Manipülasyonu
Haberlerin seçilerek ya da çarpıtılarak sunulması.
Örnek: Bir protestoyu olduğundan daha küçük veya büyük göstermek.
Anket ve İstatistik Oyunları
Rakamlarla oynayarak kamuoyunu etkilemek.
Örnek: Küçük bir örneklemle yapılan anketi “Halkın %70’i destekliyor” diye duyurmak.
Korku Politikası
İnsanların kaygılarını körükleyerek yönlendirmek.
Örnek: “Biz olmazsak ülke bölünür” söylemleri.
Günah Keçisi Yaratma
Sorunların kaynağını tek bir gruba ya da kişiye yükleyerek toplumu yönlendirmek.
Örnek: Ekonomik krizi dış güçlere bağlamak.
Duygusal Söylemler
Mantıktan çok duyguya hitap eden konuşmalar.
Örnek: “Bu vatan için şehit olanların hatırı için bize oy verin.”
Dünyadaki Siyasi Manipülasyon Örnekleri
1. Hitler ve Nazi Propagandası
Yöntem: Joseph Goebbels’in başında olduğu propaganda bakanlığı, medya ve afişlerle sürekli olarak Yahudileri, “Ülkenin bütün sorunlarının kaynağı” olarak gösterdi.
Amaç: Halkı ortak bir düşman etrafında birleştirmek ve Nazi iktidarını meşrulaştırmak.
Sonuç: Toplumsal nefret, kitlesel şiddet ve II. Dünya Savaşı’nın en büyük trajedisi olan Holokost’a zemin hazırlandı.
2. Soğuk Savaş Propagandası
Yöntem: ABD, Komünizmi “Şeytani bir ideoloji” gibi gösterdi.
SSCB, Kapitalizmi “Sömürü düzeni” olarak lanse etti.
Amaç: Kendi halkını ideolojik çizgide tutmak, karşı tarafı şeytanlaştırmak.
Sonuç: Dünyada kutuplaşma, propaganda filmleri, haber sansürleri, “Kızıl tehlike” korkusu.
3. Sezar’ın Propaganda Kullanımı
Yöntem: Julius Cesar, askeri başarılarını kendi kaleme aldığı raporlarla (Commentarii de Bello Gallico) halka ulaştırdı. Zaferlerini abartarak kahraman imajı yarattı.
Amaç: Halk desteğini kazanmak ve siyasi rakiplerine üstünlük sağlamak.
Sonuç: Roma’da büyük bir popülarite elde etti, bu da iktidar yolunu açtı.
4. “Beyaz Saray Yalanı” Vietnam Savaşı
Yöntem: ABD hükümeti, savaşın gidişatı hakkında olumlu raporlar sunarak halkı yanılttı. Oysa sahada durum çok kötüydü.
Amaç: Halk desteğini kaybetmemek.
Sonuç: Pentagon Belgeleri ortaya çıkınca manipülasyon anlaşıldı ve hükümete büyük güven kaybı oldu.
5. Osmanlı’da “Şeyh Bedreddin İsyanı” Sonrası Algı
Yöntem: İsyan sonrası, Osmanlı yönetimi Bedreddin’i ve müritlerini “Dini bozan, fitne çıkaran” kişiler olarak ilan etti.
Amaç: Halk desteğini kaybetmemek ve merkezi otoriteyi güçlendirmek.
Sonuç: İsyan bastırıldı ve devlet, dini meşruiyet üzerinden propaganda yaparak kendi otoritesini pekiştirdi.
6. Irak’ın Kitle İmha Silahları İddiası
Yöntem: Saddam Hüseyin’in elinde kitle imha silahları olduğu iddiası medya üzerinden sürekli işlendi.
Amaç: Irak’a askeri müdahale için uluslararası kamuoyu desteği sağlamak.
Sonuç: İşgal başladı, ama iddia edilen silahlar asla bulunamadı. Bu, modern tarihin en bilinen manipülasyon örneklerinden biri oldu.
Türkiye’de Siyasi Manipülasyon Örnekleri
1. Varlık Vergisi Propagandası (1942)
Yöntem: Ekonomik sıkıntıların sebebi olarak azınlıkların “Haksız kazanç elde ettiği” algısı işlendi.
Amaç: Halkın tepkisini yönlendirmek ve vergiye meşruiyet kazandırmak.
Sonuç: Özellikle gayrimüslim vatandaşlar ağır vergilerle mağdur edildi.
2. 6-7 Eylül Olayları (1955)
Yöntem: İstanbul’da çıkan olayların fitili, Selanik’te Atatürk’ün evine bomba atıldığına dair yayılan (sonradan sahte olduğu anlaşılan) haberle ateşlendi.
Amaç: Halkı Rum azınlığa karşı kışkırtmak.
Sonuç: Büyük çaplı yağma, saldırılar ve binlerce azınlık vatandaşın göç etmesi.
3. 27 Mayıs 1960 Darbesi Öncesi Manipülasyon
Yöntem: Basında Demokrat Parti’nin “Diktatörlük kuracağı”, “Ülkeyi sattığı” yönünde sürekli haberler ve söylentiler yayıldı.
Amaç: Ordu içinde ve kamuoyunda darbeye meşruiyet sağlamak.
Sonuç: Darbe gerçekleşti, Menderes ve arkadaşları yargılandı.
4. 12 Eylül 1980 Darbesi Öncesi Algı
Yöntem: Türkiye’deki sağ-sol çatışması, günlük cinayetler ve kaos ortamı sürekli vurgulandı.
Amaç: Halkı “Ordu müdahale etsin, düzen sağlansın” noktasına getirmek.
Sonuç: Darbe yapıldı, demokrasi askıya alındı.
5. “Bankalar Hortumlandı” Söylemi (1999–2001 Krizi)
Yöntem: Medyada sürekli “Bankaların hortumlandığı, ekonominin çöktüğü” haberleri işlendi. Kriz, yalnızca belirli aktörlere yüklenerek siyasi zeminde kullanıldı.
Amaç: Kamuoyunu yeni ekonomik ve siyasi düzenlemelere ikna etmek.
6. Gezi Parkı Olayları (2013)
Yöntem:
Bir taraf: Eylemleri “Çevreci ve demokratik tepki” olarak sundu.
Diğer taraf: “Camide içki içtiler, başörtülü kadına saldırdılar” gibi iddialar üzerinden eylemcileri karalamaya çalıştı.
Amaç: Kamuoyunu kutuplaştırarak kendi tarafını konsolide etmek.
7. 15 Temmuz 2016 Darbe Girişimi Sonrası Söylemler
Yöntem: Medyada ve siyasette FETÖ’nün devletteki tüm sorunların tek kaynağı olarak gösterilmesi.
Amaç: Milli birlik duygusu oluşturmak, darbe girişimi sonrası toplumsal desteği konsolide etmek.
Sonuç: Olağanüstü Hal ilan edildi, geniş çaplı tasfiyeler yapıldı.
SIĞINAK
Birdenbire ne olduysa bizim iktidar sabah kalktı ve demeç verdi:
"Her ile sığınak yapılacak!"
Ne oldu da birden sığınak akla geldi.
Mesela Okul yapmak gelmedi mesela…
Ben de merak edip yapay zekâya sordum:
"Devlet neden sığınak yapar?" diye.
Cevapladı:
Devletin her ilde sığınak yapma gerekçeleri birkaç başlık altında değerlendirilebilir.
1. Ulusal Güvenlik ve Savunma
Olası savaşlar, füze saldırıları, hava bombardımanları gibi durumlara karşı halkı koruma ihtiyacı.
Günümüzde insansız hava araçları (İHA/SİHA) ve uzun menzilli füzeler yaygınlaştığı için sivillerin güvenliği stratejik öncelik haline geliyor.
2. Doğal Afetlere Karşı Önlem
Sığınaklar yalnızca savaş için değil; deprem, sel, yangın, kimyasal sızıntı, nükleer kaza gibi felaketlerde de koruma sağlayabilir.
Özellikle büyükşehirlerde, yeraltı sığınakları afet toplanma alanı gibi düşünülebilir.
3. Jeopolitik Konum
Türkiye, Ortadoğu/Avrupa/Asya üçgeninde stratejik bir yerde bulunuyor.
Çevresinde çatışmaların ve savaşların yaşandığı bir coğrafyada olması, sivil savunma tedbirlerini zorunlu kılıyor.
4. Nükleer/Kimyasal/Biyolojik Tehditlere Karşı Hazırlık
Günümüzde sadece konvansiyonel silahlar değil, kimyasal ve biyolojik saldırı ihtimali de var.
Sığınaklar, bu tür saldırılarda filtreleme ve izolasyon sistemleriyle insanları korumak için planlanıyor.
5. Sivil Savunma Yönetmeliği ve Uluslararası Normlar
Türkiye’de “Binaların Yangından Korunması Hakkında Yönetmelik” ve Sivil Savunma Yasaları, özellikle toplu kullanım alanlarında (okul, hastane, AVM, siteler) sığınak zorunluluğu getiriyor.
NATO üyesi olarak da sivil savunma standartlarına uyum gerekiyor.
6. Psikolojik ve Stratejik Caydırıcılık
Halkın “Korunuyoruz” hissini güçlendirir.
Dış tehditlere karşı, “Sivillerimiz güvende, saldırılar etkisiz kalır” mesajı vererek caydırıcılık sağlar.
Yani devletin her ilde sığınak yapma politikası, sadece savaş ihtimali için değil; aynı zamanda afet, kimyasal/nükleer tehdit ve stratejik güvenlik için uzun vadeli bir hazırlık anlamına geliyor.
BİRAZ TEBESSÜM
Adamın biri, kır koşusu yaparken havada uçan bir balon alçalarak yanına yaklaşmış, yere vurup birkaç kez zıpladıktan sonra tekrar havalanmış.
İçinde birkaç adam, dehşet içinde balonun sepetine sıkı sıkı tutunmuşlar.
Adamlardan biri, koşu yapana seslenmiş, “Beyefendi, rüzgâr nedeniyle yolumuzu kaybettik, bize nerede olduğumuzu söyler misiniz?” diye.
Koşucu, balondakilere bakmış, “Yerden 20 metre yükseklikte, bir balonun sepetinin içindesiniz” demiş.
Balondaki bozulmuş biraz ve “Beyefendi siz gazeteci olmalısınız” diye seslenmiş bu kez.
“Evet” demiş adam, “Gazeteciyim de nasıl anladınız?”
Balondakilerden biri, “Verdiğiniz bilgiler kesinlikle doğru ancak bir işe yaramıyor” deyince, koşucu “Sizler de siyasetçi olmalısınız” diye karşılık vermiş.
“Evet öyle” demiş balondaki adam, “Siz nasıl anladınız?”
Yoldaki gülmüş; “Yola çıkarken hava koşullarını bilmiyorsunuz, balonu uçurmayı bilmiyorsunuz, nereye geldiğinizi bilmiyorsunuz, nereye gideceğinizi bilmiyorsunuz. Üstelik içinde bulunduğunuz durumdan dolayı beni suçluyorsunuz.”