Yıllardır okuma işinde dünyaya nal toplatıyoruz. Öyle çok okuyoruz ki elimizden kitap düşmüyor. Seyahatlerde elimizden kitap düşmüyor. Uzmanlar gözleriniz bozulacak demese iki kitap birden okuyacağız.

Bütün sahillerimizde insanımız iki dakika denize girdikten sonra şemsiyenin altında saatlerce kitap okuyor. Madem denize güneşlenmeye, yüzmeye geldin, elindeki kitap ne. Otobüs duraklarında bile, otobüs gelinceye kadar kitap okuyan insanımız, halk otobüsüne bindikten sonra da kitabını okumaya devam ediyor.

Hemen bütün evlerde duvardan duvara kitaplıklar var. Ayrıca daha rahat kitap okuyabilmek için okuma koltukları bulunuyor. Evden eve nakliye yapan firmaların en büyük sıkıntısı kitapları taşımak. Her evden tonla kitap çıkıyor.

Kitap okumak bizim işimiz. Okullarda teneffüs aralarında bile gençlerimizin ellerinden kitap düşmüyor. Maşallah demek lazım. Hatta nazar boncuğu bile ister.

Dağda, bayırda, düz ovada, hatta asansörde bile kitap okumayı becerebilen insanımız dünya rekorunu yıllardır elinden bırakmıyor.

İnsanımızın en çok kitap okuduğu zamanlardan biri de yemek masası. Yemek yerken, özellikle gençlerimiz elinden kitabı düşürmüyor. Bir eliyle yemek yerken bir elinde kitap, okudukça okuyor. Bazen dalıyor kitaba, ağzındaki lokmayı unutuyor.

Mevlit dinlerken bile kitap okuyan insanlarımız çoğunlukta. İmam âmin yaparken bile bir elinde kitap tutan insanlarımız var. Kendilerinden geçiyorlar adeta. Dua yaptığını bile unutuyor adeta.

Yasak olmasa, araba kullanırken bile kitap okuyanlarımız az değil. Kırmızı ışığı fırsat bilenlerimiz o kadar çok ki. Kırmızı ışıkta durur durmaz hemen açıyor kitabı iki satır daha okuyayım aydınlanayım diye.

Evet, insanımız kitap okumaya günde bir dakikasını ayırıyor. Yanlış değil bu süre yıllardır değişmiyor. İnsanımız günde sadece 60 saniyesini kitap okumaya ayırıyor.

Yine insanımızın gün içerisindeki öncelikleri arasında tam 235’inci sırasında kitap okumak yer alıyor. Kitap okumaktan o kadar çok öncelikli işlerimiz var ki saymakla bitmez. Telefonla konuşmak mesela. En geveze Fransızları bile ikiye katladık telefonla konuşma liginde.

Yine insanımız gün içerisinde yaklaşık iki buçuk saatini televizyon izlemeye ayırıyor.

O kadar çok okuyan insanımız, okuduğunu anlamada da dünya şampiyonluğunu kimseye bırakmıyor.

Araştırıcılar diyor ki, trafik işaretleri kuraldır ve bunları anlayan insanlar kurallara uyar. Kavşaklarda leb demeden leblebiyi anlayan insanımız için kasisler konuyor. Eğitimin nispeten yüksek olduğu üniversite kampüslerinde hız sınırlarını gösteren hem trafik işaretleri, hem de gördüğünü ve okuduğunu hemen anlayan insanımız için kasisler var.

Daha okulun başında boş zamanlarında kitap okuması için öğütlenen ve programlanan insanımızın hiç boş zamanı olmuyor belli ki. Hep meşgul, hep meşgul.

Kitap okumaya ayrılan zaman, günde bir dakika artarsa ne olur biliyor musunuz? Kitap okumaya ayrılan zaman yüzde yüz artmış olur. Neler değişir neler? En azından hastanelerde akşama kadar plaka anonsu yapılmaz arabanızı bulunduğu yerden çekin diye.