TAŞA TAKILMAK
Sicilya’nın bir kasabasında kadınlar hiç rahat durmaz iki de bir kocalarını aldatırmış.
Kasabanın yaşlı papazı kocasını boynuzladıktan sonra doğru günah çıkartmaya gelen bu kadınlardan bıkmış.
“Papaz efendi şeytana uyup kocamı aldattım”, diyerek karşısına geçip günah çıkartmak istediklerinde papaz sinirlenir:
“Ayıptır, günahtır Sürekli olarak karşıma ‘kocamı aldattım’ deyip geliyorsunuz. Bari ‘Ayağımız taşa takıldı’ deyin, ben anlarım…” diye tembih etmiş.
Kadınların da işine geldiği için artık kimse ‘Kocamı aldattım’ demez, ‘Papaz efendi ayağım taşa takıldı’ diyerek konuyu açarlarmış…
Derken yaşlı papaz ölmüş ve yerine bir başka papaz gelmiş ve bakmış ki kasabanın kadınları aşırı derecede namuslu…
‘Taşa takılıp düştüklerinde oraları buraları açılıyor’ diye günah çıkartmak istiyorlar…
Doğruca belediye başkanına gidip durumu anlatmış ve derhal kaldırımların düzgün olarak onarılmasını istemiş.
Duruma vakıf olan başkan katılırcasına gülmeye başlayınca papaz şaşırmış ve:
-“Sayın başkan gülüyorsunuz ama en çok da sizin eşiniz taşa takılıyor… Lütfen Yanii!”
FAYDALAR
Hangi Uyruğun Ne Faydası Var?
Japon Olmanın Faydaları
-Bakkalınızdan Japon yapıştırıcısı isterken gururla: “Şu bizim yapıştırıcıdan versene” dersiniz.
-Çok kiloluysanız zayıflamak için milyonlarca lira harcamaz aksine Sumo Güreşçisi olup üstüne para kazanabilirsiniz.
-“Adamlar yapmış ağbi!” diyerek hep kulaklarınızı çınlatırlar.
-Devleti yönetenlerin koltuklarını bırakmaları için ölmelerini beklemezsiniz.
İngiliz Olmanın Faydaları
-Her zaman için beyaz atlı prensin kapınızı çalma ihtimali vardır (Prens Charles!).
-Ve üstteki mantığa göre kaynananız bir kraliçe olabilir.
-Hiç bir baltaya sap olamazsanız, bir tamirhanede “İngiliz anahtarı” olabilirsiniz.
-İngilizceyi su gibi konuşursunuz.(!)
Amerikalı Olmanın Faydaları
-Kendinizi iyi hissetmeniz ve Amerikalı olmanın hazzını ve gazzını almak için, herhangi bir Amerikan filmini seyretmeniz yeterlidir. (Eğer hala övünmekten ‘böğ gelmemiş’ ve kusmamışsanız.)
-Her zaman ülkeniz savaştadır ama size zarar gelmez…
-NBA maçlarını izlemek için sabahın köründe kalkmazsınız…
-Her apartmandaki 10 kişiden 5’i dünyayı kurtaracak güçtedir…
Düşman ister uzaylı olsun isterse bir göktaşı... (örnek: Rambo, terminator, v.s.)
Çinli Olmanın Faydaları
-Çocuğunuzun ismini tabak çanak kırıp koyabilirsiniz. “Çang, Çung, Çing” gibi.
-Uzaydan görülebilen tek insan eseri olan “Çin Seddini” gerçekleştirmiş olmanın gururunu yaşarsınız..
-Uzağı net görmek için gözlerinizi kısmanız gerekmez.
-Tek yataklı oda parası verip üç kişi yatabilirsiniz.
Fransız Olmanın Faydaları
-İngilizce bildiğiniz için değil, bilmediğiniz için hava atarsınız (Yani onlar öyle sanıyor) ..
-Her şeye Fransız kalabilirsiniz…
-Fransızca küfür bile etseniz şiir okuyorsunuz sanırlar...
İtalyan Olmanın Faydaları
-Kaybolmazsınız. Çünkü her yol Roma'ya çıkar.
-Herkesin sırtını yaslayacak bir dayısı vardır, özellikle Sicilya dolaylarında...
-Dünya kızları, yakışıklılıkta hep sizi örnek gösterir…
-Doğan SLX fiyatına FERRARİ alabilirsiniz (Abartık ama olsun! Eee.. Böyle vergilere böyle espri!)
Ve Türk Olmanın Faydaları
-2050 yılında dünyanın tek hâkimi olabilirsiniz. (Çünkü herkes uzaya çıkmış olacak)...
-Eğer dünyanın hakimi olursanız, uzaydan gelebilecek UFO’lara taş atıp onları korkutup, kaçırabilirsiniz (Uşak’ta yaşanmıştı…)
-Restoran, lokanta gibi yerlerde masaları birleştirebilir ortaya bir salata söyleyebilir, masanın kısa bacağının altına katlanmış kâğıt koyabilirsiniz...
-Otobüs, uçak, hastane, vb. gibi cep telefonu kullanmanın yasak olduğu yerlerde gizli gizli cep telefonu ile konuşabilir, plajda cep telefonunuzu mayonuza sıkıştırabilir ve her şey çok normalmiş gibi davranabilirsiniz…
-İşsizlik, üretimsizlik, sosyal eşitsizlik, trafik canavarı, enflasyon ve sonu gelmeyen zamlarla canla başla mücadele ederek, “Ülke yönetmecilik” oynayan siyasetçilere yıllarca katlanarak, “Varolmanın dayanılmaz eziyeti” ve “insanoğlunun dayanıklılık gücü” konularında bilimsel araştırmalara katkıda bulunabilirsiniz...
EĞİTİCİ ÖĞRETMEN REPLİKLERİ
1) Kendini de evde unutsaydın.
(Hafızayı güçlendirir)
2) Sene sonunda ben de seni unutacağım.
(Hesaplaşmayı öğretir)
3) Ben Ahmet'e sordum, sen Ahmet misin?
(Kimlik kaymasını önler)
4) Komik bir şey varsa söyleyin biz de gülelim.
(Kaynaştırır)
5) Konuşmak isteyen varsa dışarı çıksın.
(Yol gösterir)
6) Gece beşik mi salladın?
(Düzene sokar)
7) Çay, kahve ister misiniz?
(Konukseverlik aşılar)
8) Sana camdan aşağı atla deseler atlayacak mısın?
(Kışkırtmalara karşı korur)
9) Herkes dersi anladı galiba; konuşmalar başladığına göre
(Durumu özetler)
10) Sen Ali'in avukatı mısın?
(Savunmayı öğretir, arkadaşlığı pekiştirir)
11) Susacak mısınız? ben mi susturayım?
(Çözüme odaklar)
NASIL ÖLDÜ?
Temel'in babasının cenazesine gelen bir aile dostu “Nasıl öldü?” diye sorar.
Temel: “30. kattan düştü.”
Adam: “Çok feci ölmüş.”
Temel: “Yok yok. Tam yere düşecekti ki manavın tentesine çarpıp tekrar yükseldi.”
Adam: “Daha şiddetli çakıldı o zaman.”
Temel: “Biz de öyle beklerken, kasabın tentesine düştü ve oradan karşı binanın çatısına fırladı.”
Adam: “Demek çatıya çarpıp öldü. Vah vah vah!”
Temel: “Öyle olmadı… Çatıya yumuşak iniş yaptı ve yuvarlanıp elektrik tellerine gitti.”
Adam: “Elektrik çarptı da öldü demek?”
Temel: “Yok canım teller yaylandı ve babamı 200 metre yukarı fırlattı.”
Bunları duyan adam dayanamamış ve Temel'e bağırmış:
“Ulan nasıl öldü bu adam?”
Temel gayet sakin cevaplamış:
“Baktık durmuyor, vurduk onu indirdik aşağıya!”
ŞŞŞTT!
Bir cenaze arabası şoförü, camını açarak bir kıza laf atmış:
-“Şşştt kız! Arabayla gezelim mi?”
-“Hadi be oradan manyak! Kim biner o arabaya?”
Şoför övünçle cevaplamış:
-“Sen ne diyorsun be kızım! Millet bu arabaya binmek için ölüyor, ölüyor!”
CENNET ANAHTARI
Mahmut ölünce cennetin kapısında kuyruğa girer.
Hemen önünde bekleyen adam pederdir. Kapıda bir melek beklemektedir.
Melek pedere sorar;
“Hiç günahın var mı peder?”
Peder; “Aziz melek ben rahiptim. Tüm hayatım boyunca hep tanrıma dua ettim. Karıma ve çocuklarıma sadık kaldım. İnsanlara ve hayvanlara hep yardım ettim.”
Melek; “Çok iyi, bunları biliyorduk zaten. Al sana cennetin gümüş anahtarı.” der ve sıradaki Mahmut’a döner;
“Senin hiç günahın var mı?”
Mahmut; “Ben de her zaman hayvanlara ve insanlara iyilik yapardım. Tanrıya dua etmedim açıkçası, inancım da zayıftı ve bir günahım vardı. Çok sert ve hızlı minibüs kullanırdım.”
Melek Mahmut’a döner ve “Bunu da biliyoruz, çok iyi al sana cennetin altın anahtarı” der.
Bu konuşmalara şahit olan Peder bu olaya çok sinirlenir; “Ben hayatımı tanrıya adadım, siz de gidip bu adamı cennette benden üstün tutuyorsunuz, haksızlık değil mi?” diye sorar.
Melek gülerek;
-“Peder sen vaaz verirken herkes uyuyordu ama Mahmut minibüs kullanırken herkes Tanrıya dua ediyordu…”
ÖLECEKMİŞSİN!
Adam karısı ile birlikte doktora muayene olmaya gider.
Muayene biter ve doktor odasından çıkarak kadının yanına gelir ve; Kocanızın ölmemesini istiyorsanız şu kağıda yazdıklarımı uygulayacaksınız” der ve okumaya başlar:
“1-Sabahları güler yüzle güzel bir kahvaltı hazırlayın ve işe mutlu gitmesini sağlayın.
2-Öğlenleri eve geldiğinde güler yüzle karşılayın ve güzel bir öğle yemeği ile takdir edildiğini hissettirin, böylece günün geri kalan kısmını da iyi geçirmesine yardım edin.
3-Akşamları eve geldiğinde yemek özellikle güzel olmalı.
4-Haftada en az üç kere birlikte olun, eğer isterse daha fazla birlikte olun.
Eğer bu dediklerimi harfiyken uygularsanız kocanızın sağlık yönünden hiçbir problemi olmayacak”
Eve geldiklerinde adam karısına sorar;
-“Ne dedi doktor sana?”
Kadın cevaplar;
-“Ölecekmişsin!...”
KURBAĞA
Sarışın bir hatun otele gider…
Otel odasının anahtarını alıp yukarıya odasına çıkar…
Odada masasının üstünde bir kurbağa görür, korkup resepsiyonu arar...
-“Beyfendi odamda iğrenç bir kurbağa var…”
-“Kurbağa mı? Evet o kurbağa müşterilerimizi memnun etmek için konulmuştur… Kurbağayı koynunuza alın can sıkıntınızı giderir…”
Sarışın Hatun şaşırır…
Uzanır yatağına kitap falan okur…
Ama aklı hala kurbağada kalmıştır…
“Deneme yapayım” der ve kurbağayı koynuna alır.
Lakin kurbağada hiç tepki yoktur…
Biraz bekler, uğraşır ama hala kurbağa tepkisizdir…
Dayanamayıp resepsiyonu tekrar arar:
-“Kurbağayı dediğiniz gibi koynuma soktum ama tepkisiz bir şekilde öylece duruyor…”
-“Peki Hanımefendi Hemen geliyorum…”
Resepsiyonist çok sinirli bir şekilde sarışının odasına girer ve hatunun üstüne atlayarak ve bağırır:
-“Bak lanet kurbağa..! Bu sana son gösterişim…”
SORUN NE?
Bir profesör 3 kız öğrencisinin zor durumda kalınca, ani reaksiyonlarını ölçmek için kısa bir sınava tabi tutmuş.
Kızlara sormuş:
“Denizde salın üzerindesin ve tek başınasın. Karşıdan bir sal daha yaklaşmakta ve üzeri erkek dolu. Belli ki aylardır bu denizdeler ve aylardır kadın yüzü görmemişler. Aç kurt gibi bakarak yaklaşıyorlar sana bu durumda ne yaparsın?”
Kumral hemen cevaplamış:
“Salın yönünü akıntıya doğru çevirir kaçmaya çalışırım!”
Esmer:
“Yanımda Rambo bıçağı taşırım her zaman. Sala elini uzatanın elini keser, atarım” demiş.
Sonra gözler sarışın öğrenciye çevrilmiş. Sarışın kendisinden bir cevap beklenildiğinin farkında, yüzünde saf bir ifadeyle sormuş:
“Hocam konuyu anladım da… Buradaki sorun ne?”
İSMİ?
70lik eşlerin evine adamın 40 yıllık arkadaşı gelmiş.
Adam karısına hep “Canım, cicim, tatlım” gibi sözler kullanıyormuş.
Misafir merak etmiş ve sormuş:
-“Yahu biz seninle 20 yıllık arkadaşız ve sen karına hep güzel sözler söyledin. Niye hiç ismiyle çağırmadın?”
Adam:
-“İsmini hatırlasam çağıracağım ulan!”
HARİKA!
Adam gece yarısı karısını uyandırmış ve elindeki aspirini uzanarak sormuş:
-“Sevgilim, aspirin getirdim sana…”
Karısı gözünü bile açmadan, uyku sersemliği ile cevaplamış:
-“Ama benim başım ağrımıyor ki...”
Adam huzurlu bir şekilde şöyle demiş:
-“Harika!”
KAN MESELESİ
Öğrenci Cemal, Profesör Temel'e sordu:
“Kafa aşağı durduğumuzda, kan beynimize hücum ediyor, değil mi?”
“Evet öyle oluyor!”
“Ama hocam bütün gün ayakta geziniyoruz. Kan niye ayaklarımıza hücum etmiyor?”
“Cemal... Ayakların kafan gibi boş değil ki!..”