Bize, 'Bıçak kemiğe dayandı.' sözünü söyletecek bir faciayı yaşadık...

Çanakkale'de en son yaşadığımız orman yangını 1994'te   Yarımada'da  olmuştu... Beş bin beş yüz hektarlık bir alan yanmıştı.

Orman Başmüdürümüz, Rahmetli Talat Göktepe'yi de  bu yangında kaybetmiştik...

Ağaç olarak kayıplarımızı gidermek için "Üniversite"mizin ve sivil toplum kuruluşlarının da desteğiyle yeniden ormanlar tesis ettik. Bu faaliyetlerde  benim de Kabatepe yolu kenarında on kadar dikili ağacımın olduğunu ifade etmek isterim...Zaman zaman  Yarımada'ya giderek ağaçlarımı kontrol ettim ve kontrol etmeye de devam ediyorum...

Şu an otuz yaşlarında olan ağaçlarımızdan da büyük keyif almaktayım. Bu güzel bir haslet...

Daha sonra, yine Güzelyalı Köyü üst tarafında 2008 yılında bir yangın daha olmuştu... Bu yangını söndürme sırasında biz de yardıma gitmiştik ve aniden bir alev kümesinin arkamızdan geldiğini gördük ve çevre yoluna doğru yarı uçurum bir yerden ana yola kendimizi zor atmıştık. Yoksa biz de yanacaktık.

Orman söndürme işleminin farklı bir eğitim istediğini de" yaparak yaşayarak" orada öğrenmiş olduk...

Sonra, Yarımada'da sıklıkla yangınlar gördük.

En son Kayaltepe- Şahindere arasında bir orman yangını görmüştük.

Geçtiğimiz yıllarda Ayvacık' ta ve Çanakkale Merkez'de de yangınlar olmuştu. Ancak, bu yılki gibi yangınları hiç görmemiştik... Çanakkale Merkez ilçe sınırları içinde bir hafta içinde üç orman yangınına şahit olduk. Yine son bir ay içinde Şarköy - Kavak arasında, Umurbey'le Kangırlı hattında, Sarıcaeli- Kalabalık Köyü arasında ve en sonunda da Kepez- Halileli Köyü arasında, bizim de bizzat şahit olduğumuz büyük bir orman yangınına şahit olduk...

 Dardanos, Jandarma Kampı, Üniversite Dardanos Yerleşkesi   Opet Tesisleri aşağısı, Çamlıbel Sitesi, Güzelyalı Tabyalar arası, Güzelyalı Mezarlığı, Gençlik Kampı arkası, Erenköy altı, Halileli istikametinde geniş bir alan yanmış oldu... Jandarma kampı alt tarafında, denize sıfır evler de yanmış, bu bizi çok üzdü...

Bu arada, yangın söndürme işlemi için çevre illerden de itfaiye takviyesi gelmiş.

Şehirde, milli bir seferberlik havasında gayretli çalışmalara da şahit  olduk... Dayanışma ruhumuz için  bir kez daha gurur duyduk.

Bu yangın, Çanakkale'de yaşayanlar için de bir ders niteliğindeydi. Çünkü, imara açılan arazilerde yangına karşı tedbirlerin alınmadığını gördük.

Belki de çok küçük tedbirlerle facianın bu kadar büyümesi önlenebilirdi. Burada yerel yönetimlerin yerinden yönetim konusunda çok geride kaldığını gördük. Tabii ki eğlence, festival olabilir, olmalı da ama, sizin birinci önceliğiniz seçmenlerinizin sağlıklı suya kavuşmasını sağlamanızdır. Hizmeti, halka götürmek için Dardanos ve Güzelyalı'da "yangınlar için  ilk müdahale merkezi" kurmalıydınız.

Yine, her iki yerde de sağlık merkezleri inşa ettirip  gereğini yapmalıydınız...  Bunları ıskaladınız...

Yine, zorunlu ihtiyaçlar için elektrik, doğalgaz, internet gibi hizmetler konusunda halkı bilgilendirme çalışması yapılmalıydı, bu yapılmadı.

 

Bir de kurumlararası eşgüdümün olmadığını gördük.

Elektrik kesintileri  için çağrı merkezleri iş göremedi.

Doğalgaz için bilgilendirme üçüncü gün öğle vakti yapılabildi.

 

Yerel yönetim bir "Kriz Merkezi" kurarak halkı bilgilendirebilirdi. Bunu yapamadı... Yani, bir facia anında yerel yönetimin atıl kalacağına şahit olduk.

 

Genel yönetim açısından gece görüş sistemi olmayan uçakların söndürme işlerinde yarım kaldığını gördük. Yangının ilk saatleri için helikopter iş görebiliyor;ancak, daha yaygın bir yangında iş görme gücü azalıyor...

 

Maden Mühendisi bir Dost'um, yeni teknolojiyle neredeyse bir kilometre ileriye su gönderen aparatların olduğunu söyledi. Böyle bir düzenekle yangın söndürmeye müdahale edilseydi, maddi kayıpların daha az olabileceğini ifade etti...

 

Bu arada, bir Kaptan  Dost'umuzla da görüştüm. Bana, "gemi söndürme teknelerini niçin devreye almadığımızı?" sordu... Bilhassa Dardanos ve Güzelyalı sahiline yakın evlerin yanmasını bu söndüren gemileriyle önleyebileceğimizi ifade etti. Ayrıca, ilimizin "yangın söndürme gücü için bu gemiler niçin kullanılmaz?" diye bu konuyu da ayrıca, bana iletti...

Biz de yetkililere soruyoruz: Bu gemiler neden kullanılmadı?

 

Halk dayanışması için insanımızın duyarlılığına şapka çıkartırım.

Doğa felaketleri için  tam hazırlık yapamayan yerel ve genel yönetimleri  de kınarım.

 

 İmar izni veren yerel yönetimleri ve İl Özel İdarelerini de daha işlevsel imar planları hazırlamaları konularında uyarırım.

Binaların bodrumlarında, sığınak, su deposu, ilk yardım çantası olacak  şekilde yeni planlamalar yapılmalı... Ayrıca, zemini uygun yerlerde de yeraltı otoparkları inşa edip, diğer yaşam alanlarının da bu  yapıların üzerinde olması sağlanmalıdır...

 

Biz, kendi içimizdeki yangına şahitlik ederken Bayramiç, Ayvacık ve Ezine ilçelerimizde de  orman yangınlarına  şahit olduk.

 

Orman yangınlarıda, bu yılki kadar topyekûn bir yıkıma şahit olmamıştık.

Bu durum, bizlerinde ruh sağlığını bozmuş oldu...

Her olumsuzlukta, tolerans gücümüzü kaybettik ve sorumlu kişilerin görevlerini lâyıkıyla yapmaması karşısında da  infial içinde olduk...

Şehrimizi, daha yaşanılabilir seviyeye çıkartmak için  hep birlikte gayret göstermemiz gerektiğini de hatırlatmak isteriz...

Çünkü başka Çanakkale yok!

 

Bilgi edinmeniz dileğiyle...

**

Düşünmeye, okumaya, yazmaya ve konuşmaya devam...