Geçenlerde yapılan ilanda neredeyse balların tamamına yakını sahte çıktı. Sahtekarların önünü almak her geçen gün zorlaşıyor.
Balın sahtesi nasıl olur bilinmez ama merdiven altı imalatçılar ne markaları aslına yakın üretip satıyorlar. Balı mı üretemeyecekler. Türkiye’de arıcıların çoğunluğu emekli veya başka bir işte çalışıp hobi amaçlı arıcılık yapmaktadır. Ülkemizde üretilen balın önemli bir kısmı konu komşu arasında pazarlanıp tüketilmektedir. Sadece üretici belgesiyle satılan bu ballarda ciddi sorun yaşanmamaktadır. Gerçi orada da sahte mi sorusu sorulur hale gelmiştir.
Tüketicinin en önemli sorunu balın şekerlenmesidir. Bal kristalize olduğunda yanlış bir şekilde arılara şeker yedirilerek bal yaptırıldığı söylenir. Balın yapısında bulunan % 80 şekerin % 35-40’ı glikoz, yani üzüm şekeri, % 40-45’i de fruktoz, yani meyve şekeridir. Kaynağına bağlı olarak glikoz bazen daha fazla olabilmektedir. Böyle durumlarda bal hasat edildikten bir süre sonra kristalleşir. Binlerce çiçekten toplanan balözünün kristalleşmesi arıcıyı da tüketiciyi de yanlış anlaşılmalardan dolayı üzmektedir. Oysa şekerli maddelerle bal üretmek sahtekarlıktan başka bir şey değildir. İlkbaharda ve sonbaharda arıların beslenmesi için kek, şurup ve benzeri şekerli maddeler kullanılmaktadır. Kullanma zorunluluğu da vardır. Yoksa koloni zayiatları artmaktadır. Koloninin yedek besini varsa havalar bal özü akımına uygunsa beslemeye de gerek yoktur.
Ayçiçeği balı glikoz oranı yüksek olduğundan çok kısa sürede kristalleşmektedir. Kristalleşen balın çözünmesi için 40-45 derece sıcaklıkta uzun süre tutmak gerekmektedir. Yüksek sıcaklıklarda balın rengi koyulaşmaktadır. Enzimler bozulduğundan balın raf ömrü kısalmakta, kalitesi düşmektedir.
Çam balında fruktoz oranı yüksektir ve kristalleşme meydana gelmez. Bahar balı da geç kristalleşir. Buna karşın sahte ballar hiç kristalleşmez. Tatlandırıcılarla üretilen sahte ballarda, özellikle ucuz mısır şurubu kullanılanlarda kristalleşme mümkün değildir. Bu ballar arıyı dahi görmemektedir. Tatlandırıcılarla üretilen balın kilosu 50 TL’ye mal olmaktadır. Oysa arılara şerbet yedirmek suretiyle üretilen balın kilosu da 100 TL’ye mal olmaktadır. Koloni yönetimi de imkansız hale gelmektedir.
Tatlandırıcı ile üretilmiş balı anlamak zordur. İçerisine bir miktar bal konduğu için koku ve lezzetinden fark etmek neredeyse imkânsızdır. Balın sahte olup olmadığını anlamak için laboratuar analizi şarttır. Çok düşük fiyatlarla satılan balların da hakiki olduğunu söylemek zordur. 20 gram bal bulunan kahvaltılık paket ballar nerdeyse paket fiyatına satılmaktadır.
Kristalleşen balı tercih etmek belki de garantili orijinal bal tüketmek için gerekiyor. Ya da balı arıcılardan almak. Hiçbir arıcı sahte bal üretemeyeceğine göre? Birliklerin iktisadi işletme kurması gerekiyor bunun için. Ortakların balını aklamanın en iyi yolu belki de.