Son on yıl içinde, daha çok"Çevre ve Doğa" üzerine yapılan tezlerden kırk dört yüksek lisans tezi ve sekiz tane de doktora tezi okudum.

Bu tezlerin jürilerine hiç bakmadım.

Fakültelerde güçlü hocalarımızın öğrencilerinin bazı tezleri, jüriden nasıl geçmiş, şaşırdım.

Bir arkadaşımızın yüksek lisans tezinde  on kadar yanlış vardı. Raporladım ve kendisine gönderdim. Tezi de kitap olarak yayınlanmış. Bana, teşekkür etti. Aslında, tez jüri üyeleri bunları görüp eleştirseydi, çok mutlu olurdum, dedi.

Okuduğum tezlerden Otuz kadarı çöp... Bilgi açısından da çöp. Bilim her altı ayda kendisini yeniliyor. Okuduğum tezlerde en son atıf tarihi, tezin yazıldığı ve kabul edildiği tarihten on yıl kadar önceye aitti. Çok üzüldüm  ve yazık, dedim. Hatır için kabul edilen tezlerdi.

Bu tezlerin içinde yirmi kadarı, mutlaka düzeltilmeye muhtaçtı... Sonra kabul edilmeliydi...

Yalnız, dört tez mükemmeldi.

Çok farklı bilgiler edindim. Benim çıkarttığım "Çevre ve Doğa Dergisi" nde de onlara atıfta  bulunarak, okuyucuya bilgiler aktarıyorum.

Bizim fakültede, yıllar önce, Fakülte Akademik Kurulu"nda yapılan tezleri, izin alarak yayınlayalım. Hem, diğer üniversitelere hem de bütün kütüphanelere ve talep halinde lise kütüphanelerine de gönderilmesini sağlayalım, dedim.  Birçok arkadaşımız buna karşı geldi. Rezil oluruz, dediler...

Ha!

Benim bu görüşümü 12 Eylül 1980 darbesinden sonra Paşalar da istemiş.

Bütün profesörlerin yüzsek lisans ve doktora tezlerini yayınlamak için istemişler.

Birçok bilim adamının tezleri bulunamamış. Koca koca hocalar harıl harıl tez yazma işine girişmişler.

Yıllar önce, bir arkadaşımız, doktora tezini bana getirdi ve "okur musunuz?", dedi.

Bir hafta sonu, tezi okudum. Yirmi kadar, yanlış ve noksan tespit ettim. Bunları düzeltmek ve ilave etmek gerekir, dedim.

Hocam, tezi yarın savunacağım, zamanım yok, dedi. Ayrıca, sizin noksan bulduğunuz belki jüri bulamaz, dedi.

Ben de" verdiğim veriler elinin altında olsun. Gündeme gelirse çıkarıp gösterirsin ve tamamlayacağını ifade edersin. ", dedim.

Arkadaşımız, savunmaya girdi.

Jüri, oy birliğiyle kabul etmiş ve tebrik etmişti. Yani, benim bulduklarımı, bulamamıştı...

Ben de bir şey, demedim.

Arkadaşımız titiz birisiydi. Tezini düzelterek teslim etti...

Akademide, bence derhal bir reform yapılmalı. Atamalar Merkezi sistemle yapılmalı.

Ders veren hoca ile araştırma  yapacak hoca, sene başında tespit edilip akademik yıl   ya ders vererek  ya da bilimsel araştırma yaparak  geçirilmelidir, diye düşünürüm . Bilimsel araştırma yapan da iyi bir araştırma raporu hazırlamalı ve bilim dünyasına sunmalıdır...

Akademiden ayrılalı nerdeyse çeyrek yüz yıl oluyor. Mevcut durumun ne olduğunu tam olarak bilmiyorum.

Aslında, her alanda, yetkin bilim adamları seçilip kendi bilim alanlarında tezleri inceleyip raporlasalar ve buna göre yükselmeler olsa çok daha güzel olur, diye düşünürüm.

 İnşallah yapılır...

Bilgi edinmeniz dileğiyle...

******

Düşünmeye, okumaya, yazmaya ve konuşmaya devam...