Türkiye'de Dersim olayları konusunda son bir haftadır yoğunlaşan tartışmalara Başbakan Recep Tayyip Erdoğan da katılarak, 13 bini aşkın kişinin öldürüldüğünü söylediği olaylar için "Devlet adına özür dilemek gerekiyorsa ve böyle bir literatür varsa ben özür dilerim ve diliyorum" dedi.

23 Kasım 2011’de Ankara'da, partisinin Genişletilmiş İl Başkanları Toplantısı'nda konuşan Erdoğan, Dersim'de sayısı bilinmeyen binlerce insanın, kadın ve çocuğun katledildiğini, zorunlu göçe başvurulduğunu söyledi.

Olaylar konusunda ana muhalefet Cumhuriyet Halk Partisi'ne yüklenen Erdoğan, olaylar nedeniyle CHP'nin özür dilemesi gerektiği görüşünde.

Başbakan, ''Çünkü o dönem CHP'nin tek başına iktidar dönemidir. CHP'nin geçmişinde işte bu var, hamdolsun bizim geçmişimizde bunlar yok'' diye konuştu.

"Dersim yakın tarihimizdeki en acı, en trajik olaylardan biridir. Dersim aydınlatılmayı, cesaretle sorgulanmayı bekleyen bir faciadır. Dersim, CHP hükümetlerinin onlarca, yüzlerce faciasından en acısıdır, en kanlısıdır... Dersim faciası karşısında özür dileyecek olan, bu faciayla yüzleşecek olan, AK Parti değil, AK Parti hükümeti değil, bizzat bu facianın, bu kanlı eserin sahibi olan CHP 'dir, CHP'nin Tunceli milletvekilleridir, CHP'nin Tunceli kökenli Genel Başkanıdır." dedi.

Bu arada yine sanatçı Şivan Perwer’in, İbrahim Tatlıses’in konserleriyle renk kattıkları, zamanın bakanları ve akil insanlarının ben olsaydım ben de dağa çıkardım diyerek terörist seviciliği yaptığı meşhur Diyarbakır mitingini herkes hatırlıyordur. Gazetelerin aktardığı şekliyle paylaşmakta bir mahsur yok. On binlerce öksüz çocuk unutulmuş, emperyal güçlerin oyununa devam edilmişti. Ardından tünel faciaları başlamıştı.

AK Parti 32. İstişare ve Değerlendirme Toplantısı’nda ‘Terörsüz Türkiye’ süreciyle ilgili çok önemli mesajlar veren Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, özetle şunları söyledi:

“Bundan 47 yıl önce, 14 Ağustos 1984’te Siirt’in Eruh ve Hakkâri’nin Şemdinli ilçelerinde bölücü terör örgütü ilk eylemini yaptı. Bu tarihten itibaren 10 bine yakın güvenlik görevlimizi terörle mücadelede şehit verdik. 50 bine yakın vatandaşımız yine terör olaylarında hayatını kaybetti. Onları unutmadık, unutmayacağız. Vatan toprağını kanıyla sulayan, ay yıldızlı bayrağımızı al kanlarıyla boyayan şehitlerimiz her zaman başımızın tacı olacak.

Örgütün 1984’teki ilk eyleminden sonra ne yazık ki terör Türkiye’de her geçen gün tırmandı. Bunda elbette devletin bazı yanlış uygulamalarının payı var. ‘Beyaz Toros’lar bunlardan biriydi, faili meçhuller, Diyarbakır cezaevi, yakılan köyler, evladıyla cezaevinde Kürtçe konuşamayan analar bu yanlış uygulamalardan biriydi. Hukuk ve meşruiyet dışı mücadele yöntemleri terörü bitirmek yerine tam tersine körükledi, büyüttü, terör örgütüne istismar edeceği elverişli bir zemin sundu. Hataların bedelini hep beraber ödedik.

Devletin tepesi daha önce olduğu gibi yine devletini suçladı.

Evet her şey ortadayken kimsenin milliyetçiliğini sorgulamanın da anlamı yok.