Türkiye üzerine emellerine olan siyasi oluşumları ve onlara destek olabilecek emperyalist güçleri anlatır...
Sonra da buna karşı toplumcu bir bakış tarzıyla kendi toplumuna bakarak neler yapılmalıyı, anlatırdı.
Bizim ıskaladığımız, nerede bir "Türk" varsa onunla ilgilenen bir Türk Milliyetçiliği'nin de "toplumcu bir yapı milliyetçilik olması gerekirdi " düşüncesinin ayırdına varamamış olmamızdır.
Attila İlhan, Solu "Türkleştirmek", Türk Milliyetçiliği'ni de daha toplumcu bir temele oturtmak istemiştir ve bunda da başarılı olmuştur.
Galiyev'i, Rıskılov'u, Resulzade'yi, Akçura'yı, Gaspralı'yı, Çolpan' ı, Cevat'ı ve diğerlerini sahiplenerek, Anadolu Güneşi Paşa 'yı ve onun yaptıklarını anlamlandırdı...
Geniş Turan Coğrafyası' nı Türk Aydını'nın ilgi alanı içine aldı...
Mazlum Milletler Teorisi ile günümüze bile ışık tuttu...
Türkiye' de, siyasal İslamcıların ve bölücü yapının koalisyonunun ülkeyi nasıl yıkıma götüreceğini gösterdi... Yeniden "Kuvva-i Milliye şuuru" oluşturmak istedi.
En azından, ben öyle algıladım ve bu görüşü savundum. Savunmaya da devam ediyorum. Bunun üzerine çalıştım ve öğrencilerimi de çalıştırttım... İyi sonuçlar da aldım.
En azından, siyaset üstü "Türk Milliyetçiliği" nin olabileceğini ifade ettim ve öğrencilerime de bunu aktardım. Arkadaşlarıma da bu bakış tarzını salık verdim.
Bu yüzden de bir "Cumhuriyet Çocuğu" olan Attila İlhan'ı, ülkemizin problemleri için çözümler üreten fikri söylemleri açısından da taktir ettim ve sevdim.
Allah rahmet eylesin...
Durağı cennet olsun...
Dua ile...