Milletçe çöküyoruz. Vicdanının sesine göre yaşayan, çalışan, hizmette bulunan insanlar parmakla gösterilir hale geldi. Pek kıymetleri de kalmadı. Keriz olarak anılıyorlar. Hileli gıda listelerine her gün yenileri ekleniyor. Sahte içkiden ölenlerin sayısı sürekli artıyor. Milletin iyi olmak için kullandığı ilaçta bile sahtekarlık yapılabiliyorsa, bunları adam öldürmeye teşebbüsten yargılamaktan başka çare yok. İşin bir tarafı böyle. Ancak otuz sabıkayla sokakta gezenlerin, suçu olmadan içerde yatanların olduğu memlekette tuz kokmuş demektir. 

Akşamdan sabah kim zengin olduysa, milletimizde bir hevestir devam edip gidiyor. Haram malın yaramadığı da hep söylenir ama haram ve hile için ne yeminler ediliyor ticarette akla zarar.

Filmlerde dizilerde haklı çıkmak için çiğnenen haklar artık doğal karşılanmaya başladı. Bir Köroğlu’nu dahi oynayamıyoruz. Haklı çıkmak için hak çiğnenir mi? Allah sonumuzu hayır etsin.

“Yalancının mumu yatsıya kadar yanar” gibi atasözlerimiz artık yerini “gemisini kurtaran kaptan” gibi özdeyişlere bıraktı gitti. Günü kurtarmak insanımıza yetmeye başladı. Bu anlamda haramı helâlı birbirine karıştırıyor. Yarını düşünmeyen, hesap vermeyi, özellikle vicdanına hesap vermeyi düşünmeyen insan neler yapmaz ki. Bankamatik memurları var hacca gidiyor memlekette.

Gıda sektöründe gün geçmiyor ki hileli gıdalar ortaya çıkmasın. Mısır şurubundan bal yaparak, bal üretiminde dünya yedinciliğinden dünya ikinciliğine oturtmuşlardı memleketi. O zaman 6 milyon kovan vardı. Şimdi 9 milyon oldu ama bal yerinde sayıyor.

Ürünlerinde hile yapan firmaların isimleri Tarım ve Orman Bakanlığının web sayfasında asılı duruyor. Çok incelendiği söylenemez. Haber kanalları durumu afişe etmese yine çok üzerinde durulmayacaktır. Balda, zeytinyağında, süt ürünlerinde yapılan hileler artık her listede yerini alıyor. Bir yerde kanıksandı da. Sağlıklı ürün üretenler yakında salak muamelesi görecek. Tereyağına bitkisel yağ karıştırmak, yoğurdu katı yapmak için jelatin kullanmak, sanki normal oldu.

Ahlakın bu kadar yerlerde süründüğü bir milletin, millet olarak istikbali karanlıktır. Her yıl yüzlerce yaban domuzu avlanarak piyasada satılıyor. Çok fazla yakalayan yok ama bu gerçeği hemen herkes kabul ediyor. Düşük fiyattan alınan domuzların dönerciler tarafından alındığı iddiaları artık her yerde konuşuluyor. İnsan olanın bunu yapmaması gerekir de, elhamdülillah Müslüman’ım diye gezen insanın, Müslümanlara domuz eti yedirerek para kazanmasına ne denir bilinmez. Allah bilir parayı sakal yapıp Allah Bereket Versin de diyordur.

Milletin iş ahlakı zayıflarsa, mal ve hizmet üretiminde sahtekârlık ve hile artarsa, milletin birbirine güveni kalmaz. Birbirine güvenmeyen milleti bir arada tutmak imkânsızdır. Milletin birliği ve dirliği birbirine güvenmesiyle mümkündür. Aslında her hilede insan kendini kazıklar, kendi ayağına kurşun sıkar.

Gıdada sahtekarlık başka alanlara da sirayet ediyor. Birçok alanda sahtekarlıkların önü ardı kesilmiyor. Sağlık sektörüne kadar uzanan sahtekarlıklar milleti millet olmaktan uzaklaştırmaya devam ediyor.