Yine, saçma sapan sorular ve bu sorulara cevaplar... Cevaplardan, soruları çıkarabilirsiniz.

Okumanız dileğiyle

**

Sizin söylediklerinizin, bütün cevaplarını değişik yazılarımda anlattım.

 

Lozan Tutanaklarını okumamışsınız...

 

Krallıkların var olması, sömürgelerini korumak içindir. 19.Asır dünyasını inceleyin sonra değerlendirin.

 

İttihatçılar, yönetim erkini bir kişiden alıp Türk Milletinin kendisine verdiler. İyi de yaptılar...

 

 İngilizler, İstanbul'u  tek kurşun atmadan neden terk etti. Siyasal İslamcıların kafası bunu basmaz ve anlamazlar da. Çünkü, "Askeri strateji nedir?" bilmezler...

 

1- İngilizler aptal değildir.

Çünkü, Fransızlar ve İtalyanlar, Anadolu İktidarıyla anlaştılar. Anlaşma sebebi de İngilizler, İzmir'i İtalyanlara söz verdi, sözünde durmadı. Fransızlara Suriye ve Hatay'ın sözünü verdi ve sözünde durmadı.

Fransızlar, zorla Faysal'ı Şam'dan kovaladı. Onlar da Bağdat'a gitti. Bu iki kuruluşunda ( hem Suriye'nin  hem de Irak'ın) Genel Kurmay Başkanı Yasin Hilmi Bey'dir.  Bu zat, Osmanlı Ordusu'nda Kolordu Komutanıydı. İhanet etti ve düşman safına geçti.

 

2- iskenderun'u İngilizler işgal etmişti. Buradan çıkmak istemiyorlardı. Çünkü, Musul tarafına kadar gelen ordularına Buradan askeri ikmal yapacaklardı.

 

3-İngilizlerin İstanbul ve  Çanakkale bölgesinde toplam asker sayısı 26 000 kişiydi. Dokuz Eylül'den sonra, Sakallı Nurettin Paşa'nın birlikleri Kocaeli  Bölgesi'ndeydi.  Milli Kuvvetler, 125 000 kişi Balıkesir ve Çanakkale istikametinde geliyordu. Ateşkes istendi. Reis Paşa bunu kabul etti ve Mudanya Antlaşması'nı  Ekim 1922'de imzaladık.

 

Sonra Lozan'a gidildi. Bizim inatçı tutumumuz üzerine İngilizler savaş istedi. Müstemlekelerden asker istedi. Kimse yanaşmadı. Güney Afrika bir tabur asker verebilirim, dedi. Kanada, Avustralya ve Yeni Zelanda asker vermedi. Bu arada, İrlanda da isyan çıktı. İrlanda bağımsızlık mücadelesi başladı.

 

 İngiliz yetkililerinin ve Türk düşmanlarının İngiltere'de, kendi iktidarlarının tehlikeye girmesiyle bu zatlar  korktular.

İstanbul'da bulunan askerlerinin can güvenliği yoktu. Sivil olarak gelen İttihatçılar, sokaklarda, İngiliz askerlerine gözdağı veriyorlardı. Bu arada, Mustafa Sabri ve Dürrizade Abdullah gibi hainler İstanbul'dan kaçıyordu. İngilizler, 150 000 kişilik ordu ve İstanbul Halkının intikam hissinden  korktukları için kaçıp gittiler. Yani, zoru görünce kaçtılar.

 

İngiliz Sefiri'nin arabasını, atları serbest bırakıp halk, İngilizseverliğini göstermek için taşımıştır.

Böylece, İngilizlerin himayesine mazhar olacaklarını düşünüyorlardı...

Bu ezik halkı yetiştiren Hoca efendiler ve Abdülhamit'e bu durumu sormak gerekirdi... Halkı, "neden  şahsiyetsiz  yetiştirdin ve halk neden  böyle ucube işlere kalkıştı"  diye...

 

Halifelik, siyasi bir makamdır. Dini bir makam değildir. Dini makam olsaydı, Şeyhülislam ve Fetva Kadısı, bu sistemde olmazdı.

 

Bizde, Kasım 1914'te Halifemiz, Efendimiz, Sultanımız Padişahımız  Hazretleri, küffara karşı Cihat ilan etti. Acaba, Türklerden başka buna uyan oldu mu? Siz, önce bu sorunun cevabını verin. Senagelli, Tunuslu, Cezayirli, Hintli Müslüman askerlerin, Halifenin ordusunun askerlerini neden  büyük bir zevkle öldürüyorlardı acaba?

 

Çanakkale Fransız Mezarlığında soldan beşinci ve yedinci Mezarlar Bakar Kam ve Ali Dou'ya ait. Bu müslümanlar, Fransız mezarlığında niye yatıyor?

 Yine, Helles Anıtı Doğu köşesinde yüz kadar Hintli  müslüman adı yazılı, bunların adları, İngiliz Anıtı içinde neden yazılı? Bu soruya cevabınız, nedir?

 

Lozan Tutanakları'nda, İngilizler, halifeliği kaldırmayalım, diye kulis yapıyorlardı. Çünkü, Hintli Müslümanların ve Arap Aşiret Devletçikleri' nin kendilerine karşı ayaklanabileceğini düşünüyorlardı.

Ama, hiçbir müslümanın halifelik gibi bir derdi yoktu. Günümüzde de Türkiye'deki siyasal İslamcıların dışında  hilafet derdi olan kimse yoktur. Ben, iyi bir müslüman olarak, hilafete karşıyım. ABD gibi güçlü bir devlet olduğumuzda, hilafet kendiliğinden gündeme gelir ve uygularız. Önce güçlü devlet olmalıyız.

 

Bana gelince, belgeli olmak şartıyla söylediklerime  cevabı olan bir kişi veya kuruluş  varsa onu da kabullenirim. Yeterki doğru bilgi olsun. Tenkitten de  mutlu olurum.

 

Lütfen, tarihi dinleyerek değil okuyarak öğrenin...

 

Gönülden selamlar...

Bilgi edinmeniz dileğiyle...

**

Düşünmeye, okumaya, yazmaya ve konuşmaya devam...