Memlekette adalete güven sürekli azalıyor. Yandaş ve hatırlı kişilere adalet neredeyse dokunmuyor. Ancak muhalefetin veya muhalif olanların işi son derece zor. Aslında son zamanlarda yapılan uygulamalar çok yabancı gelmiyor. Aynı zamanda Sayın Cumhurbaşkanının dedikleri de bir bir ortaya çıkıyor. Ne demişti seçimlerde? Ya taraf olursunuz ya da bertaraf. Ne yazık ki ana muhalefet partisi yargı sopasıyla silkelenmeye devam ediyor.

Daha önceleri ne olmuştu? Bazılarını tarih sırasıyla gitmekte yarar var:

İktidar neredeyse fetö terör örgütünün eline teslim edilmişti. Terör örgütünün okulları ve yurtları öncelikli tercih edilmiş, buralarda okuyan ve ikamet eden gençlerin istikbali neredeyse garanti altına alınmıştı. Soru servis etmeler, mülakatlar, kamuda atama ve yükseltmeler her şey ellerine geçmişti. Hatta memleketin bakan ve başbakanları, valileri terör örgütü liderine methiyeler düzmekte yarışıyordu. En güzel cümleleri kurmak için ellerinden geleni yapıyorlardı.

Ergenekon, Balyoz ve benzeri davalar daha dün gibi hafızalarda. Özel görevli savcı Silivri Cezaevini doldurmaya başlamışdı. Ajandalarda alınan notlardan yola çıkan, resimlerden ilişkiler kuran, uydurma gerekçelerle çok sayıda subay, gazeteci ve siyasi cezaevine gönderilmişti. Adaletsiz uygulamaları ne yazık ki adalet mensupları gerçekleştirmişti. Ergenekon davasının savcısı olarak kendini tanıtanlar da vardı, adalete güvenilmesi gerektiğini telkin edenler de az değildi.

Sonra aralar bozuldu. 17/25 aralık operasyonları gündem oldu. Adeta iktidar mücadelesi başladı. Kol saatlerinden tutun da, ayakkabı kutularında milyonlarca dövizler, paraları sıfırla hikayelerine kadar çok sayıda vaka milletin gündemini işgal etti.

Ardından terörist kalkışma meydana geldi. Memleket adeta ipten döndü. Bununla birlikte, iktidarın gözetip kolladığı, hatta el üstünde tuttuğu çok sayıda komutan, yaver, müsteşar, genel müdür, emniyet ve ordu mensubu terör örgütü üyesi çıktı. Ancak iktidar partisinin üst düzey mensupları, belediye başkanları, terör örgütü liderine methiyeler düzenler sütten çıkmış ak kaşık misali tertemiz çıktı. Herhangi bir adli kurum tarafından haklarında soruşturma bile açılmadı.

Günümüzde uygulananlar çok farklı görünmüyor. Çok sayıda muhalefet partilerine mensup belediye başkanları uzun süredir hapiste yatıyor. Haklarında tutuklanmalarını gerektirecek henüz düzenlenmiş bir dosya ve somut deliller bulunmuyor. İşin ilginci suç örgütü lideri olarak gösterilen ve tanımlanan şahıs cezaevinde yatmıyor. Hatta ev hapsi bile kaldırıldı. Aynı örgütün iktidar belediyeleriyle de ihale ve hizmet işleri var. O belediyelere verilmiş hediyeler, hediye arabalar var. Soruşturmanın sesi bile yok.

Adana’nın Belediye Başkanı, Silivri’de tutulurken, İstanbul’un bir ilçesinde belediye başkanı olan İzmir’de yatıyor.

Adli kirlilik her geçen gün artıyor ve milletin adalete olan güveni sürekli zayıflıyor. Oysa milletin dirliği, düzenliği ve birliği güçlü adaletle mümkün. Adaletin şaştığı siyasi tüfek gibi kullanıldığı yerde milleti bir arada tutmak zordur. Daha kötüsü bu uygulamalarla devlete güveni ve aidiyet duygularını güçlü tutmak da mümkün değildir.