Ağzındaki baklayı çıkarmak da buna yakın bir deyim ama eteklerindeki taşlar sonradan görme siyasetçilerin söylem ve eylemlerine daha çok uyuyor. Bölücülerin eteklerinde artık taş kalmadı. Hepsini döktüler. Adına da demokratik hak dediler. Ancak anlayabilen idareci yok. Çözüm süreci kılıfına sığınan basiretsiz devlet yöneticileri, bölücü siyasilerin karşısında dut yeşim bülbüle dönüyorlar.
Ustalık dönemi diye nitelendirilen son dönemde, iktidar partisinin sonradan görme siyasi aktörleri eteklerindeki taşları dökmeye devam ediyorlar. İnsanımızın bunları algılaması, unutmaması, memleketin, kendilerinin, çocuklarının ve torunlarının geleceği için büyük önem taşıyor. İnsanımızın kendi gerçeğini yaşayabileceği, kimseden çekinmeden, açık seçik içinden gelenleri yaşabileceği bir memleket istiyorsa, artık bu zırvalayan kimliklerin hepsinin de aynı çizgide olduklarını görmesi gerekiyor.
İktidar partisinin zamanın İstanbul İl Başkanı AK Parti sayesinde hepimiz Türk olmaktan kurtulduk demişti. Bu söylem, eskiden kimlikler inkâr ediliyordu, şimdi artık kimlikler kabul ediliyor şeklinde basit bir ifade değildir. Sürekli takiyye yapmak suretiyle kıvıran siyasi iktidarın kifayetsiz muhterisleri, aslında özlerindeki kimliği kusuyor. Çünkü yürütme organı yasama organını çökertti ve yasama artık neredeyse siyasi iktidarın işaretine göre işlev görüyor. Bu ifadenin satır arasında Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarının tanımını inkâr vardır. Hemen bütün millet kimin hangi kimliği taşıdığını bilmekte ve millet olmanın verdiği hissiyatı taşımaktadır.
Sonradan görme, gâvurdan dönme diye bir laf vardır. Benzer şekilde sonradan görmeden için de söylenen, kifayetsize salahiyet verilmiş, önce babasını kesmiş derler. Türkiye Cumhuriyetini Osmanlı İmparatorluğunun reklam arası sayan ifade, Türkiye Cumhuriyeti devletine karşı içinde beslediği kini kusmaktan öte bir ifade değildir. Zamanında İstanbul ve Ankara belediyelerine lale satarak köşeyi dönen bir kifayetsiz muhteris, ne yazık ki gelenekleri ve kültürü ileri seviyede gördüğümüz bir ilin seçtiği vekildir. Mensubu olduğu partinin hiçbir organı bu zavallı vatan hainini eleştirmemiştir. Cumhuriyetin nasıl kurulduğunu, bu memleketin nasıl kurtulduğunu tüm parti inkâr etmiştir.
Yeliz lakabıyla bilinen eski vekil “Kadim bir geçmişe sahip Aziz Millet ve Büyük Devlet, kanlı 1923 darbesiyle hesaplaşmadan ve helalleşmeden, Yeni, Terörsüz ve Büyük Devlet yolunda ilerleyemez..! Bir düdük çalıp, yeni, onurlu ve beyaz bir sayfa açılmalıdır..!" ifadesiyle gündeme bomba gibi düştü. Daha önce olduğu gibi iktidar ve ortaklarına mensup tek bir Allah’ın kulundan tepki gelmedi.
Ekibin içine daldıkça, laiklikten ve dinsizlikten tutun da barbi bebek giydiren kız çocuklarının evlilik yaşına kadar tonlarca zırva var. Hiçbirisi de kendi içinde tepki görmüyor. Demek ki kanıksanmış veya topluca aynı görüşü paylaşıyorlar. Böyle deli saçması bir yapının çizdiği yol Türkiye’yi olsa olsa uçuruma götürür. Küçük şeyler gibi görünse de bunların misyonu budur demekten başka anlam yoktur yüklenecek. Dolayısıyla bu saçmalıkların çözümünde tek bir yol var. O da milletin kendini temsil eden misyonu sağduyu ile değerlendirmesidir.