1915 olaylarını herkes bilir. Fransız Devriminden sonra Avrupa’da başlayan her milletin bir devleti olmalı hareketi, ırkçı milliyetçi eylemleri güçlendirmiş ve Berlin Konferansından sonra Ermeniler Osmanlı İmparatorluğu toprakları içinde bağımsızlık yollarını test etmeye ve Osmanlı İmparatorluğu sınırları içinde sorun yaratmaya başlamışlardır. Meydana gelen olayları farklı bakış açılarıyla değerlendirmek mümkündür.
Bu olayları siyasetçilerden ziyade tarihçilerin değerlendirmesinde yarar vardır. Ancak Ermeni Diasporası 80’e yakın ülkede Ermenilerin Tehciriyle ilgili hadiseleri Emeni Soykırımı şeklinde kabul edilmesini sağlamıştır. Hatta Fransa, Emeni Soykırımı yoktur diyene hapis cezası öngörmüştür. Şaka gibi.
Neyse kahramanları düşmanın gözünden de tanımakta yarar vardır. Ermeni soykırımı olarak adlandırılan tehcir, diğer bir deyişle Doğu Anadolu’da, Kars’ta, Ağrı’da, Erzurum’da, daha kuzeyde sorun yaratan Ermeni vatandaşları Güneye, güneyde 5 vilayete sürgün edilmeleri ve oralarda iskan edilmeleri ‘İttihat ve Terakki Cemiyeti’ne yüklenmektedir.
Ermeni Araştırma Enstitüsü’nün web sayfasında Talat Paşa açıkça suçlanmaktadır. Hayatı da aynen şu şekilde ifade edilmektedir:
Mehmet Talat Paşa (1872-1921), Ermeni Soykırımı’nın baş mimarıydı. Edirne doğumlu Talat Paşa, genç yaşta bir telgrafçı olmuştu. Jön Türk hareketinde aktif olmakla birlikte, Sultan II. Abdülhamit’i tahtından indirmeyi hedefliyordu. İttihat ve Terakki Cemiyetine üye oldu ve hızla bu gizli örgütte liderliğe yükseldi. Sahip olduğu mesleği sayesinde döneminin iletişim ağlarına erişimi olduğundan ve Selanik Vilayeti Posta ve Telgraf İdaresi’nde başkatipliğe yükseldiğinden, Türk isyanının planlanma ağına yerleşti.
1908’deki Jön Türk isyanından sonra, Talat Paşa Osmanlı İmparatorluğu’nun en etkili politikacılarından biri haline geldi. 1909’da İçişleri Bakanlığı’na ve ardından Posta İdaresi Bakanlığı’na atandı. 1912’de, bir yıl sonra Osmanlı İmparatorluğu’ndaki bütün gücü ele geçiren, İttihat ve Terakki’nin Genel Sekreteri oldu.
Talat Paşa, Osmanlı İmparatorluğu’nun Türkleştirilmesinin en temel savunucularından biriydi. Dahiliye Nazırı olarak, sürgünleri yürütmek için kendi otoritesine bağlı vilayetlerde yönetimdeki astlarını kullandı. Ermenilerin evlerini terk etmeleri için verilen 1915 emirleri onun imzasını taşıyordu. Tehcir emirlerinde ismi olduğu gibi süreci bizzat yönetti. Aynı enstitünün tehcirle ilgili aktörler listesinde Atatürk de var.
Ermeni Tehciriyle ilgili çok sayıda araştırma var. Vaktiyle mübadele de çok eleştirilmiştir. Ancak bu zenginlikler günümüzde olduğu gibi sürekli suistimal edilmiş ve iç isyanlara neden olmuştur. Büyük Ermeni göçü güneydoğu Anadolu’ya, Halep ve Şam dahil, yine Osmanlı Toprakları içine gerçekleşmiştir. Diasporanın iddia ettiği gibi soykırım sözkonusu değildir. Yer ve yurt verilmiştir. Osmanlı İmparatorluğu Konya’da, Karaman’da veya herhangi bir Osmanlı toprağında aileler veya aşiretler arasındaki kavgaları önlemenin bir yolu olarak aşiretin veya sülalenin başka bir coğrafyaya, özellikle Balkanlara yerleştirilmesi uygulamasını sürekli kullanmıştır.
TBMM’de, milletin kürsüsünde bu olayların soykırım olarak dile getirilmesi, Talat Paşanın suçlanması tam bir ihanettir. Konuşmaya itiraz eden İYİ Parti Manisa milletvekilinin mikrofonunun kapatılması, meclis başkanvekiline sesini duyurmaya çalışan İYİ Parti Denizli milletvekiline ceza verilmesi, cezada iktidar partisi ve ana muhalefet partisi vekillerinin oyu bulunması, MHP vekillerinin ret oyu yerine çekimser kalmaları tanımı olmayan gelişmelerdir.
Talat Paşanın kahraman olduğunu söyleyen sanatçımızın konserinin iptali, Türkiye gazetesinde yazı yazan bir zavallının da Talat Paşanın öldürülmesini doğru bulması, memlekette az hain olmadığını gösteriyor.