Siyasette ahlak, toplumun ahlakını simgeler bir yerde. Çünkü siyaset dünyası seçimlerle oluşur. Toplum yöneticilerini kendisi seçer. Seçilen kişiler bir yerde toplumu temsil eder. Bu nedenle ahlak başta olmak üzere, diğer kişisel değerler de seçilenlerde üst düzeyde olmalıdır.
Öteden beri ya taraf olursun ya bertaraf olursun diye yaptıkları baskı bütün çirkinlikleriyle devam etmektedir. Ancak baskı zulümler hiçbir dönemde baki kalmamıştır. Dolayısıyla bu dönem de geçecek, millet rahat bir nefes alacaktır.
Siyasi tehdit veya teşviklerle meclisin kompozisyonu değişiyorsa, bir aldatmaca, bir sahtekarlık, bir düzenbazlık var demektir. On binlerce seçmenin oyunu alıp meclise girdikten sonra, milletimin her zaman emrindeyim güzellemesiyle parti değiştiren milletvekilinin milletine vefasının sorgulanması gerekir öncelikle. Partisinden istifa edip, ağır laflar ettiği bir partiye geçişine anlam vermek son derece zordur.
Öncelikle ahlak seviyesinin yerlerde sürünüyor olması gerekir. Fetö döneminde olduğu gibi bir açıklarının yakalanmış ve bu açıktan tehdit edilmiş olmaları gerekir. Çok eski değil. Çok sayıda genel başkan yardımcısı, videoları ortaya çıkınca partilerinden ve görevlerinden istifa etmek zorunda kalmışlardı. Hatta zamanın ana muhalefet partisi lideri de nahoş hadiselerle anılmıştı.
Seçim meydanlarında onca laf edip ardından tükürdüğü yalamak deyimine uygun olarak, partisinden istifa edip, laf ettiği partinin saflarına katılanlara ne denir bilinmez ama siyasi ahlaksızlıkla tanımlanabilir. Aldıkları milletvekili maaşlarında seçmenlerin hakkı vardır. Diğer bir deyişle aldıkları maaş haramdır. Yedikleri içtikleri helal değildir. Demek ki geçmişteki hayatında harama helale çok dikkat etmemişler, menfaatleri olan her işi helale saymışlar.
Vatanseverlik duygularını nasıl tatmin ederler bilinmez ama transfer fotoğraflarından yüzlerinden karanlık okunuyor.
Az değil. Çok sayıda vekil pazar günkü iktidar partisi kongresinde parti değiştirdiler. Haklarında hayırlısı olsun dendi. Milletin de hakkında hayırlı mı oldu acaba? Ekonomi bozuk. Ücretli kan ağlıyor. Demokrasi elden gitmiş. Eleştiren hapsi boyluyor. Adalet zayıflamış. Hal böyle iken parti değiştiren vekillerin millet ve memleket umurlarında değil demek ki. Kişisel hesapları ve çıkarları daha önemli demek ki.
Seçimlerin, parti tüzüklerinin çok demokratik olduğu söylenemez. Milletin hiç beklemediği kişiler listelere girip vekil olabiliyor. Millete rağmen vekil olabiliyor. Bunun çok sayıda örneği var. Gelecekte de olacaktır. Bu nedenle milletin parti içinde daha müdahil hale gelmesi gerekiyor.
Milletimizin insani değerler ölçüsünde neler yapıldığını ve bundan sonra da neler yapılabileceğini değerlendirme zamanı çoktan geçmektedir. Seçtiklerinin kendini temsil edip edemeyeceğini sorgulaması gerekiyor. Yoksa meclis kompozisyonu değişebiliyor. İşin kötüsü parmak hesaplarının yapıldığı bir dönemde rejim bile sıkıntıya düşebilir.