Su, hayat kaynağımız...

Sadece bizim için değil, bütün canlılar için hayat kaynağı.

Bu günle ilgili ne gibi  faaliyetler yapılacak, diye bekledim.

Kimse, bu günü dile getirmedi...

Çevreci olarak bilinen kişilerin de bir beyanını görmedim.

Varsa da ben görmediysem, bu da benim ayıbım olsun!

Sulak alanlar açısından Çanakkale çok zengin bir coğrafya...

Kumkale Sulak Alanı, Truva Savaşları'na şahit olmuştu...

Suvla Gölü ve Sulak Alanı Çanakkale Savaşları' na  şahit olmuştu...

Kavak Sulak Alanı ve Gökçeada Sulak Alanı da Çanakkale Savaşı'nda, o cehenneme şahit olmuştu.

Yine, Karabiga- Kocabaşçayı da Granikos Savaşı' na şahit olmuştu...

Buralarda insanlar büyük bir kıyıma uğradı... Çok çok insan kaybına maruz kalan savaşlara, bu topraklar da şahit oldu...

Çanakkale 'nin bellibaşlı sulak alanları...

1-Araplar Boğazı, 60 hektarlık  bir alanı kapsamaktadır. İçinden Karamenderes Çayı geçmektedir...

2-Kumkale, Batak Ovası, 40 hektarlık alanı kapsamaktadır. Burada, 25-27 Nisan 1915 Çanakkale, Kumkale savaşları olmuştur. Yine, bu bölgenin bir köyü olan Tevfikeye Köyü hudutları içinde de antik Truva Şehri bulunmaktadır...

3-Karabiga- Kocabaş Çayı Deltası, 1050 hektarlık bir alanı kapsamaktadır. Granikos Savaşı bu delta çevresinde olmuştur.

4-Ayvacık- Tuzla  Deltası ve Azmakları, 300 hektarlık bir alanı kapsamaktadır. Bu alan, JES'lerin kirliliğine maruz kalmaktadır. Tuzla Çayı'nda zaman zaman balık ölümleri ve hava kirliliği yaşanmaktadır.

5-Gökçeada Lagünü, Çanakkale Savaşları' nda İngilizlerin üs olarak kullandığı bir yerdir. Günümüzde sörf ve diğer deniz sporları merkezi olarak işlev görmeye devam etmektedir... Çevresi, mimari yapı hücumuna maruz kalmaktadır. 3491 hektarlık bir alanı kapsamaktadır...

6-Çardak Lagünü, 190 hektarlık bir alanı kapsamaktadır. Halkın plaj olarak kullandığı bir yerdir..

7- Kavak Deltası, 1400 hektarlık bir alanı kapsamaktadır.

 8- Suvla Gölü, 220 hektarlık bir alanı kapsamaktadır. Denizle bağlantısı da vardır. Ayrıca, Anafartalar Savaşı'nın ilk çıkartma alanı olarak burası kullanılmıştır.

Kuzeyde Softa Tepe, güneyde de Lalababa Tepesi önemli yükseltilerdir...

Bunların dışında, çok daha küçük alanlar olarak sulak yerler de vardır. Geyikli-Dalyan, Çanakkale Sarıçay, Umurbey-Kemiklialan bölgeleri de bu kapsamda düşünülebilir...

Sulak alanlarda, sazlıklar, azmaklar, küçük göletler, birçok kuş türünün yaşaması için önemli hayat alanları da bulunmaktadır.

Sulak alanlar, koruma amaçlı, sit alanları ve doğa koruma alanları olarak da değerlendirilmiştir.

Buraları, vahşi madenciliğin, insan eliyle yapılan müdahalelerin, pestisit artıklarının ve ayrıca, belediyelerin arıtma tesislerinden salınan kirli suların hücumuna da maruz kalmaktadır.

Bence, bu alanlar, bütün canlılar için geleceğe aktarılacak bir doğa mirası olarak kabul edilip her türlü hücuma karşı korunmalıdır.

Ben, bütün saydığım sulak alanlara giderek gerekli tespitleri yıllar içinde yaptım.

Bildiklerimi de kamuoyuyla paylaşıyorum ki herkes bu yerlere sahip çıksın, isterim .

Bunun için de acil olarak" Çevre ve Orman Polisi" sistemini kurup korumada da kesin bir adımı atmış olalım...

Siyaset kurumuna ve kamuoyuna duyururum...