Aşıklık geleneğini sürdüren ve bu alanda doktora yapan tek kişi ,Aşık Nuri Şahinoğlu'dur. (Dr. Bekir Sami Özsoy)

Bu gelenek içinde, Aşık topluma bakar,gördüklerini büyük bir iç burkuntusuyla veya coşkuyla anlatır.
Anadolu söyleyişiyle sözcüklere anlamlar bindirir.
Bu ifadeler,kendisinden önce ortaya konmuş eserlerden de etkilenir.
Sonra yetiştiği toplumun aynası olur.
Bu ayna , iç dünyasını da bize yansıtır.
Söyleyişler,tabiattan,dinden,vatan duygusundan,adaletsizlikten,zulüm yapanlardan,milleti soyan egemenlerden ,beşeri aşktan da beslenen her şey olabilir.
Aşık, bunları saz eşliğinde söylediğinden musikinin sihirli atmosferinden de istifade eder.
Gönül telimizi titretir.
Bizi biz yapar.
İşte bizi biz yapan bir eser.
Aşık Mahzuni Şerif'ten,
Bilmem Ağlasam mı, Ağlamasam mı?
Mevlam gör diyerek iki göz vermiş
Bilmem ağlasam mı ağlamasam mı
Dura dura bir sel oldum erenler
Bilmem çağlasam mı çağlamasam mı
Yoksulun sırtından doyan doyana
Bunu gören yürek nasıl dayana
Yiğit muhtaç olmuş kuru soğana
Bilmem söylesem mi söylemesem mi
Mahzuni Şerif'im dindir acını
Bazı acılardan al ilacını
Pir Sultanlar gibi darağacını
Bilmem boylasam mı boylamasam mı
Aşık Mahzuni Şerif
(17 Kasım 1940, Afşin, Kahramanmaraş-17 Mayıs 2002, Köln, Almanya)