Bir toplumda cahillik artınca doğruyu yanlışı ayırmak zorlaşır. Hırsızlar, devleti talan edenler, mafya bozuntuları lüks arabalarıyla sokakta itibarlı itibarlı gezer.
İnsanın cahili makbuldür, cahil insan daha kolay inanır diyen çakma ilahiyat profesörleri ödüllendirildi bu memlekette.
Sürekli değiştirilen eğitim sistemi, çıkarcı, menfaatçi bir toplumun yaratılması, son günlerde meydana gelen olayların temelini oluşturmaktadır. Mesnetsiz bir saldırıda dahi, ortak paydayı bulamayan bir topluluk doğuyor. Can kaybı yaşanan trafik kazalarında suçlular ceza almıyor. 700 yüz yıl hapisle yargılanan suç örgütü lideri sokakta geziyor. Bir siyasi partinin başkanı polisin burnunu kırıyor sokakta geziyor. Adalet çalışmayınca millet olma vasıfları her geçen gün kayboluyor. Milletin devletin adaletine güveni kalmıyor.
Çoğulcu cehalet sosyal psikolojide, bir topluluğun üyelerinin çoğunluğunun bir normu reddettiği halde çoğunluk onaylıyor diye, bu norma uyarak yaşamını devam ettirmesi durumu olarak tanımlanmaktadır.
Bu tez ilk defa 1931 yılında ortaya atılmış ve birçok psikolog tarafından kanıtlanmıştır. Çoğulcu cehalet kavramı, ilk defa Daniel Katz ve Floyd H. Alport tarafından geliştirilmiştir. Kimse inanmaz ancak herkes, herkesin inandığını düşünür ifadesi bu kavramı en iyi açıklayan cümledir.
Çoğulcu cehalet, bir topluluktaki bireylerin çoğunluğu, kendi içlerinde inanmadıkları halde diğerlerinin inandığını düşünerek inandığını ifade etmesidir. Dolayısıyla bir yanlışın dillendirilmesi oldukça zordur. Biat kültürünün de etkin olduğu çoğulcu cahillik, fanatizmi de körüklemektedir.
Çoğulcu cahillikte, yapılan yanlışlar zaman içerisinde normal kabul edilmeye başlar. Aslında normalleşen kavram kimsenin kendi içinde kabul etmediği kavramdır.
Sosyal bilimler literatüründe çoğulcu cehaletle ilgili pek çok örnek bulunmaktadır.
Bunların en bilineni klasik sınıf örneğidir. Bir öğretmen, bazı zor konuları anlattıktan sonra sınıfa dönerek sorusu olan var mı diye sorduğunda kimse sesini çıkarmaz. Sınıfın çoğunluğu konuyu anlamamıştır ama hemen bütün öğrenciler diğerlerinin anladığını düşünmüştür. Dolayısıyla anlamadığını ifade edemez ve soru sormaya cesaret edemez.
Aşırı alkol tüketimi konusunda, insanlar bireysel olarak uzak durmaya çalışsa da, içmek istemese de arkadaş ortamında aykırı olmamak için yanlışa destek olabilmektedir.
Siyaset dünyasında çoğulcu cahillikle ilgili binlerce örnek var.
İktidar partisi içinde, fesli tarihçiyi eleştirebilen neredeyse yoktur. Herkes kendi içinden eleştirmektedir. Yine Atatürk’ü sevdiğini açık seçik telaffuz edebilen oldukça azdır. Menfaatine zarar gelmesinden korkan insanlar, normal olarak yanlışın yanında durmaktadırlar.
Beka meselesini hiç kimse anlamadı. Dış güçler dendi o kadar. Açık seçik, net bir şekilde açıklayan da olmadı. Çoğunluk anlamadığı halde, anlamış göründü. Hatta memleketin kadim partisi içinde genel başkanları için vardır bir bildiği denip geçildi. En son yaptığı çıkışı ayakta alkışladılar.
Üretimin yerlerde gezdiği memlekette, döviz fiyatları zıplayınca, Türk Lirasının değeri sürekli düşünce dış güçler operasyon yapıyor yalanına, inanmayanlar da inanmış göründü.
Sebze meyve fiyatlarının artması, stokçulara bağlandı. İşin içinde olan tek bir memur dahi öyle değil, maliyetler arttı, mazot fiyatları arttı diyemedi.
Dün hainlerle iş birliği yapıyorlar, hainler diye eleştirdiklerini bugün kendi aynı yerden yine karşı tarafa barış düşmanı diyebiliyorlar. Millet mi işine gelenine inanıyor.