Gölcük ve Düzce depremlerinin üzerinden çok uzun zaman geçmedi. Maraş depreminin izlerini silemedik. Hala binlerce depremzedemiz konteynırlarda oturuyor. On binlerce vatandaşımızı yitirdiğimiz depremlerin ardından günlerce deprem anında neler yapılması gerekir hususunda eğitimler yaptık. Deprem anında neler yapılması konusunda, can güvenliği konusunda çok fazla mesafe almadığımız iletişim araçlarının kilitlenmesiyle ortaya çıkıverdi.
Yurdun hemen her tarafında hissedilen, korkutan orta şiddette depremlere şahit oluyoruz. Birçok vatandaşımızın ev ve işlerini bırakarak açık alanlara kendini atışını, evlerde avizelerin salınışını izliyoruz.
Depremlerden hemen sonra yaklaşık 10 dakika içinde telefonlar gayet güzel çalışıyor. Ancak ilerleyen saatlerde bütün hatlar kilitleniyor. Aynı zamanda televizyon ve radyo kanalları depremle ilgili olarak bilgi vermeye başlıyor. Can kaybının olmadığı, yıkıntı ile ilgili endişe edilecek bir durum olmadığı da yetkililer tarafından açıklanıyor. Ancak iletişim kanalları meşgul olmaya devam ediyor. Telefonlar kilitleniyor.
Medya araçları, deprem felaketini milletimizle paylaşmak suretiyle önemli bir kamu görevini yerine getiriyor. Fakat iki çatlak duvarlar ve yere düşmüş taş ve tuğla parçaları görüntüsünün sürekli döndürülerek verilmesi milletin heyecanını ve endişesini artırıyor. Haliyle bütün milletimiz hısım, akraba, eş ve dostları hakkında bilgi sahibi olabilmenin peşine düşüyor. Nasıl haberdar olacak? Elbette cep telefonuyla veya diğer iletişim araçlarıyla. Sonuçta iki saat boyunca bütün iletişim araçları adeta kilitleniyor. Hem de bütün memlekette. Son olarak Sındırgı’da meydana gelen orta şiddetteki deprem yine iletişim araçlarının yetersizliğini veya insanımızın hatları kilitlediğini ortaya koyuverdi. Nitekim yetkililer internet araçlarının kullanılması gerektiğini açıkladılar.
İletişim araçlarının kilitlenmesi, tamamen milletimizin merak ve endişesinin dindirilme çabası sonucu meydana geliyor. Bu süreç zarfında yetkililer ilçeler ve köylerde deprem anında bir vukuat olup olmadığı hakkında bilgi edinmede çok ciddi sıkıntı çekiyorlar. Haliyle milletin merakını ve endişesini kısa sürede dindirme imkânı olmuyor.
Sındırgı depreminde Allah korusun ciddi sorunlar meydana gelmedi. İnsanımızın yakınları, tanıdıkları hakkında bilgi sahibi olabilme çabalarının bedeli çok ağır bir şekilde ödeyebilirdik. Dolayısıyla bu konuda millet olarak bir tedbirimizin olmadığı ortaya çıkıyor. Bireysel anlamda insanımızın bir şeyler yapmaya çalışırken, iletişim araçlarını kilitlediğini anlaması gerekiyor.
Sosyal paylaşım sitelerinde, iletişim hizmeti veren sektörler çok ciddi bir şekilde eleştiriliyor. Nüfusumuzdan daha fazla abone sayısının bulunduğu memlekette, hatların tamamının aynı anda konuşabileceği kadar kanalın olması mümkün değildir. Buna rağmen, aşağı yukarı herkes meraktan deli oldum şikayetinde bulunabiliyor. Elbette herkes yakınlarını aramak ister. Ancak görevliler hat kullanamazsa çok daha kötü.