İnsanoğlu hayatiyetini devam ettirmek için beslenmeye yani, gıdaya ihtiyaç duymaktadır...

Tabii ki, temiz hava ve temiz suya da ihtiyaç duymaktadır...

Biz, vahşi madencilikle doğayı alt üst ettiğimiz için zeytinlikleri, ormanları, sulak alanları, dereleri de kirlettiğimiz için tarım arazilerinde ürettiğimiz bütün gıda maddelerinde olması gereken mineralleri de bitirmiş olduk. Bir de hibrit İsrail tohumlarıyla yaptığımız üretim faaliyetleriyle de beslenmeye başladık. Yediklerimizin içinde ne olduğunu da bilmiyoruz.

Domates, domates tadında değil, karpuz, kapuz değil, marul, marul görünümlü bir şey... Yediklerimizin ne olduğunu da tam bilmiyoruz...

Hele, işlenmiş gıdalarda ne yediğimizi tahmin etmek bile  mümkün değil...

Uzun süren raf ömrü olsun, diye gıda imalatında hangi kimyasalların kullanıldığını da bilmemiz mümkün değil...

Bindik bir alâmete,

gidiyoruz kıyâmete...

Sağlıklı kalmak için almamız gereken mineraller için de bu bir ilaç değildir, gıda takviyesidir, denilmekte...

Fiyatları da ilaçlardan daha pahalı...

Millet, hem çok uluslu ilaç firmalarına  hem de çok uluslu ve yerli işbirlikçileri olan  gıda takviyesi  üretimi yapan firmaların bu gıda takviyeleriyle de  sağlıklı kalacağına inandırılmakta ve böylece güler yüzle,  tadlı dille ; isteyerek ve gönüllü olarak soyulmaktadır.

Yine, sağlık sektöründe gördüğümüz aksaklıkların üzerine gidemeyen bir sağlık yönetimi var ki evlere şenlik...

Bu konularda daha önce birçok şey yazdım... Dinleyen olmadı...

Bir de hastane içinde yeni bir oluşum görüyoruz ki bunlar çok para getirecek birimler ve buraları  özelleştiriliyor..

Böylece, birçok lüzumsuz Mr çekimi yapılıyor.

Yine, lüzumsuz tetkik çalışmaları yapılıyor.

Hastane içinde olması gereken personel, hastane personeli değil... Özel şirket elemanıymış...

Sağlık  sektörü için acil bir reform ve devletleştirme gerekiyor, derim .

İyi niyetli çalışmalar da yok değil... Ancak, bunlar, devede kulak kalıyor...

Çok yakında, milletimiz aç kalmasın, diye GDO'lu gıdalara da "evet" demek zorunda kalacağız.

Böylece, gıdamız da çok uluslu şirketlere emanet edilmiş olacak, diye düşünürüm...

Gidişatı kötü görme gerekçem de  tarım yapılacak arazilerin hoyratça, çok uluslu maden şirketlerine peşkeş çekilmesidir.

Bu gidişat da iyi bir gidişat değildir, derim.

Ben, bu tespitimi kamuoyuyla da paylaşıyorum ki  "biz bu gidişatı göremedik, görenler de bizi uyarmadılar" demesinler,  diye

Kamuoyuna duyururum...

Lütfen! Gereğini yapın ve Türk Milleti'nin bütün fertlerine sahip çıkın, derim.

Bilgi edinmeniz dileğiyle...

*****'

Düşünmeye, okumaya, yazmaya ve konuşmaya devam...