Bir süre önce İlber Şiyak Bey talebimize icabet ederek Çanakkale' ye gelmişti.

Bir süre önce İlber Şiyak Bey talebimize icabet ederek Çanakkale' ye gelmişti.
İlber Bey, Balkan ruhunu mükemmel anlattı.
Beni en çok etkileyen ise" Çanakkale' den gazi olarak dönebilenlerin evlerine gece girdiklerini ,şehit olanların evlerine saygısızlık olmasın ,diye sessizce girdiklerini anlattı.
Yine, geri dönebilenlerin bir gelenek başlattıklarını belirtti.
Balkanlarda ,Çanakkale Savaşları'ndan sonra düğünlerde kına gecesinde ,önce Çanakkale Türküsü çalınıyor ,sonra diğer gelenekler uygulanıyormuş...
Eğer, Çanakkale Türküsü çalınmazsa düğün hedefine ulaşmaz ,vatan duygusu oluşmaz, birlik bozulurmuş.
Herkeste bu yargı oluşmuş.
Düğünün başlaması,Çanakkale Türküsü'nün çalınmasıyla olurmuş.
İlber Bey'in bu sözünü duyduğumda,gözlerimden   yaşların aktığını ve buna hakim olamadığımı gördüm...
Çok duygusal bir an yaşıyorduk.
Biz Balkan TÜRKİYE' sini kaybettikten sonra tüm Balkanların,Kırım'ın,Kafkasların,Kıbrıs'ın,Ortaşark'ın ana vatanı olan Türkiye'yi de kaybetme durumuna gelmiştik.
İşte ,bunun şuuruna vakıf olan herkes ,Çanakkale' ye koştu.
Bize bunu ,bir Balkanlı olan İlber Bey,bir kez daha anlattı.
Çanakkale farklı bir dünya.
Çanakkale Ruhu,işte bu!
 Tabii ki anlayana...
İnşallah,Çanakkale Belediyemiz de bunu anlar.
Bu  vesileyle Çanakkale' deki programımızın bir bölümü hakkında Burak Parlakbilek'in  bir değerlendirme yazısı.
Bilgi edinmeniz dileğiyle...
 İlber Şiyak Bey, bir röportajda Çanakkale' yi anlatır.
*******
Hocamızın röportajından Çanakkale ile ilgili bölüm: " Çanakkale’de bir konferansa katıldım. Konuşmamda, bakın ben size kalkıp da Çanakkale'yi anlatacak halim yok. Gazi Süleyman Paşa’nın kayıkla Gelibolu’ya geçmesini de anlatmayacağım. Çünkü onu ilkokul kitaplarında da yazıyor. Ben size farklı bir şey anlatacağım. Bize oralarda (Balkanlarda) siz kılıçla, zorla Müslüman edilmişsiniz. Türkiye’ye ilk geldiğimiz zamanlarda da Türkçe bilmediğimizden dolayı baya bir haksızlıklara uğradık. Allah’ını seven bana izah etsin, hangi Slav eline silah alıp gizli yollardan Çanakkale’ye gider. 1912’de Osmanlı balkanlardan ayrılmış, Çanakkale savaşı 1915’te. Osmanlı’nın hiçbir egemenliği hiçbir gücü kalmamış ama Kosova taburu gönüllüler ve Bosna sancak taburu gönüllüler (Boşnaklar 40 bin kadar bunlardan 11 bin üzerinde şehitleri var, Kosova taburu 6 bin üzerinde ve 4 bin üzeri şehitleri var) Çanakkale’ye gidiyor. Bunların içinde Boşnak var, Torbeş var, yörük harici hepsi var. Çünkü yörükler o dönemde Türkiye’deydi. Bu insanlar eğer onların iddia ettiği gibi Slav ırkına mensup olsaydılar Çanakkale’ye gider miydiler. Hangi slav eline silahı alıp, ay yıldızlı bayrak için, ortak vatan için binlerce km öteden şehit olmaya gelir? Bunu bana izah edin dedim. İşte Saruhan’dan Rumeli’ye Gönül Köprüleri kitabının son kısmında Çanakkale’yi yazıyorum ve şöyle bitiriyorum: “… Şanlı tarihinize ve ecdadınıza sahip çıkınız. Balkanlarda, anavatan topraklarını kaybetmiş olmanın acısını en iyi yaşamış olan biz Balkan muhacirleri bir kez daha vatansız kalmak istemiyoruz. Bu cennet vatan bu memleket bizim. Bir memleket ikinci kez kaybedilmez. Unutmayalım ki başka Türkiye yok”.
 İşte!  Biz, bu ruhu tekrar yakalamak istiyoruz.
Bilgi edinmeniz dileğiyle...