.

Meşrutiyet ilan edildikten sonra gelişen olayların içinde en büyüğü 31 Mart Vak'asıdır.
Bu irticai olay, Selanik' teki 3. Ordu ile Edirne'deki 2. Ordu'nun desteğiyle bertaraf edilmişti... Bu dönemde Parti merkezi İstanbul'daydı ve kapatıldı. Genel Merkez Yönetimi Selanik, İzmir ve Üsküp'ten gelen ikişer delegeyle ve Abdülhamit'i Selanik'e getiren Fethi Bey ve dağılan Genel Merkez'den Selanik'e gelen Dr. Nazım Bey de Genel yönetim girmiş ve böylece yeni yönetim oluşmuştu...
 
Meclis tekrar çalışmaya başlamıştı... İşte bu dönemde parti yeni yol haritasını çıkartmak ve Genel Metkez yönetimini seçmek için Selanik'te bir Genel Kurul yaptı... Tevfik Rüştü Bey, bunları anlattıktan sonra, Genel Kurul çalışmalarını da anlatır...
Dönem, Ramazan Ayı dönemidir...
Bu yüzden toplantılar İftardan epey sonra başlar ve geç vakitlere kadar devam ederdi... Tevfik Rüştü Bey Genel Katip, bir yazman ve iki azadan oluşan bir heyetle tüm çalışmaları derleyen ve toplayan adamdır... İşte bu çalışmalar sırasında üç kişi belirgin olarak dikkat çeker... Birisi, İstanbul temsilcisi olarak gelen Kemal Bey, daha sonra Kara Kemal olarak tanınan kişiyle Ziya Gökalp Bey'dir... Ancak, en çok dikkat çeken Trablusgarb temsilcisi olarak gelen Mustafa Kemal'dir... O, daha önceki genel kurullardan tanınıyordu. Kongrede ortaya attığı tezle dikkatleri üzerine çekiyordu.
Peki!
Mustafa Kemal Bey, neyi savunuyordu?
1909'da Selanik'te toplanan İttihat ve Terakki Cemiyeti genel kurulunda konuşan Mustafa Kemal:
"Ordu mensupları Cemiyet içinde kaldıkça hem fırka kuramıyacağız hem de ordumuz olmıyacaktır. Mensuplarının pek çoğu Cemiyet azası olan Üçüncü Ordu günün manasiyle modern ordu sayılmaz. (meraklısına not: Mustafa Kemal, daha o zaman ordu dediğimiz güçün zayıflığını burada anlatıyor... Daha sonra, Balkan Savaşlarında, bu ordunun ne olduğu da ortaya çıkıyor... Bu tespitle gelecekte neler olacağının da bir ipucu verilmiş oluyor.) Orduya dayanan Cemiyet de millet arasında kök salamamaktadır... Bunun için bir an evvel Cemiyetin muhtaç oldukları zabitleri veyahut Cemiyette kalmak isteyen ordu mensuplarını istifa suretiyle ordudan çıkaralım. Ve bundan sonra zabitlerin ve ordu mensuplarının herhangi bir siyasi cemiyete girmelerine mani olmak için kanuni hükümler koyalım.(meraklısına not: bu olsaydı İttihatçı ve İttihatçı olmayan çekişmesi ordu içinde olmaz ve Balkan yenilgisinin bir sebebi de ortadan kalkardı.)
İttihat ve Terakki kulüpleri usulü dairesinde girmek suretiyle herkese açılmışsa da Cemiyeti idare eden merkezlerin ve umumi merkezin azası henüz gizli tutuluyordu. Kongreye azadan başkasının dinleyici olarak bile içeriye girmesi yasaktı. Daha ihtilal an'anesi devam ediyor demekti. Bu cihetin açılmasına temas eden yoktu...
Tartışmalar devam eder... Sonra, bu işe 2. Ordu'daki arkadaşlar ne der? Onların da görüşünü alalım derler... 2. Ordu'yu temsilen gelen mütevazi ve terbiyeli haliyle kendisine karşı hepimizde sevgi ve saygı uyandıran Refet Bey adlı arkadaşımızdı. O, bir heyet kurularak Edirne'deki arkadaşlarımızın görüşlerinin alınmasını teklif etti. Teklif kabul edildi... Bir heyet kuruldu. Heyet birkaç günlüğüne Edirne 'ye gitti ve oradaki arkadaşların da görüşlerini alarak geldi... Oradaki arkadaşlar da Mustafa Kemal ' in görüşündeydi... Karar oylandı ve Mustafa Kemal 'in kararı kabul edildi. 1909 kongresinin en isabetli kararı bu olmuştur... Esefle ifade edilmelidir ki, bu karar tamamiyle ve kararlılıkla tatbik edilememiştir.
Bu karar üzerine bazı arkadaşlar Cemiyetten ayrılmış ama tam manasıyla Ordu' da kalanlarla Cemiyette kalanlar arasında ilişki kesilememiştir... Bu durum çok açıklı sonuçlara sebep olmuştur... ( meraklısına not: ordunun tamamıyla siyasetten çekilmesi Mustafa Kemal'in Cumhurbaşkanı ve Fevzi Çakmak'ın Genel Kurmay Başkanı olmasıyla müyesser olmuştur...)
Burada ordu ordu olarak kalabilseydi ve Cemiyet de tam partileşseydi. Ne kadar isabetli karar olacağı da şimdi daha iyi anlaşılıyor...
( Meraklısına not: ordunun politikaya bulaşmadığı yıllar 1960 yılına kadar devam etti. Sonra, 27 Mayıs 1960, 12 Mart 1971, 12 Eylül 1980, 28 Şubat 1997, 27 Nisan 2007, 15 Temmuz 2016 tarihlerinde ordu iç hizmetler yönetmeliğine göre müdahale de bulundu... Biz de kısacık ömrümüzde bu müdahalelerin hepsine canlı olarak şahit olduk... Ne büyük yıkım...)
******
Devam edeceğiz...
Bilgi edinmeniz dileğiyle....
******
Düşünmeye, okumaya, yazmaya ve konuşmaya devam...