.

Köy Enstitüleri kuruluş yıldönümünü kutlayan bir dosta, öğretmen yetiştirme sistemi fikri üzerine bir katkı...
 
Bu konuda çok değişik bakış açıları var.. Önce Türkiye'nin nüfusu 20 milyon... Halkın %85'i köyde yaşıyor ve cahil... Köye okul götürmek gerek... Çözüm olarak böyle bir sistem kurmuşlar... Kendi okulunu yap... Köy hayatına adapte ol... Köyde mülki amir Muhtar... Cami o dönemde de pek yok... İmam var... Maaşı köylü ödüyor... Devlet, köy yönetimi içinde aydın bir kişi olsun, bu da öğretmen olsun istemiş... İyi de yapmış... Göreleli Hasan Ali Yücel'de dünya klasiklerini çevirtmiş ve bunları, bu çocuklara okutmuş... Onlar, bilimin ışığında çalışmış... Tenkit edenler için söyleyelim... 17500 kadar bu okullardan mezun olan kişi var... Bu sayı, orta ölçekli bir kasaba sayılır... Bu kasabada ne varsa bunlar arasında da onlar var... Yani, sosyolojik açıdan dönemin bir kasabası gibi diyebiliriz... İçlerinden, okuyan yazan adamlar çıktı... Köy Romanı bir dönemin en popüler konusuydu... Tabii, köy var. Toprak Ağası var... Haksızlık var... Cehalet var... Böyle yere giden öğretmenler oralarda güzel işler yaptılar... Kapatılmasa daha toplumcu bir nesil gelebilirdi. Bu da Türkiye için iyi olurdu... Ancak, toplumculuğun sınırı ne olurdu, bilinmez...
Aslında, Köy Enstitüleri toplumsal bir süreçte uygulanmış ve hangi saikle olursa olsun kapatılmış... Biz, şimdi ona ağıt yakıyoruz... Hayal dünyamızda yaşatıyoruz...
Şimdi, dünya değişti... Türkiye'de köy nüfusu %6,5 'e kadar indi... O zaman şehre yönelik yeni öğretmen yetiştirme sistemini kurmamız gerek... İşte, şimdi köy enstitüsü mezunu ve onu hayallerinde yaşatanların bu dönem için öğretmen yetiştirme sistemi adına görüşü nedir? Yok!
Peki! Türkiye' yi yönetme iddiasında olan siyasi partilerin bir görüşü var mı? Yok!
Türkiye, fikri sığlık içine düştü...
Marksizm çözüm değil...
Ülkücü Hareket, 1980 öncesi toplumsal problemlerin her birine çözüm için proje üretirdi... Şimdi, bu hareketin siyasi kanadının bir çözüm projesi var mı? Yok!!
Türkiye, fikrini ve ruhunu kaybediyor... İşte biz, bunu tartışmalıyız... Ağıt yakmamalıyız...
Aslında şartlar onu gerektiriyordu... Enstitüler kuruldu... Yine soralım, bu arkadaşların P'our eğitim sistemi hakkındaki düşüncesi nedir? Yok!
Ben, hem AB hem de bizim eğitim sistemlerimizi inceledim... Çözüm de ürettim... Bunları yazdım da... Duyan olmadı... Bunu enaniyet olarak da görmeyin... Ben de öğretmen okulu çıkışlı, Yüksek Öğretmenli, Eğitim Enstitülü ve Eğitim Fakültesi'nde Hocalık yapmış ve oradan emekli olmuş birisi olarak söylüyorum ki bizim acil olarak, Öğretmen Yetiştirme Sistemi kurultayı, çalıştayı, sempozyumu, adını ne koyarsanız koyun ama acil olarak bir çalışma yapmamız gerek ... Bu günümüz siyasetçilerinin yapacağı iş değil... Kutlama tavrınız da doğru... Bu sistem de Türkiye'nin sistemiydi... Türkiye'nin nesi varsa hepsi de bizimdir... Sahip çıkmak gerekir...
Bilgi edinmeniz dileğiyle...
******
Düşünmeye, okumaya, yazmaya ve konuşmaya devam...