Geçtiğimiz gün çok şiddetli yağışlar sebebiyle yaşam alanlarımızı sel bastı.

Geçtiğimiz gün çok şiddetli yağışlar sebebiyle yaşam alanlarımızı sel bastı.

Fotoğraf da bu işin belgesi...

Yerel yönetimlerin sınıfta kaldığının da belgesi, bu su baskınlarıdır.

Bilhassa büyük şehirlerimizin içinde kalan dere yatakları, ıslah çalışması diye, önce büyük büzlerle dere akışı sağlayacağımızı beyan ederek düzlendi. Dere, büzler içinde akacak, diye halka beyanda bulunduk. Sonra, tapuda sınır olarak dere yazan yerlere imar verdik. Yine, rant uğruna imar değişiklikleri yaptık. Daha önce bahçeli ve en fazla iki katlı olan imar yapısını, yol genişliğine göre değiştirdik ve altı katın üstüne çıkarttık. Sonra, bitişik nizam imar verdik. Oran olarak arsanın tamamına imar verdik.

Çin seddi gibi binalar yaptık... Yağmur sularının gideceği yer olarak da sadece yollar kaldı. Suların gitmesi içinde, küçük çaplı büzler koyarak göstermelik işler yaptık...

Şehirde, ağaçlıklı bir alan bırakmadık. Çatıdan akan suyu yola verdik. Su, gidebileceği topraklı bir alan bulamadığı için de sokakları, Venedik'e çevirmiş olduk.

Çanakkale örneğinde olduğu gibi bütün yollar, dere gibi oldu. Her yer  Venedik görüntüsüne dönüştü.

Tabii ki, yerel yönetimin başı çok mutludur. Halka Venedik'i yaşatıyor(!), Venedik'i halkın ayağına taşıyor, tabii ki halk da nankör olmamalı... Tekrar tekrar bu zatları seçmeli ki daha çok Venedik manzarası görsün...

2004 Seçimlerinde, adamın birisi, Piri Reis Caddesini gerçek anlamda dere yatağı gibi açalım. Yine Sarıçay 'dan Bölge Trafik' in oraya bir kanal yapalım ve ara cadde ve sokakları da balık kılcığı gibi bu kanallara bağlayalım ve bu kanal kıyılarını da yaşam alanı ve yeşil alan yapalım, demişti de halk çok partici olduğu için bu zata oy vermemişti. Hatta, raylı sistem, teleferik falan da demişti de bazı gazeteci arkadaşlarla siyaset cambazları dalga geçmişlerdi. Adam, çözüm üretmiş ama, bizim halkımız da bu çözüme prim vermemişti... Şimdi de yerel yönetimin cadde ve sokakları Venedik görüntüsüne dönüşmesine ses çıkartamamaktadır... Kendin ettin kendin buldun, Dünyası... Halk tercihini bu yönde kullanıyor, ona da saygı duyuyoruz... Şimdi, kordonda, yeni kordonda, Sarıçay içinde ağır kokular da oluşacak... Çanakkale 'nin bir özelliği de kokar şehir olacak...

Ha!

Seçtiğiniz bu zatlar, şehirde ağsç bırakmadı... Yeşil alanlar, askeri alanlar, kamu bahçeleri, mezarlıklar olarak kaldı. Bilhassa şehir merkezi ağaçsız olduğu için güneşin dik geldiği saatlerde ısı adacıkları oluşacaktır. Bu yüzden, bilhassa altmış beş yaş üstü kişilerin bankalarda, kamu dairelerinde işi varsa, sabah saatlerinde işlerini görsünler, derim.

Çünkü, 1970-2000, yılları arasında ısı adacıkları sonucu yaşlı kişi ölüm oranıyla 2001-2023 arasındaki yaşlı kişi ölüm  oranları arasındaki artış oranı %85 kadardır ... Önümüzdeki dönemde iklim değişikliği sonucu ölüm oranları daha da fazla artacaktır...

Yerel yönetimlerin amacı, halka sağlıklı bir yaşam ortamı hazırlamaktır. Heyhat ara ki  bulasınız...

Peki ne yapmalı

İmar planları değişmeli. Yağmur suyu depolama bölümü olmayan lmar uygulamalarına izin verilmemeli. Çatılarında GES olmayan imar planları kabul edilmemeli... Bodrum katlarında, otopark olmayan imar planlarına izin verilmemeli. Atık su geri dönüşümü olacak şekilde total imar planına geçilmeli...

Peki bunları yapabilecek bir siyasi söylem var mı

El cevap Yok!

Peki! Bunu yapacak bir yerel yönetim başı seçilebilir mi

Bu da imkânsız! Çünkü, bizim yerel yönetimimizin başı 2024 yılı için, Sayın Muharrem Erkek olacaktır...

Bu da demektir ki, Çanakkale özelinde değişecek bir şey yok!

Çözüm nedir

Bilinçli bir seçmen kitlemizin olması, problemleri çözebilir...

Peki!

Bilinçli seçmeniniz var mı

O da yok! Çünkü, siyaset kurumu yerel yönetimler açısından işgal altındadır... Liyakat, hak getire...

Gelecek için ne dersiniz

Ümitvar değilim!

Yılda iki kez ürün alınabilecek tarım arazilerini ranta açan bu zihniyet, rant işine devam edecektir, derim.

Atikhisar Barajı, beş bin beş yüz hektarlık tarım arazisini suluyordu. Şimdi, üç bin beş yüz hektarlık alanı sulamaktadır.

İki bin hektarlık alan ranta kurban gitmiştir...

Son sözümüz de...

Yazık!

Bilgi edinmeniz dileğiyle...

 

Düşünmeye, okumaya, yazmaya ve konuşmaya devam.