Yıllar önce tanıdığım bir dostumun oğlu aradı...

Yıllar önce tanıdığım bir dostumun oğlu aradı... Farklı yerlerde olduğumuz için yüz yüze görüşemesek de, çok sevdiğim arkadaşımın oğlu olduğunu söyleyen bu gençle derhal tanışmalıydım... Dün nihayet bir araya geldik... Sima ve üslup tıpkı babası gibiydi... Sanki bebekliğinden bu yana tanıdığım bir gençti... Çok duygulandım... Beni, yıllar öncesine ve netameli günlere götürmüş oldu...
Babasının, o doğmadan önceki dönemini  oğluna anlatmak da, onun için farklı bir duygu olsa gerek...
Dostum, on parmağında on marifeti olan ihlaslı, dürüst, haksızlığa isyan eden, adaletten yana tavır koyan, doğru kendisine batsa da doğruyu söyleyen birisiydi... Tavır olarak da, gömlek değiştirmemişti... Bizim gömleğimiz de, derimizdir... Değişmez... Akrep gibiyiz... Türk'e, Türk Devletine, Türk Milletine kim saldırırsa sefer görev emri almış gibi hazır kıta bekleriz... Bu huyumuz biz ölünceye kadar sürer...
Bu yaşam tarzı, her şeyimize de, sirayet etmiştir...
Biz, "koşum tutmaz" kişileriz... Kınına girmeyen bir silah gibiyiz... Hak, hukuk, adalet şaşmaz terazimizdir...
Bu saydığım vasıfları taşıyan en az bir milyon arkadaşımız vardır ki, köşesinde, aynı heyecan ve ruhla beklemektedir...
Ne mutlu "onlardanım" diyebilene...
Bu arkadaşım, Ahmet Tüzün'dür...
Onu, birçok kişi yakından tanır...
İşte, bizim Ahmet'in oğlu Mehmet Tüzün, dün ziyaretime gelmişti...
Maziyi anlattık ve atiyi de, nasıl kurmamız gerektiğini söyledik... Bu "altın kuşağın" çocukları da iyi yetişmiş... Mehmet'le kıvanç duydum...
Kamuda çalışıyor ve görevini layıkıyla yapıyor... Kendisini tebrik ederim...
Yine, biz de çalışmalarımızı anlattık... Hiç yardım almadan neler yaptığımızı ve "Mehmet İhsan Gençcan Çanakkale Savaşları Kütüphane" mizi de, anlattım...
Çıkarttığımız dergilerimizin birer örneğini verdim... Ayrıca, benim için çok önemli olan "Çanakkale Zaferi" özel sayısı için de, birlikte fotoğraf çektirdik ki, tarihe not düşmüş olduk...
Sonra, ayrılma zamanı geldi...
Buruk bir mutlulukla Mehmet Tüzün'ü yolcu etmiş olduk...
Mehmet!
Yolun açık olsun...
Ayağına seni incitecek, taş bile değmesin...
Sağlıklı, huzurlu ve mutlu bir ömür dilerim...
Gönülden selamlar...
Bilgi edinmeniz dileğiyle...
******
Düşünmeye, okumaya, yazmaya ve konuşmaya devam...